Danimarka’da ‘Türkiye nereye gidiyor’ konulu panel
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Türkiye’deki siyasal gelişmeler, barış süreci, basın ve ifade özgürlüğü konularının ele alındığı bir panel düzenlendi.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Türkiye’deki siyasal gelişmeler, barış süreci, basın ve ifade özgürlüğü konularının ele alındığı bir panel düzenlendi.
Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Türkiye’deki siyasal gelişmeler, barış süreci, basın ve ifade özgürlüğü konularının ele alındığı bir panel düzenlendi.
Kopenhag’da düzenlenen panel, Danca yayın yapan Kürt haber sitesi Nudem.dk ve Danimarka Kürt akademisyenler ve öğrenciler topluluğu Fokus-A tarafından Kulturstationen Vanløse’de düzenlendi. Gazeteci Pola Rojan Bagger, Enhedslisten Milletvekili Nikolaj Villumsen, Kopenhag Üniversitesi’nden Doçent Mathias Findalen Bickersteth ve basın ve ifade özgürlüğü için mücadele eden Uluslararası PEN’in Danimarka Yönetim Kurulu üyesi Klaus Slavensky konuşmacı olarak katıldı.
Nudem.dk’den İbrahim Benli’nin Türkiye’de son bir yılda yaşanan gelişmeleri anlattığı giriş yaptı.
Pola Rojan Bagger ise barış sürecinin kötü gitmediğini söyledi. HDP’nin 7 Haziran seçimlerindeki başarısı ve Rojava Kürtlerinin önce Kobanê’yi ve daha sonra Tel Abyad’ı özgürleştirmesinin Erdoğan’ı endişelendirdiğini ve bu nedenle de Kürtleri kendisine karşı bir tehdit olarak gördüğü için saldırgan bir tutum sergilemeye başladığını ifade etti.
Enhedslisten Milletvekili Nikolaj Villumsen, Erdoğan rejiminin tehlikeli olduğuna dikkati çekerken, “Gazeteciler tutuklanıyor, medyaya saldırılıyor. İçeride olmayan gazetecilerin işlerini yapmaları engelleniyor. Örneğin bir kameramanı (IMC TV kameramanı Refik Tekin) askerler tarafından vuruldu, çünkü gerçekleri kaydediyordu. Siyasiler hapislere atılıyor, HDP’lilerin dokunulmazlıkları kaldırılmak isteniyor” diye konuştu.
Sur’da çatışmalar yaşanırken Amed’de olduğunu da söyleyen Villumsen, Avrupa Birliği’nin mültecilerden dolayı Erdoğan’ın katı siyasetine göz yumduğunu vurguladı. Türkiye’de barışın gelmesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ihtiyaç duyulduğuna da işaret etti.
Kopenhag Üniversitesi’nden Doçent Mathias Findalen Bickersteth ise 2013’te başlayan barış görüşmelerinden çok umutlu olduğunu, ancak zamanla bunun yerini savaşın almasının barış görüşmelerinin yeterince güçlü olmadığını gösterdiğini ifade etti. Bickersteth, PKK ve AKP arasında çok büyük bir kutuplaşma olduğunu ve olası yeni barış görüşmelerinde üçüncü bir aktöre ihtiyaç duyulacağını altını çizdi. “Patlayan her bomba aşırı sağcıları haklı çıkaracaktır” diye konuşan Bickersteth AKP’nin çok derin bir krizle yüz yüze olduğunu söyledi.
Uluslararası PEN’den Klaus Slavensky ise Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış İngiliz yazar Harold Pinter ve Amerikalı yazar arkadaşı Arthur Miller ile birlikte 1985’te Türkiye’yi ziyaret ettiklerinde binlerce gazetecinin hapiste olduğunu yazdıklarını ve 31 yıl sonra bu durumda zerre kadar bir değişiklik olmadığına dikkati çekti.
Slavensky Türkiye’nin Rusya ile birlikte Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en çok suçlu bulunan iki ülke arasında olduğunu ve 1959’da kurulan mahkemede caza alan ülkeler arasında Türkiye’nin çok açık ara farkla ilk sırada olduğunu söyledi.
Slavensky Türkiye’de adaletin bu kadar eksik olmasına rağmen binlerce insanın yıllardır cesurca mücadele ettiğini de ifade ederken 1999 yılında yaşanmış ve geçen hafta hayatını kaybeden Danimarka’nın eski Başbakanı Merhum Anker Jærgensen ile Bülent Ecevit arasındaki bir tartışmayı da salondakilerle paylaştı.
Türkiye’nin bir diktatörlüğe dönüştüğünü söyleyen Slavensky, insanların, çocuk, yaşlı, kadın ayırt edilmeksizin bodrumlarda yakıldığını ve ülkenin Cumhurbaşkanı’nın insanlara küfür, hakaret ve aşağılayıcı ifadeler kullanacak kadar çılgınlaştığını söyledi.
Panele daha sonra soru ve cevaplarla devam edildi.