'Cizre halkını yalnız bırakmayalım'

'Cizre halkını yalnız bırakmayalım'

Amed'de çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü, sendika ve meslek örgütü bir araya gelerek, Cizre'deki devlet terörüne karşı halkın yanında olduğunu duyurdu. Açıklamada, "Yaşadığı haksızlıklara, adaletsizliklere, baskı ve şiddete karşı tepkisini demokratik bir biçimde ortaya koyan gençlerimiz, çocuklarımız polis  ve kontra güçlerin kurşunları ile katledilmekte, '90'lı yılların o karanlık, vahşet günlerini çağrıştıran uygulamalar yeniden hortlatılmaktadır" denilerek, devlet ve hükümet yetkililerine tepki gösterildi. Demokratik kurumlar, kamuoyunu da  duyarlı olmaya ve Cizre halkını yalnız bırakmamaya çağırdı.
Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde son günlerde artan devlet terörü ile çocukların katledilmesine ilişkin çok sayıda kurum Amed'de açıklama yaptı.
Açıklamaya; DTK, DBP, ÖSP, KADEP, DDKD, Hareketa Azadi, HDP, EMEP, ESP, Diyarbakır Barosu, TMMOB, KESK, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Diyarbakır Tabip odası, Kürt Yazarlar Derneği, Pir Sultan abdal Kültür Derneği, 78'liler Derneği, Meya-Der, Tuhad-Fed, Tuhad-Der, Göç Der, Diyarbakır Belediye iş Sendikası,  DİSK, Rojava ile Dayanışma Derneği,  İHD, Barış Anneleri, Bel-Çad, BTS, Engelliler Derneği, Kürt-Pen, Kürdi-Der, Maper katıldı.
"Son süreçte başta Cizre olmak üzere bazı sınır il ve ilçelerinde yaşanan olayları ve gelişmeleri  çözüm süreci adına ciddi kaygı ve endişe ile  karşılamaktayız" denilen açıklamada, çözüm sürecinin rayına oturmaya başladığı, umutların güçlendiği bir sırada, Cizre'de yaşananların ve son bir ayda 6 çocuğun katledilmesinin, 'çözüm sürecini sabote etme ve sonlandırma amaçlı olduğu' ifade edildi.
'DEVLETİN SORUMLULUĞU GİZLENMEK İSTENİYOR'
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Toplumsal  barışın  maruz kaldığı tüm sıkıntılara ve provakasyonlara rağmen,  Sayın Abdullah Öcalan'ın büyük sabrı, gayreti  ve çabası ile önemli bir aşamaya gelen, kamuoyunun da büyük desteğini kazanan çözüm süreci bu provakasyonlar nedeniyle büyük bir  tehdit altındadır. Devletin  ve hükümetin ağırdan alan, zamana yayan, somut projelerle güçlendirmeyen  tüm yaklaşımlarına rağmen; çözüm sürecinde ısrar eden Kürdistan ve Türkiye halkları olarak akan kanın durması, barışın, kardeşliğin, adaletin ve özgürlüğün gerçekleşmesi için  büyük bir toplumsal iradenin ortaya  çıktığını hep birlikte görüyoruz. Tüm bu provokasyonların toplumsal iradeye, halklarımızın birliğine ve kardeşliğine  yönelik olduğu açıktır. Polis baskısına, şiddetine, devletin ve AKP hükümetinin anti-demokratik uygulamalarına karşı en demokratik tepki ve muhalefetini dile getirmek isteyen tüm demokrasi güçleri polisin aşırı güç kullanması, gazları, panzerleri ve kurşunları altında sindirilmek, bastırılmak istenmekte, siyasi soykırım operasyonları, gözaltıları ve tutuklamaları uç noktaya tırmandıraarak,  meşru ve demokratik mücadele zemini  ortadan kaldırılmak istenmektedir."
Son süreçte Cizre'de yaşanan olayların gerek devlet yetkilileri, gerekse de basın tarafından  'Kürtler arası bir çatışma' olarak gösterilerek çarpıtıldığına dikkat çekilen açıklamada, böylece devletin olaylardaki rol ve sorumluluğunun üstünün örtülmek istendiği belirtildi.
'ÖCALAN'IN MESAJINA PROVOKATİF BİR CEVAP!'
"Somut dolarak bilinmektedir ki, katledilen çocuklar polis kurşunları ile katledilmiştir. Ayrıca, kolluk görevlilerinin Cizre'de yapmış oldukları provokatif eylemler de herkesin malumudur" denilen açıklamada, DTK Eş Başkanlarının, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Cizre'deki olayların  durulması amacıyla verdiği mesajı Cizre halkına iletmelerinden  iki saat sonra 12 yaşındaki  Niihat Kazanhan'ın polis kurşunu  ile katledilmesi, 'Öcalan'ın toplumsal barışın sağlanmasına yönelik mesajına  provokatif bir cevap' olarak değerlendirildi.
KAMUOYUNA 'CİZRE'Yİ YALNIZ BIRAKMA' ÇAĞRISI
"Yaşadığı haksızlıklara, adaletsizliklere, baskı ve şiddete karşı tepkisini demokratik bir biçimde ortaya koyan gençlerimiz, çocuklarımız polis ve kontra güçlerin kurşunları ile katledilmekte, '90'lı yılların o karanlık, vahşet günlerini çağrıştıran uygulamalar yeniden hortlatılmaktadır" ifadelerine yer verilen açıklamada, "Başta Başbakan, İçişleri Bakanı ve yetkililerin  bu katliam karşısındaki açıklamalarını, duyarsızlıklarını  ve devlet güçlerinin olaydaki sorumluluğunu görmezden gelen açıklamalarını  olayın üstünü örten sorumsuzca  açıklamalar olarak değerlendiriyoruz" denilerek Vali, Emniyet Müdürü ve Kaymakam istifaya çağrıldı.
Açıklamada, Cizre'de yaşananlara karşı kayıtsız kalmayacaklarını ve Cizre halkının yanında olduğunu duyuran kurumlar, kamuoyunu da  duyarlı olmaya ve Cizre halkını yalnız bırakmamaya çağırdı.