Demirtaş, mahkemenin iddialarını çürüttü

HDP'nin rehin tutulan Selahattin Demirtaş, duruşmadaki savunmasında, kendisiyle ilgili kumpasları, iddiaları bir bir çürüttü.

HDP'nin rehin tutulan eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu yargılandığı davanın duruşması Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. 

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Demirtaş, savunmasının ikinci kısmında fezlekelere dair savunma yaptı. 

'GİZLİ TANIDIĞIN OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI'

Demirtaş’ın savunmasından öne çıkan bölümler şöyle:

"32 fezleke tek bir davaya dönüştürüldü. Tamamına yakını, basın toplantıları, miting, TV konuşmaları ve açıklamalardır. Bu konuşma ve açıklamalar dışında doğrudan bir örgütsel bağ isnadı, bana yöneltilen 3 delil var. 3 delille, örgütle yasadışı ilişki kurduğum iddia edilmiştir. Bu 3 delil hem sizin tarafınızdan hem de avukatlarımız tarafından soruşturuluyor. Mercek isimli bir gizli tanık verdiği bir ifadede ’Selahattin Demirtaş ve Ahmet Türk’ün Meclis’teki Kürtçe konuşmalarının talimatını örgüt verdi’ dedi. Ben ilk savunmada size anlatmaya çalıştım. Bu dosyada ciddi gizli deliller var. Ben kendimi bildiğim için bunu söylüyorum. Tanığın yalan konuşma ve bunu yapma hakkı da var. Ama ben bu duruşmada tek bir yalan cümle konuşmadım. 

Bu fezlekeleri hazırlayanların cemaat ile ilişkili olduğunu söyledik. Mercek isimli gizli tanığın aslında olmadığı sizin 3 yazınızda var. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığından belge istediniz. Ne varsa gönderdik dediler. Dediniz ki ‘ben bu Mercek denilen gizli tanığı dinlemek istiyorum.’ Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, ‘böyle bir gizli tanık yok ki’ dedi. Cemaat böyle bir tanığı benim dosyama koydu. Suç işlediler. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı bu suça ortak oldu. Mercek diye bir gizli tanık yokmuş. Benim dosyama konulması kumpastır, suçtur. Olmayan bir gizli tanığı dosyama ekleyen Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı ve ilgili merciler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. 

TELEFON DİNLEMELERİNE YANIT

Bir diğer iddia; Kamuran Yüksek ile yaptığım iki telefon görüşmesi. İddianamenin 20-21’inci sayfaları. Kamuran Yüksek o dönem örgütlenmeden sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ben Grup Başkanvekiliyim. Eş Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla Yüksek beni arıyor ve Strazburg’daki konferansa iki milletvekili görevlendirmemi istiyor. Konuşmada da geçiyor, Kamuran Yüksek bana diyor; ‘Sağol ya, sizin Faik ile görüşüp çözdünüz değil mi o işi.’ Ben de diyorum ki, ‘Faik ile görüştüm, Sebahat’a ilettim. Halletmişler mi?’ İddia şu ki, Kamuran Yüksek bu arada Sabri Ok ile görüşme yapmış, Sabri Ok bu talimatı Kamuran’a vermiş, o da bu talimatı bana vermiş. Bu konuşmada ne Sabri Ok’un iması ne ismi geçiyor. İddianame diyor ki, ‘KCK arasındaki ilişkiyi Faik hoca isimli kişi yapıyor.’ Faik hoca (Faik Yağızay) HDP Avrupa temsilcimizdir. 

HDP tarafından Dış İlişkilerden Sorumlu Hişyar Özsoy’a Faik Yağızay’ı AP temsilcimiz olarak atadığını ibraz ediyorum. Bazı fotoğraflar sunuyorum. Faik Yağızay Avrupa Parlamentosu Başkanı ile tokalaşıyor. Faik Yağızay bütün görüşmelerimize eşlik ediyor. Yıllardır partimizin Strazburg Temsilciliğini resmi olarak yürüten kişidir. Savcı bu konuda hiçbir delil sunmuyor, Faik hoca denilen kişiyi sanki illegal kişi olarak sunuyor. İşte kumpas budur. Kamuran Yüksek o dönem beni aramış. Hatırlamıyorum aradan 10 yıl geçmiş. 

'SAVCI DEĞİL, BEN DELİL SUNUYORUM'

3’üncü İkram Ersöz ile ilgili olan iddia. Ali Oruç isimli kişiye örgütten bir talimat gelmiş. ‘Elazığ’da Demirtaş ve Gültan Kışanak, örgüt adına ziyarette bulunacak ve ondan özür dileyecek.’ Ne böyle bir olaydan haberimiz oldu ne böyle bir şey yaşandı. Fezleke ile haberimiz oldu. Ali Oruç yargılandı ve beraat etti. Buna rağmen savcı bu delili bu dosyaya koydu. Savcı araştırmadı, siz bir yıldır araştırmadınız. Yahu gidin şu İkram Ersöz ailesini araştırın, ‘gelip bunlar sizinle görüştü mü’ diye sorun. Niye almıyorlar, çünkü yalan olduğunu hepsi biliyor. İkram Ersöz Ailesi'ni hayatım boyunca ne gördüm ne tanıdım. Böyle bir talimat gelmedi. Aslında savcının delil ortaya koyması gerekiyordu ama ben sunuyorum. 

'BALUKEN VE YÜKSEKDAĞ'IN DOSYALARI DA KUMPASLA DOLU'

Lehime olan bir delili bir yıldır göndermeyen emniyet benimle ilgili olmayan ama ismimin geçtiği ne kadar delil varsa dosyaya gönderiyor. Kovuşturma başlamış, Muş, Bingöl, Diyarbakır emniyetleri gece gece arşivi araştırıp Demirtaş’ın isminin geçtiği ne kadar dosya varsa gönderiyorlar. Emniyette Demirtaş ile ilgili bir masa vardır. Bu masa özel olarak çalışıyor. Bu delillerin dosyamızla alakası da yok. İkram Ersöz ile ilgili 4-5 yazı gönderdiniz, bu delili gönderin diyoruz ama göndermiyorlar. 3 tane organik bağ iddiasının 3’ü de yalandır, kumpastır. Baluken, Yüksekdağ ve tüm arkadaşlarımızın dosyaları kumpaslarla dolu. Bu sahte delillerle ilgili sizin suç duyurusunda bulunmanız gerekiyor. Şimdi af gerekçesi için ne diyorlar, Cemaat kumpası var, diyorlar. Yahu Figen Yüksekdağ, İdris Baluken ve diğer arkadaşlarımızın dosyaları bu kumpaslarla doludur.

6-8 Ekim Kobanê eylemleri ilgili savunmamı tekrarlıyorum. Bunun hiçbir şekilde şiddet olayıyla bağlantısı kurulamaz. Bu olayların asıl sorumlusu hükümettir.

Türkiye’de bir arada yaşam söylemlerimize rağmen henüz ateşkes devam ederken, 166 yerde partimize saldırı oldu, iki gün boyunca partimizi yakıp yıkanlar ve bunu terör bahanesiyle yapanlar, sizin alçaklıklarınızı 7 Haziran seçimlerinden önce de biliyorduk. O zaman şiddet mi vardı? Herkesin protesto etme hakkı vardır, insanların protesto etme hakları vardır."