Cumartesi Anneleri: Bizi kimse susturamaz!

Cumartesi Anneleri, JİTEM tarafından gerçekleştirilen Güçlükonak Katliamı'nda yaşamını yitiren 11 kişi için buluştu, "Bizi kimse susturamaz” mesajını verdi. Eylemde, "JİTEM yapıyor, PKK'ye yükleniyor" denildi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri'nin, 772’nci  buluşmasını Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine engel olundu. Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme'de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, HDP milletvekilleri Oya Ersoy, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu'nun yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcileri eşlik etti.

'TÜRKİYE TARİHİ İNKÂRI SÜRDÜRME TARİHİ'

Gözaltında kayıplarının fotoğraflarının taşındığı eyleme bu haftaki açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Başkanı, Avukat Gülseren Yoleri okudu. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiğini vurgulayan Yoleri, ihlallerin fail ve sorumlularının korunmakla kalmayıp ödüllendirildiği belirtti. Yoleri, Türkiye'nin yakın tarihinin, ağır insan hakları ihlallerinin cezasız kalmasının ve yüzleşmek yerine inkârın sürdürülmesinin de tarihi olduğunu kaydetti.

'DEVLETİN SUÇUNU ARAŞTIRACAK ORGAN YOK'

Türkiye'de hâlâ devlet görevlileri tarafından işlenen insan hakları ihlallerini araştırabilecek tarafsız ve bağımsız bir organ bulunmadığına dikkat çeken Yoleri, gelinen noktada yurttaşların, hak ve özgürlükleri ihlal edildiğinde adalet sisteminin kendilerini koruyacağına dair inancını kaybetmiş durumda olduğuna işaret etti. Yoleri, şunları kaydetti: “Güvenlik güçlerinin dahil olduğuna dair ciddi iddiaların bulunduğu ağır suçlarda, fail ve sorumlu konumunda olan kişilerin tespit edilerek bağımsız bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmaları sağlanmazsa, bu suçların sorumlusu artık devlettir.”

GÜÇLÜKONAK KATLİAMI

Yoleri, Güçlükonak Katliamı'nı şöyle anlattı:
"1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yaptı. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı. Taşkonak Jandarma Taburu'na götürülen köylüler işkenceyle sorgulanarak öldürüldü.
Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner’i 15 Ocak 1996 tarihinde arayan jandarma, gözaltındakileri serbest bırakacaklarını, onları almak için bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi ve korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas'ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu'na gitti.

'CENAZELERİ YAKILANLAR TOPLU HALDE GÖMÜLDÜ'

Taburdakiler korucuların gelmesini beklemiyordu. Gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas'ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.
Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Yolu kesen Özel Tim, önce minibüsü silahla taradı. Atılan roketler sonucu minibüs ve içindeki 10 ceset kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan minibüs sürücüsü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.

'PKK'NİN ÜSTÜNE ATILAN KATLİAMI JİTEM YAPTI'

Genelkurmay Başkanlığı 16 Ocak 1996 günü Ankara'dan yerli ve yabancı gazetecileri helikopterle Güçlükonak'a getirdi. Gazetecilere açıklama yapan Albay Oğuz Kalelioğlu 'Katliamı PKK'nin gerçekleştirdiğini ve örgütün bir ay önce ilan ettiği ateşkesi bozduğunu' açıkladı.
Olay yerinde yalnızca 20 dakika tutulan ve köylülerle konuşmalarına izin verilmeyen gazetecilerden bazıları resmi açıklamaları kuşku verici buldu ve bu kuşkularını İHD ve Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu ile paylaştı. Bu açıklama üzerine Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu bir heyetle olay yerine gitti.
Heyetin olay yerinde elde ettiği tanıklıklar, bilgi ve bulgular resmi açıklamalar ile tümüyle çelişiyordu. Heyet ulaştığı bütün bilgi, bulgu ve belgeler ışığında kamuoyuna, 'Bu katliamı PKK değil, devlet güçleri yapmıştır' açıklamasında bulundu ve raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay'a başvurdu. Ancak bir sonuç alınamadı. Yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. AİHM'e taşınan davada ise Türkiye etkin soruşturma yükümlülüğünü ihlal ettiği için mahkûm oldu. Katliamdan 13 yıl sonra, 2009 yılında dönemin bakanlarından Adnan Ekmen, 'Olayı araştırınca arkasından devlet çıktı. JİTEM'in işiydi, söyleyemedik' dedi.
Ergenekon yargılamaları sürerken 3.11.2013 tarihli Türkiye Gazetesi, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturmada o dönemde bölgede görev yapan pek çok kişinin ifadesinin alındığı, savcının önemli tanıklara ulaştığı ve Güçlükonak katliamında şüphelilerin JİTEM'le bağlantılı görevliler olduğu şeklinde bir haber yaptı.
23 yıl önce işlenmiş olan bu insanlığa karşı suç ile ilgili inkâra son verilerek gerçeğin hem aileler hem de toplum düzeyinde resmi olarak açıklanmasını istiyoruz.
Güçlükonak'ta gözaltına alınan ve devletin güvencesi altındayken yaşam hakları ihlal edilen 11 kişi için adalet istiyoruz.”

‘BU DEVLETTE ADALET YOK'

Açıklamanın ardından Güçlükonak Katliamı'nda hayatını kaybeden Ahmet Kaya’nın kızı ve Halit Kaya'nın yeğeni Emine Kaya söz aldı. Gözyaşlarını tutamayan Kaya, yıllardır adaletin gelmemesine, “Yeter artık” diyerek tepki gösterdi. "Artık konuşamıyorum" diyen Kaya, "Artık yeter, konuşmakta da ayakta durmakta da zorlanıyoruz. Kimse ölmesin, adalet sağlansın istiyoruz. Adalet bu devlette yok ama biz yine de mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Ahmet Kaya’nın 10 yaşındaki torunu Fatma ise dedesi için yazdığı şiiri okudu.

'BİZ SUSMAYIZ'

Gözaltında kaybedilen Ferhat Tepe'nin annesi Zübeyde Tepe, "Biz, bugün varız, yarın yokuz ama bizim çocuklarımız yine burada, Galatasaray'da olacak, mücadelemizi sürdürecek. Galatasaray'ı istiyoruz çünkü orası bizim alanımız. Mücadelemizden de Galatasaray'dan da vazgeçmeyeceğiz. Bizi kimse susturamaz” diye konuştu.