Cumartesi Anneleri’nden iktidara: Kayıplar Sözleşmesini imzala!

Cumartesi Anneleri, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi'ni 9 yıldır imzalamamasını protesto etti.

Cumartesi Anneleri'nin 753’üncü buluşmasının Galatasaray Meydanı’nda düzenlenmesi yine engellendi. Polis ablukasına rağmen Çukurlu Çeşme'de bulunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binası önünde bir araya gelen kayıp yakınlarına, HDP Milletvekilli Ömer Faruk Gergerlioğlu, CHP Milletvekilli Mahmut Tanal'ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi eşlik etti. 

‘AKP SÖZLEŞMEYİ 9 YILDIR İMZALAMIYOR'

Bu hafta 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü dolayısıyla bir araya gelen kayıp yakınları adına açıklamayı okuyan İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon Üyesi Sebla Arcan, Türkiye’yi Birleşmiş Milletler (BM) Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme'yi derhal imzalamaya ve gözaltına alınan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen'in akıbetini açıklamaya çağırdı. AKP’nin tam 9 yıldır gözaltında kaybetmeyi suç olarak tanımlayan Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamadığına dikkat çeken Arcan, şunları kaydetti: “Türkiye Sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü Sözleşme devlete gözaltında kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü getiriyor. Türkiye Sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü Sözleşme kayıp kişilerin naaşının bulunduğu yerin tespit edilmesini, naaşa saygı gösterilmesini ve naaşın ailesine iade edilmesini bir yükümlülük olarak düzenliyor.”

‘ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ !’

Faşizan politikalarında ısrar ederek kayıp yakınlarının taleplerini görmezden gelenlere karşı insanlık değerlerine sahip çıkacaklarının altını çizen Arcan, "Kararlıyız; devlet gözaltında kaybetme suçundaki taammüden rolünü kabul ederek, tüm yükümlülüklerini yerine getirinceye kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Plaza de Mayo Anneleri başardı biz de başaracağız. Türkiye'de de devlet gözaltında kaybetmelerdeki planlı rolünü kabul etmek zorunda kalacak. Kararlıyız; kendi yasalarını ve anayasasını ihlal ederek biz 54 haftadır Galatasaray'ı yasaklayan iktidara karşı hak ve özgürlüklerimizi savunmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. 

POLİSE TEPKİ

Açıklamanın ardından söz alan gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, alanı ablukaya alan polislere seslenerek, "Biz gözaltında sorgulama esnasında yaşamlarına son verilen yakınlarımızın akıbetimizi sormak için buradayız. Siz niye buradasınız? Onların akıbetini oldubittiye getirmek için, nefesimizi kesmek için buradasınız" diye konuştu. 
Kırbayır, BM Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi'ni imzalamayan tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti.

'TÜRKİYE BİRİNCİ!'

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, ülkede son yılların en ağır insan hakları ihlallerinin yaşadığına dikkat çekerek sözlerine başladı. Devletin yıllardır hesap vermediğini vurgulayan Gergerlioğlu, "1995'ten beri hesap veremeyenler bizi buraya hapsediyor. Bu meydanda hayatını kaybeden analarımız, babalarımız oldu. Devletin oğlunu bulacağım diye söz verdiği Berfo Ana öte dünyaya gözleri açık gitti. Emniyet güçleri, bir gün sizin de insan haklarına ihtiyacınız olabilir. İnsan haklarını bilin ve önemseyin" diye konuştu. 
Gergerlioğlu, 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü'nde Türkiye'nin istatistiklerine göre birinci sırada olduğuna işaret etti. Son 2 yıldır Ankara'da gizli gözaltı merkezlerine dikkat çekildiğine işaret eden Gergerlioğlu, geçtiğimiz Şubat ayından beri aynı dosyada ismi geçen tam 6 kişinin kaçırıldığını hatırlattı. Gergerlioğlu, şöyle konuştu: "6 aydır kaçırılan kişiler için düzenlenen tiyatroyu izliyoruz. Soru önergesiyle İçişleri ve Cumhurbaşkanlığı'na bildirimde bulundum ama tek bir cevap bile yoktu. Çünkü emniyet yetkilileri ve savcılar araştırma yapmaktan kaçındılar."

'ADALET BAKANLIĞI ULUSLARARASI KURULUŞLARA CEVAP VEREMİYOR'

Edirne'den Ankara'ya gizli gözaltı merkezine kaçırılan Salim Zeybek'in durumuna değinen Gergerlioğlu, "687 kilometrelik mobbese yolu yolda tek bir mobbesenin incelemesi bile yapılması. Zeybek hakkında hiç bir yetkili açıklama yapmazken aile ulusal mekanizmalara başvurduğunda sonuçsuz kaldı. Uluslararası mekanizmalara başvurduklarında ise BM ve AİHM Adalet Bakanlığı'ndan acil koduyla cevap istedi. Savcılık hiçbir araştırma yapmadığı için Bakanlığa belge gönderemiyor, gönderdiği belgeleri ise bakanlık 'içeriği boş' olduğu için iade ediyor. Kuruluşlara hiçbir cevap veremeyen bakanlık, Eylül ayına kadar süre istedi" dedi. 
Israrla araştırılan 6 kişiden 4'ünün bir anda Ankara Emniyeti'nde ortaya çıktığına dikkat çeken Gergerlioğlu, dışarıda bekleyen avukatların yerine hiç kimsenin bilmediği avukatların ifadeye girdiğini söyledi. Gözaltındaki kişilerin bile avukatların ismini bilmediğinin altını çizen Gergerlioğlu, "Bu kişiler tutuklandı ama 6 aydır neredeydi" diye sordu.

KAÇIRANLARIN POLİS OLDUĞU TESPİT EDİLDİ

Yasin Ucan ve Özgür Kaya'nın kaçırılmasından 2 gün sonra olay yerine gittiğini aktaran Gergerlioğlu, "Ankara Çamlık Mahallesi'ndeki evlerine kadar gittim. Ev sahibi ve mahalle sakiniyle konuştum. Bakanlığın biz bilmiyoruz dediği kişilerin, 60 kişilik polis ekibi tarafından, soranlara kimlik göstermek suretiyle kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce kafalarına çuval geçirmek suretiyle kaçırıldığını biliyoruz" dedi. 
Kaçırılarak gözaltına alınan 6 kişiden 4'ünün tutuklandığı gün, 6 Ağustos 2019'da Yunus Tunç isimli bir kişinin daha kaçırıldığına vurgu yapan Gergerlioğlu, "Soruşturmaya 20 gün sonra savcı atandı. Eşi savcıya gittiğinde ise, savcı, 'ben buna takipsizlik veririm, yapacak bir şey yok' demiş. O kişinin kaçırıldığı arabayı meskun bir yerde bulduk. Aile, devlet görevini yapmadığı için sağdan soldan kamera görüntüsü topluyor" diye konuştu. 
Gergerlioğlu, kayıp kişiler hakkında çok önemli iddialar olduğunu vurgulayarak, "İnsan kaçırma en ağır insan hakkı ihlalidir" dedi.