Cumartesi Anneleri 511. kez bir araya geldi

Cumartesi Anneleri 511. kez bir araya geldi

Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemde, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde devlet tarafından katledilen 11 kişinin durumuna dikkat çekmek için bir araya geldi.

Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 511'uncu haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. "Failler belli, kayıplar nerede?" yazılı pankart açan Cumartesi Anneleri, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. Bu haftaki eylemde, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde devlet tarafından katledilen 11 kişinin faillerine dikkat çekildi. 
Eylemde ilk olarak kayıp Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun söz alarak konuşma yaptı. Paris'te 3 Kürt kadın devrimcinin ve gazeteci Metin Göktepe'nin katledilmesi ile Charlie Hebdo'ya yapılan saldırıları hatırlatan Tosun, faillerin yargılanmasını istedi. Türkiye'de Kürtlerin her ay katledildiğini söyleyen Tosun, bu katliamları Türkiye'nin "ayıbı" olarak niteledi.

Tosun'un ardından söz alan kayıp Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, "Bizim derdimiz sadece ağabeyimin kemiklerini bulmak değil, Türkiye'ye demokrasinin gelmesidir" dedi.

Güçlükonak katliamını yerinde incelemek üzere bölgeye giden heyette yer alan sanatçı Ferhat Tunç ise, gözlemlerini paylaştı. Katliamın ortaya çıkarılması için bölgeye gidip incelemelerde bulunduklarını söyleyen Tunç, "Katledilenler, devletin 'korucu' olarak tuttuğu insanlardı. Katliamı gerçekleştirenler aslında PKK'nin 'sözde' ateşkes ilan ettiğini söylemek istiyorlardı. Ancak, olay yerine vardığımızda devletin katlettikleri insanların vahşeti olduğu gibi duruyordu" diye konuştu. 
Güçlükonak katliamının kurbanlarından Ahmet Kaya'nın kardeşi Emine Kaya Erdek de, "Devlet, zamanında büyük bir katliam yaptı. İnsanlarımızı işkenceyle katletti. Bizim insanlarımızı PKK öldürmedi. Biz Kürdüz. PKK, neden bizi öldürsün?" diye sordu.
‘4 KORUCUYU DA ÖLDÜRDÜLER' 
Bu haftanın basın açıklamasını Cumartesi insanlarından gazeteci Metin Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe okudu. AKP'nin "kamu düzeni"ni sağlamak dediği uygulamanın 90'larda askerler tarafından sağlandığını belirterek, Güçlükonak katliamını hatırlattı. 1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerlerin Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptığını ifade eden Göktepe, baskın sonucu PKK'ye yardım ettikleri gerekçesiyle Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'un gözaltına alındığını, Taşkonak Jandarma Taburu'na götürülüp işkenceyle öldürüldüğünü söyledi. 15 Ocak 1996 tarihinde ise Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'i arayan jandarmanın gözaltındakileri serbest bırakacaklarını ve onları almak için bir minibüs göndermelerini istediklerini söylediğini dile getiren Göktepe, tabura giden 4 korucunun da öldürüldüğünü söyledi. Göktepe, 16 Ocak 1996'da Genelkurmay Başkanlığı, Ankara'dan Güçlükonak'a getirilen gazetecilere, PKK'nin yolcu minibüsüne saldırdığını söyledi. Gazeteler de, 'PKK katliamlara doymuyor. Şırnak'ta yolcu minibüsünü durduran PKK'lılar 11 vatandaşımızı katletti' şeklinde yazdı" diye konuştu. 
'HER AİLENİN BİR MEZARI OLSUN'
Olayın ardından Genelkurmay açıklamasındaki çelişkiler nedeniyle İstanbul'da, "Barış için bir araya çalışma grubu"nun çağrısıyla STK'ların oluşturduğu heyetle Güçlükonak'ta incelemelerde bulunduğunu kaydeden Göktepe, hazırlanan raporun, Güçlükonak katliamının devletin yaptığını ortaya çıkardığını söyledi. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e seslenen Göktepe, "Ordunun Güçlükonak katliamındaki rolünü açıklasın. Sorumlular yargılansın, katliam mağdurlarının bulunduğu toplu mezarda kimliklendirme çalışması yapılsın, her ailenin bir mezarı olsun" diye konuştu.