Costa Ricalı yönetmen Luis Miranda’nın, komşusu Wali Ýşcan’ın “en büyük hayalim Amed Newrozu’na katılmak” sözüyle birlikte çekmeye karar verdiði “Kürt Komşum” belgeseli, 14 Mayıs pazartesi günü France 3 ulusal kanalında yayınlanacak.
Luis Miranda, 38 yaşında ve 17 yaşından beri belgesel çeken baðımsız bir yapımcı. Costa Rica asıllı Miranda, Bosna Hersek savaşı konulu ilk belgeseli henüz 20 yaşında iken ARTE’de yayınlandı. Luis Miranda ARTE ve France Television kanalarına birçok belgesel film çekti. En son belgeseli “Kürt Komşum” ise ilk olarak 21 Mart akşamı yerel France 3 Alsace kanalında yayınlandı. Önümüzdeki Pazartesi akşamı, 14 Mayıs’ta ise France 3 ulusal kanalında yayınlanacak.
Miranda, en büyük hayali Amed Newrozuna katılmak olan komşusu Wali ile Strasbourgta başladıðı çekimleri Kandilde sonlandırıyor. “Kürt Komşum” belgeseli Leyla Zana’nın Newroz’da yaptıðı “bu mücadale Öcalan ile başladı, onunla bitecek” sözleriyle bitiyor. Strasbourg’ta oturan Luis Miranda ve Wali Ýşcan, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin yapıldıðı St Maurice Killisesi’nde ANF’ye konuştular. Her şeyin komşusu Wali Ýşçan ile tanışmasıyla başladıðını belirten Miranda, şunları anlattı:
“Wali, Kürtleri konu alan bir belgesele ihtiyaç olduðunu söyledi ve beraber yapma önerisinde bulundu. Ýlk başta kimse projemi kabul etmedi. Biz yine de kendi imkanlarımızla çekmeye karar verdik. Aðırlıklı olarak Fr 3 kanalına çalışan birisiyim. 2. Dünya Savaşı’nı konu alan bir çok belgeselim yayınlandı burada. Benden yine bir belgesel istediler ama Kürdistan konulu çekmek istediðimi söyledim. Bende bu belgeselle Kürtleri anlatmaya çalıştım. Kürtler hakkında bilgisi olmayan kişilere yönelik pedagojik bir film olarak tasarladık. Politik bir belgesel oldu. Belgeseldeki başrol karakteri ile Kürt diasporasını anlattım. Sadece benim deðil, her Fransızın bir Kürt Komşusu var. Bu belgeselle “komsunuzu görün, onun hikayesini öðrenin” mesajını vermek istedim. Bu belgeselle ile Kürtlerin daha iyi tanınmasını amaçladık.”
KANDÝL ÇEKÝMLERÝ
Belgeselin Kandil çekimleri hakkında bilgi veren Miranda, “Kandildeki Newroz kutlamalarını da çektik. Newroz’un niye önemli olduðunu, niye sembol olduðunu bizzat Murat Karayılan’dan dinledik” diye konuştu. Özellikle Kandilde yaptıðı çekimlerden sonra Kürt gerillaları hakkındaki bütün fikirlerinin deðiştiðini belirten Miranda, “Beni en çok etkileyen şey Orta Doðu’nun ortasında özgür kadınları görmek oldu. Bir de Kandil’de gördüðüm insanlar kadar ufku açık, düşünceleri berrak insanlar görmedim” dedi.
Çekimler kapsamında komşusu Wali Ýşcan’ın köyüne, Pazarcım’a, Urfa’ya, Adıyaman’a, Malatya’ya, Batman’a, Diyarbakır’a gittiklerini ifade eden Miranda, Kürdistan’da beni etkileyen diðer şey ise Kürtlere karşı uygulanan zulüm ve şiddet oldu” diye konuştu.
“ÇEKERKEN ZORLANMADIK…”
Çekimler sırasında herhangi bir zorlukla karşılaşmadıklarını belirten Miranda, en büyük zorluðu Fransız ulusal kanallarına kabul ettirmede yaşadıklarını söyledi. Bu nedenle bazı bölümlerini kesmek zorunda kaldıklarını belirten Miranda, “France 3 Kanalı benden daha çok diasporayı, iyi entegre olmuş komşumu göstermemi istedi. Ben ise Kürt halkının siyasal arka bahçesini göstermek istedim. Onları ikna etmeyi başardım” diye kaydetti.
Belgeselin Pazarcıklı baş karakteri Wali Ýşcan 42 yaşında ve 1986 yılından beri Avrupa’da yaşıyor. Üç çocuk babası Ýşcan, Strasbourg’da restoran işletiyor. Çok iyi Fransızca konuşan Wali, baskılardan dolayı Kürdistan’dan ayrılmak zorunda kalan eski bir mülteci.
“ÖCALAN DEMÝŞTÝ!”
Wali Ýşcan, belgesel fikrinin nasıl oluştuðunu, “Sayın Öcalan bir görüşmesinde, ‘Kimin elinden ne geliyorsa yapsın’ çaðrısında bulunmuştu. Ben de tanıdıðım insanlara, çevreme Kürtlerin durumunu anlatıyordum. Louis Miranda ile böyle tanıştık. Ona en büyük hayalimin 25 yıldır görmediðim ülkemde, Amed Newrozu’na katılmak olduðunu söyledim. Ondan Kürtler hakkında belgesel çekmesi halinde manevi ve maddi olarak yardımcı olabileceðimi söyledim” sözleriyle anlatıyor.
“HAYALÝM GERÇEK OLDU”
Wali Ýşcan, en büyük hayalini 2009 yılında Amed Newrozu’na katılarak gerçekleştirmiş, duygularını şöyle aktarıyor:
“Hayatımın en güzel anıydı. Sahneden baktım yüz binlerce insana. Leyla Zana’nın konuşması ve 100 binlerce insanın “Biji serok Apo” sloganları hala kulaðımda yankılanıyor. Gözyaşlarımı tutamadım.”
ANF NEWS AGENCY