Anneler Günü'nün arifesinde Galatasaray Meydanı'nda oturan Cumartesi Anneleri, ellerinde kayıpların resimleri, akıbetlerini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi. Üç kuşaktır mücadele eden Alpsoy ailesi ve dedelerini tanımayan Helin ve Eylem, "Vicdanınıza kulak verin, itiraf edin" çaðrısı yaptı.
Cumartesi Anneleri 372. kez Galatasaray Meydanı'nda yaptıkları oturma eyleminde 1994'te Mayıs ayında birer hafta arayla gözaltına alınarak kaybedilen Halil Alpsoy ve Kasım Alpsoy'un dosyalarını açıkladı.
Bu haftaki oturma eylemine Antikapitalist Müslümanlar Gençler, CHP Ýstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Emek Gençliði de katıldı.
Kasım Alpsoy'un eşi Erdoðan Alpsoy, 18 yıl önce polislerin evlerini basarak, bir yaşındaki çocuklarının kafasına silah dayayarak eşini gözaltına aldıðını söyledi. Erdoðan Alpsoy, Adana MÝT Bölge Başkanlıðı'nda işkenceli sorgulardan geçirildikten sonra serbest bırakılan ancak kimliði alıkonulan eşinin, kimliðini almaya gittiðini ve bir daha dönmediðini söyledi. Ýsminin açıklanmasını istenmeyen bir tanıðın eşinin Adana Akkapı Kimsesizler Mezarlıðı'na gömüldüðünü söylemesi üzerine, mezarın açılmasını talep ettiklerini belirten Alpsoy, bu taleplerinin reddedildiðini kaydetti.
Erdoðan Alpsoy, "Biz eşimin hangi polisler tarafından alındıðı, hangi karakola götürüldüðünü biliyoruz. Bunu geçen yıl Başbakan Erdoðan'a da söyledik. Eşimin kemiklerini istiyoruz. Bunun için 18 yıldır mücadele ediyoruz, mücadele etmeye devam edeceðiz" diye konuştu.
Fikriye Alpsoy, 18 yıl önce bugün, 40 günlük bebekleriyle akraba ziyaretinden döndükleri sırada Ýstanbul Kanarya'daki evlerinin önünde kimlik gösteren polislerin eşi Halil Alpsoy'u gözaltına aldıklarını hatırlattı. Ýtiraz etmesi üzerine ise, "Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir" dediklerini söyleyen Alpsoy, eşinin "Gelmezsen bebeðinin kafasına sıkarız" diye tehdit ettiklerini söyledi.
Gayrettepe Emniyet Müdürlüðü'ne gittiðini söyleyen Fikriye Alpsoy, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Eşimi sordum. Ýçi elbise dolu bir çekmece açıp, gösterdiler. 'Bak eðer eşinin elbiseleri buradaysa işkencededir' dediler. Yoktu. 18 gün sonra Kırıkkale'de ormanlık bir alanda ölü olarak bulundu. Naylonu yakıp üzerine damlatarak işkence yapmışlar, bıyıklarını ve vücudunu bıçakla kesmişlerdi, tanımakta zorlandık." Fikriye Alpsoy, "Dininiz, imanınız yok mu" diye Başbakan Erdoðan'a seslendi ve sorumluların yargılanmasını istedi.
Halil Alpsoy'un torunları Helin ve Eylem Alpsoy ise yazdıkları mektupları okudu.
Eylem Alpsoy'un mektubu şöyle: "Dedemin katilleri halen bulunamadı. Dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Aðar'a ödül gibi ceza verildi, turistik bölgede, denize yakın bir yerde şu an. Sayın Başbakan, acımızın azda olsa dinmesi için katillere dokunun. Dedeciðim seni çok seviyorum. Katillerin bulunana kadar bu meydanlardan gitmeyeceðim."
'SÝZÝ ÝNSANLIÐA DAVET EDÝYORUM...'
Dedesini hiç tanımayan Helin Alpsoy'un mektubu ise şöyle: "Ben dünyaya gelmeden önce dedemi kaçırıp öldürdüler. Dedemin kokusunu bilmem, çünkü beni kucaðına alıp öpemedi. Ben de sarılamadım ona... Ey katiller, çocuklarınızla yemek yerken, akşamları yatarken, aklınıza gelmiyor mu, yaptıðınız vahşet, vicdanınız sızlamıyor mu? Vicdanınıza kulak verin ve itiraf edin. Sizi insanlıða davet ediyorum."
12 Eylül davasına müdahillikleri kabul edilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır, kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının Kenan Evren ve diðer darbeci generallerin yargılanması için verdikleri mücadeleyi hatırlattı. Bu mücadele sonucu darbeci generallerin sanık sandalyesine oturtulduðunu kaydeden Kırbayır, Evren ve ekibinin sadece darbe suçundan deðil, binlerce kişiye işkence yapmak, öldürmek suçundan da yargılanmasını istedi. Kırbayır, hastalık bahanesiyle mahkemeye katılmayan darbeci generallerin, sanık sandalyesine oturtulmasını istedi.
"Bütün anneler Cumartesi Anneleri'nin yasına, acısına ortak olmazsa barışı yakalayamayız" diyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bütün anneleri Galatasaray Meydanı'nda yükselen acıya ve çıðlıða kulak vermeye, ortak olmaya çaðırdı.
Bu haftaki açıklamayı okuyan Zeynep Tanbay, "Yarın devleti yönetenler yine 'anneliðin öneminden ve kutsallıðından' bahsedecekler. Bizzat devletin kurup yönettiði çeteler tarafından, evlatları kaybedilen annelerden kimse söz etmeyecek, Cumartesi Anneleri'nin sesine kulak tıkanacak" dedi.
Devletin, 18 yıldır Kasım ve Halil Alpsoy'un gözaltına alındıklarını inkar ettiðini kaydeden Tanbay, yargının "devletin yüksek çıkarları"nı koruma refleksiyle davrandıðını ve kaybedenlerin cezasızlık zırhıyla korunduðunu vurguladı.
'KAYIPLARDAN BU ÝSÝMLER SORUMLU'
Tanbay, Halil ve Kasım Alpsoy'un kaybedildiði dönemde, Tansu Çiller'in Başbakan, Nahit Menteş'in Ýçişleri Bakanı, Mehmet Aðar'ın Emniyet Genel Müdürü, Sönmez Köksal'ın MÝT Müsteşarı, Mehmet Eymür'ün MÝT Daire Başkanı, Necdet Menzir'in Ýstanbul Emniyet Müdürü, Ramazan Er'in Adana Emniyet Müdürü, Nihat Parmaksız'ın Adana Valisi görevinde olduklarını hatırlattı.
Tanbay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kasım ve Halil Alpsoy'un kaybedilmesinden onları sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz. Onların üç kuşaktır süren adalet taleplerine kulaklarını tıkayanlara 'Alpsoy ailesi yalnız deðildir' demek için burada olmaya devam edeceðiz."
ANF NEWS AGENCY