Cumartesi Anneleri: Ahımız katillerin üzerinde!

Cumartesi Anneleri, 12 Aralık 1991 tarihinde gözaltında katledilen İbrahim Demir ve Agit Akipa için adalet isteyerek, "Ahımız katillerin üzerinde" mesajını verdi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin 768’inci buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine engel olundu. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme‘de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi eşlik etti.

'JİTEM' BERAATINA TEPKİ

Bu haftaki açıklamayı okuyan gözaltına kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, Türkiye'de toplumun gerçekleşen ihlallerden ötürü devleti sorgulayabileceği araçlardan mahrum bırakıldığına işaret etti. Ocak, halkın devletle hesaplaşması görevini yerine getirmesi gereken yargının ise bu hesaplaşmaya engel olduğunu kaydetti.
Ocak, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen JİTEM davasında tanıklara, belgelere, delilere rağmen sanıklara verilen beraat kararına da tepki gösterdi.

HİKÂYELERİ

Ocak, 11 Aralık 1991 tarihinde gözaltına alınıp katledilen İbrahim Demir ve Agit Akipa'nın kaybedilme hikâyesini şöyle anlattı:
“36 yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa, Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Çukurlu (Xenduk) Köyü’nde yaşıyordu. Agit Akipa aynı zamanda köyün muhtarıydı. Köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. Köye giriş ve çıkışlar asker kontrolü altındaydı. Köy okulu karakol haline getirilmiş, bazı köylülerin evlerine el konmuş ve askerler yerleştirilmişti.
Agit Akipa ve İbrahim Demir, askerlerin okulu ve evleri boşaltmaları için Kaymakamlığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvurdu. Başvurudan sonra üzerlerindeki baskı daha da arttı ve Karakol Komutanı tarafından "sizi yaşatmayacağız” diye tehdit edildiler.

'İŞKENCE EDİLMİŞ CANSIZ BEDENLERİ MAĞARADA BULUNDU'

12 Aralık 1991 sabahı İbrahim Demir ve Agit Akipa İdil’deki bir taziyeden dönerken, Dargeçit Anıtlı Tabur Komutanlığına bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanlığına bağlı askerler tarafından gözaltına alındı. Olaya tanık olan köylüler durumu ailelerine haber verdi. Ancak gözaltı işlemini yapan Jandarma karakoluna giden ailelere ‘ Onları hiç görmedik’ denildi. Karakoldan bir asker aileleri gizlice ‘Mağaralara gidin’ diye yönlendirdi. Bölgeyi köylülerle birlikte karış karış arayan aileler, 13 Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada, kayıpların işkence görmüş, gözleri ve elleri bağlanmış haldeki cansız bedenlerine ulaştı.

'28 YILDIR HUKUK İŞLETİLMEDİ!'

Ailelerin tüm yasal girişimleri sonuçsuz kaldı. 28 yıldır hukuk işletilmedi, adalet sağlanmadı, suçun failleri cezasız bırakıldı. Olay hakkında başlatılan soruşturmada İdil Cumhuriyet Başsavcılığı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük
Komutanı Üsteğmen ve ilgili er ve erbaşların "adam öldürme” suçundan şüpheli olduğuna kanaat getirdi ve 18 Aralık 1991 tarihinde soruşturma açma izni almak için dosyayı Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu'na gönderdi. Dargeçit Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu 20 Mayıs 1992 tarihinde "men'i muhakeme” kararı verdi.
2011 yılında aileler avukatları Tahir Elçi aracılığıyla İdil Cumhuriyet Başsavcılığı'na tekrar başvuruda bulundu. Savcılık dosyaya ulaşmak için ilgili kurumlara başvurdu. Ancak bütün kurumlar arşivlerinde herhangi bir dosya, bilgi veya belgeye rastlamadıklarını bildirdi.
Bunun üzerine İdil Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Agit Akipa ve İbrahim Demir' in zorla kaybedilmesi ve dosyayı kaybeden Dargeçit Kaymakamlığı görevlileri hakkında "görevi kötüye kullanmak”tan yeni bir soruşturma başlatıldı. Ancak yürütülen soruşturmalardan bugüne kadar bir sonuç alınmadı.”

'BİZİ ALIKOYAMAZLAR'

Açıklamanın ardından konuşma yapan gözaltında katledilen İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir, "Galatasaray’ı bize yasakladılar, Tahir Elçi avukatımızdı, katlettiler. Katledip yasaklatabilirler ama bizi asla mücadelemizden alıkoyamayacaklar” dedi.

'TÜRKİYE'NİN RESMİ!'

Gözaltında katledilen Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa da katledilen Tahir Elçi’yi anarak sözlerine başladı. İHD binası önünde maruz kaldıkları polis ablukasına tepki gösteren Akipa, “Burada gördüğünüz Türkiye’nin adaletinin resmidir. Biz mutlaka adalete ulaşacağız. Adalet demeye devam edeceğiz” diye konuştu.

'ÇİLLER VE AĞAR SORUMLU'

Tansu Çiller infaz listesinde ismi bulunan ve katledilen iş insanı Adnan Yıldırım ‘ın kızı Leyla Yıldırım ise, beraat ile sonuçlanan JİTEM davasına atıfta bulunarak, yargının Türkiye tarihinin karanlık bir dönemini aydınlatmak yerine, katilleri aklamak için sanık avukatlardan daha fazla çaba gösterdiğine dikkat çekti. Babasının da failli olan katillerin 1993’den beri korunduğunu belirten Yıldırım, “25 yıldır her ne kadar sesimizi duymak istemeseler bile tekrar tekrar söyleyeceğiz: Kürt olan babalarımızın ölümlerinden dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Emniyet Genel, Adalet Bakanı ve çete başı Mehmet Ağar sorumludur. Sözde mahkemenin sonlanmış olması, bizim için mücadelenin bittiği anlamına gelmemektedir. İlk günkü gibi elimizden ne geliyorsa elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. Ellerine ve yüzlerine bulaşan kanların ömür boyu silinmesine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

‘BİR GÜN KESİNLİKLE YARGILANACAKLAR!’

Gözaltında katledilen Mecit Baskın’ın oğlu Eren Baskın JİTEM davasının cezasızlıkla sonuçlanmasına, “Dün ve bugün buraya geldiğimizde sevdiklerimizle göz göze gelemedik. Sanki biz suçluymuşuz gibi" sözleriyle tepki gösterdi.
Adeta sanık avukatları görevini üstlenen savcının elleri bile titremeden mütalaayı okuduğunu belirten Baskın, “Üzerlerinde ah var. Bu ah benim, Diyar’ın, Maside’nin, Besna’ın, Leyla’nın ahı. En güzel anlarında bu ah onlardan çıkacak. Ayaklarına bir taş bile deyse onun bizim ahlarımızdan olduğunu bilsinler. Bir gün kesinlikle ama kesinlikle yargılanacaklar, bunu da unutmasınlar” dedi.