Cumartesi Anneleri: Hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz!

Cumartesi Anneleri’nin 760’ıncı buluşmasında, 10 Ekim 1995 tarihinde gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in akıbeti soruldu.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle yıllardır mücadele eden Cumartesi Anneleri’nin 760’ıncı buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilmesine yine izin verilmedi.

Polis ablukasına rağmen Çukur Çeşme’de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Ahmet Şık, Züleyha Gülüm, Musa Piroğlu, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Turan Aydoğdu, TİP Milletvekili Erkan Baş, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, katledilen gazeteci Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, yanı sıra çok sayıda demokratik kitle ve siyasi parti temsilcisi eşlik etti.

‘YASAKLARA RAĞMEN BARIŞI SAVUNACAĞIZ !’

Gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafların taşıdığı eylemde, bu haftaki açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Gülseren Yoleri, ifade özgürlüğünün demokratik bir yönetimin işleyişi için vazgeçilmez bir değer olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı.

Bu topraklarda herkesin fikirlerini ifade edip, eleştirme özgürlüğünü kullanabildiği takdirde hakikate ulaşılabileceğini vurgulayan Yoleri, bunun da ancak demokrasiyle yönetilen rejimlerde mümkün olacağının altını çizdi.

Toplantı ve ifade özgürlüğümüzü güvence altına almakla yükümlü olan iktidarın, bu hakkı ihlal etmeye devam ettiğini hatırlatan Yoleri, Anayasa Mahkemesi'nin "görüş açıklamak suç kabul edilemez” kararına rağmen 759’üncü haftaki buluşmada barış taleplerinin polis şiddetiyle engellendiğini anımsattı.

Hiç kimsenin kaybedilmediği ve yaşam hakkının güvencede olduğu barışçıl bir hukuk devleti istedikleri için maruz kaldıkları engellemeler, suçlamalar ve şiddetin keyfi ve hukuk dışı olduğunu vurgulayan Yoleri, şöyle konuştu: “Barışı savunan bizlerin korunması Türkiye'deki iktidarın, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın sorumluluğundadır. Yasaklara, baskılara rağmen demokrasi, barış ve adalet talebimizde ısrar edeceğiz. Ölümü değil, yaşamı savunacağız. Şiddetin değil, barışın ve hukukun yanında olacağız. Susmadık, susmayacağız.”

TOSUN VE AYDEMİR’İN KAYBEDİLME HİKAYESİ

Bu hafta 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'i akıbetini soran Yoleri, Tosun ve Aydemir’in kaybedilme hikayesini şöyle anlattı: “35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun ve 34 yaşındaki 6 çocuk babası Hüseyin Aydemir Liceliydiler. Yaşadıkları ağır baskılar nedeniyle Lice'yi terk ederek aileleriyle birlikte İstanbul'a taşınmak zorunda kaldılar. 19 Ekim 1995 sabahı Fehmi Tosun ve arkadaşı Hüseyin Aydemir, birlikte kahvaltı ettikten sonra Tosun ailesinin Avcılar'daki evinden çıktılar.

Fehmi Tosun akşam saatlerinde silahlı, telsizli sivil polisler tarafından 34 UD 597 plakalı Beyaz Toros araçla evinin önüne getirildi. Kendisini gören eşi ve çocuklarına ‘Gözaltına alındım, beni öldürecekler!’ diye bağırdı. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek evinin önünden götürüldü. Olaya çevredeki komşular da tanık oldu. Hemen Avcılar Karakolu'na giden Hanım Tosun olanları anlattı, aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan görevliler, ‘Bizim yapacağımız bir şey yok’ dedi.

BİR CEZASIZLIK GELENEĞİ OLARAK DOSYA KAPATILDI

Tosun ve Aydemir Aileleri tüm yasal yollara başvurdu ancak Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in gözaltına alındığı devletin bütün kademelerince inkâr edildi.İç hukuktan sonuç alınamayınca dava Hanım Tosun tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM'e verdiği savunmada, ‘Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir’ dedi ve yaşam hakkı ihlallerinde gerekli tüm önlemleri alıp, etkili soruşturmaların yürütülmesini zorunlu kılan talimatları vermeyi taahhüt etti.

‘KAYIPLARIMIZI ARAMAKTAN VE GALATASARAY’DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ !’

Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen Fehmi Tosun dosyası İHD avukatı Eren Keskin tarafından Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşındı. Hükümetin taahhüdüne rağmen cezasızlık geleneğini bozmayan AYM zamanaşımı gerekçesiyle dosyayı kapattı.”

Yoleri, Fehmi Tosun'un gözaltında kaybedildiğini uluslararası mahkeme önünde kabul eden ancak bugüne kadar hiçbir taahhüdünü yerine getirmeyen AKP hükümetini bir an önce gerekli adımları atmaya çağırdı.

Adli mercilere de “Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir'in gözaltında kaybedilmesiyle işlenen suça ortak olmaktan vazgeç” diye seslenen Yoleri, Fehmi Tosun, Hüseyin Aydemir ve tüm kayıplarımızı aramaktan ve Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

‘SUÇ İŞLEYEN SİZSİNİZ !’

Açıklamanın ardından gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun söz aldı. Bugün babasının sivil polisler tarafından gözaltına alınıp, kaybedilişinin 24’üncü yıldönümü olduğunu hatırlatan Tosun, geçen hafta kayıp yakılarına saldıran polislere şöyle tepki gösterdi: “Ben buradayım sizler de bu ülkenin olmadığının bir ifadesi olarak polis ablukasının tam karşısındasınız. Ben korkmuyorum çünkü suç işlemiyorum; ne yapıyorsam hukuk çerçevesinde ve kuralları içinde yapıyorum Sizlerse hukukun dışındasınız ve suç işliyorsunuz.

‘BABAM SİZİN DEVLETİNİZ TARAFINDAN GÖZALTINA ALINDI’

Burada eylem yapmak, düşüncelerimi ifade etme hakkımı ihlal ediyorsunuz. Geçen hafta kötü muamele yaparak hakkımı ihlal ettiniz. Amiriniz bana bağırma dedi; diğeri parmak ve baş salladı. Benim babam sizin devletiniz tarafından gözaltına alındı hem de gözlerimin önünde. 24 yıldır , bağırıyorum ve hakikate ulaşıncaya kadar da bağırmaya devam edeceğim.

‘SUÇLU BİR DEVLETİN MEMURLARI OLARAK BURADASINIZ !’

Sizler suçlu bir devletin memurları olarak buradasınız. Görevinizi yapmıyorsunuz. Bana görevimi yapıyorum demeyin. Size suç işlemeyi öğretiyorlar. Beni korkutamazsınız çünkü 24 yıldır hatta 30 yıldır tüm şiddetini yaşadım. Köyümü, evimi yaktınız. 4 gün sonra Lice katliamını yıldönümü, dedemi katlettiniz. Evimi yaktınız sonra babamı aldınız katlettiniz neyle yargılıyorsunuz beni. Ben intikam duygusuyla konuşmuyorum, hakikatin sağlanmasını istiyorum. Bu da sizin göreviniz; göreviniz yapın.”

Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun ‘da yıllardır, Galatarasay Meydanı’ndan 16 yıl boyunca ad adalet diye bağırdığını hatırlatarak sözlerine başladı. Ülkeyi yönetenlerin , başbakanın danışmanın günlerce bir gazetecinin vasıtasıyla günlerce kendisini arayarak görüşme talebini ilettiğini anlatan Tosun, “ O dönem ülkenin başbakanı olan Erdoğan’ın ‘ evet haklısın. Gel seninle konuşalım’ dedi. Neden bunu istedi biliyor musunuz ? Çünkü ünlü bir sanatçı geliyordu bu ülkeye. Dünyanın öbür ucunda müzik yapan insanlar sesimizi duymuştu ama 16 yıldır bu devlet o sesi duymadı. Evet kızımın dediği gibi suçlu değiliz , haklı olduğumuz için bu meydanlarda direniyoruz. Kimsenin kaybolmasını istemiyoruz. Hiçbir çocuğun babasız büyümesine ben göz yummuyorum. Ben sizin gibi değilim; vicdanım sızlıyor. 5 çocuğu babasız büyüttüm. Bu ülkede başka acı çocuklar babasız kalmasın istiyorum.”

‘HESAP SORMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ !’

Geçen hafta maruz bırakıldıkları polis saldırısına da tepki gösteren Hanım Tosun, “Geçen hafta burada yaşlı analara gazları, şiddete büyük mağdır olduk. Ama haklı olduğumuz için haklılığımızdan güç alıyoruz. Meydanlardan, kayıpları aramaktan , hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Kayıpların mücadelesini vermeye devam edeceğiz” vurgusunda bulundu.

‘ÖLENE DEK ONLARI ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ !’

Konuşmaların gözaltında kaybedilen Hüseyin Aydemir’in oğlu Aziz Aydemir ve Tosun ailesinin avukatı İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in gönderdiği mektuplar okundu.

Babası devlet tarafından kaybedildiğinde henüz 6 aylık olan Aziz Aydemir, mektubunda şunları ifade etti: “ Bizler yıllardır bu acıların içinde yaşayan bir halkız. Babalarımızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı kaybettik. Emin olun bizlerde sevdiklerimizin bulunması için kaybedilmeye hazırız. Bütün kayıplarımızın, faili belli cinayetlerin hesabı soruluncaya dek mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Biz Hüseyin Aydemir Ve Fehmi Tosun Ailesi olarak onları hiç unutmadık unutmayacağız. Onlar gibi onurlu, gururlu babaların çocukları olmaktan gurur duyduk ve ölene dek onları aramaya devam edeceğiz.Tüm Cumartesi Annelerinin ellerinden öpüyorum, Sevgilerimi gönderiyorum.”