AKP’nin anayasa tartışmasına katılmadıðını ve 82 anayasasının bütün tekçi anlayışlarını ‘kırmızı çizgimiz’ diye savunduklarını söyleyen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ‘’Anadilde eðitimi kabul etmeyen, halklara statü hakkı tanımayan, başörtülülerin çalışma hakkını, Alevilerin hakkını saðlamayan bir anayasanın maskotu olmayız’’ dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş, Roboski katliamının üzerinden 133 gün geçtiðini, her gün katliam emrini vereni sorduklarını hatırlatarak şöyle dedi: "133 gündür hükümet, savcı ve Genelkurmay sessizliðini koruyor. Son yüz yılın en büyük insanlık suçuna imza attılar bunu kapatmak için de her türlü çalışma yürütüyorlar. Son 1 haftada 3 defa muhtıra yayınlayan Genelkurmay, Roboski için açıklama yapmıyor. 'Onbaşı' dedik diye hemen dava açan Genelkurmay, 133 gündür açıklama yapmıyor. Bir yerden bakınca da insan diyor bombalanan yer Ýzmir deðil ki Roboski, bombalanan Kürtler niye hassas olsunlar ki. Zaten Başbakan kendilerine teşekkür etti, niye hassas davransınlar ki. Daha olayla ilgili soruşturma başlamadan hükümet sözcüleri 'operasyon kazası' demedi mi? O nedenle 133 gündür halkın yüreðinde mahkum olmuş, katliamla suçlanmışlardır, ancak onlar halen örtebileceklerini sanıyorlar."
‘KATLÝAMIN PEŞÝNÝ BIRAKMAYACAÐIZ’
Demirtaş, ailelerin ve adaletin her gün sorumluların açıða çıkarılması için beklediðini belirterek, soruşturmanın gizli tutulmasını eleştirdi. Roboski katliamının peşini bırakmayacaklarını söyleyen Demirtaş, AKP'ye oy verenlere ve AKP içerisinde yer alan Kürt milletvekillerine seslenerek, "Siz AKP'ye oy verirken, git Uludere'de savaş uçakları ile çocukları parçala üstünü ört diye oy vermediniz. Ama AKP sizin verdiðiniz oya ve desteðe güvenerek bunu yapıyor. O nedenle verdiðiniz oyun hesabını sormalısınız. AKP sizi bu suça ortak etmek istiyor. Buna ortak olmayın. Bu katliamı onaylamadıðınızı haykırın. AKP'de çalışan Kürtlere de sesleniyorum. Siz orda olmasaydınız, sessiz kalmasaydınız ne bu katliamı yapabilirlerdi ne de üstünü örtebilirlerdi. 'Biz hem Kürtlerin çocuklarını öldürürüz hem de onları aramıza alırız' diyorlar. Buna imkan veren sizlersiniz. Ýsyanınızı haykırın ki bu suçun ortaðı olmayın" dedi.
Kaymakama saldırı olduðunda gençleri tutuklayan hukukun, 34 gencin katilini aramada pervasız davrandıðını söyleyen Demirtaş, "Mavi Marmara'da Ýsrail 9 kardeşimizi katlettiðinde hep beraber güçlü tepki koyduk. Çünkü bir katliamdı. Hükümet 9 kişiyi katledenlere Kürecik'te koruma kalkanı kurdu. Sizin oylarınız ile yapıldı. AKP'nin seçim bildirgesinde siyasi soykırım yapacaðız, Uludere'de katliam yapacaðız yazmaz. Ama sizden oyu alıp bunu yaptılar. Bunun hesabını siz sormazsanız, sizin vicdanınıza güvenerek AKP bu suçları işlemeye devam edecek" ifadesini kullandı.
‘OPERASYONLARI BAKANLAR KOORDÝNE EDÝYOR’
Urfa merkezli "Siyasi soykırım tutuklama operasyonları" yapıldıðını söyleyen Demirtaş, "Ýnsanlarımız evleri basılarak gözaltına alınıyor sonra da 'teröre büyük darbe' olarak lanse ediliyor. Ankara'da bakanların koordinasyonunda kimlerin nerde gözaltına alınacaðı kararlaştırılıyor. Ardından AKP polislerine talimat gidiyor" dedi.
Demirtaş, ayrıca Dersim'de yapılan ev baskınlarda yaşananları sıralayarak, "Sonra bu insanları götürüp AKP savcılarına veriyorlar. Onlar da tutuklama talebi ile mahkemeye götürüyor. Tamamen siyasi bir süreçtir" dedi.
"KCK" adı altında yapılan operasyonlarda suçlamaların hukuk ve ahlak dışı olduðunu söyleyen Demirtaş şöyle konuştu: "Bunlar rehin alınmış esir muamelesi yapılan arkadaşlarımızdır. Ýşkencelerini cezaevinde sürdürüyorlar. Çıplak arıyorlar. Ýşte Şakran Cezaevi'nden arkadaşlarımız yeni geldi. Kadınlara zorla çıplak arama yapıyorlar. Bu da çarkın parçasıdır. Bütün süreçler aynı şeye işaret ediyor. Herkes korksun istiyorlar bütün amaç bu. Amaç sindirmek ve korkutmak. Özellikle suçsuz olanlar da alınıyor ki kimse benim başıma gelmesin düşünmesin diye."
Cezaevlerinin ve alanların mücadele alanı olduðunu söyleyen Demirtaş, 7 bin arkadaşlarının cezaevinde olmasına raðmen "faşizmin" ilerlemediðini, özgürlük yürüyüşünün kazandıðını söyledi. Demirtaş, "Bu halk kazandı. Kaybeden AKP faşizmi oldu" dedi. Demirtaş, siyasi ve askeri operasyonların sürdüðü bir ortamda Anayasa yazımına başlanmasını eleştirerek, "Başından beri çok hassas bir konuyu söyledik. Anayasayı tartışabilmek için özgürlükçü bir ortama ihtiyaç var. Bunun için yol temizliði yapmak lazım dedik. Bunun için paketler ve öneriler hazırladık. Bunları bakanlara sunduk. Bunun ne kadar önemli olduðunun altını çizmeye çalıştık. Neydi bunlar, ifade özgürlüðü, basın özgürlüðü, kısmı çatışmasızlık ortamı, tutuklu vekillerin serbest kalması idi. Bunlar hayatidir dedik. Ýfade özgürlüðü konusunda daha da geriledik. Her konuşana soruşturma açılıyor" diye kaydetti.
‘HER GÜN CENAZE GELÝRKEN YENÝ ANAYASA NASIL KONUŞULUR’
Türkiye'nin basın özgürlüðü konusunda ilerleme yaşamadıðını söyleyen Demirtaş, 96 gazetecinin halen cezaevinde olduðunu ve hiçbir gazetecinin içinden geçeni yazamadıðını söyledi. Demirtaş, "Hükümeti eleştirenin başına ne geleceðinin yakın geçmişte örnekleri var. Basın özgürlüðü yok. Toplantı ve gösteri özgürlüðü yok" şeklinde konuştu. Savaşın durması için defalarca çaðrı yaptıklarını hatırlatan Demirtaş, "Her gün cenaze gelirken yeni anaysa nasıl konuşulur. Karşılıklı ateşkes istedik sen kim olursun diye hakaret ettiler. Seçim öncelerine bir bakın onlar nasıl saðlandı. Geçmişte Ýmralı'ya Kandil'e heyet gönderip ateşkes saðlamadın mı? Biz şimdi söyleyince mi zoruna gidiyor. O zaman ordu küçüktü şimdi mi büyüdü. Çıkarın seçim öncesi istatistiklerine bakın. Şimdi niye 'Asker silah bırakmaz' diyorsun. Çift taraflı ateşkes niye bu kadar aðırına gidiyor" ifadesini kullandı.
Hatip Dicle'nin 80 bin oyu ile cezaevinde olduðunu "Oy gaspçısının" ise, Meclis'te dolandıðını söyleyen Demirtaş, "Böyle bir ortamda anayasa olabilir mi" sorusunu yöneltti. Ýmza kampanyasının yasaklanmasını hatırlatan Demirtaş, "Masadan kalkan taraf olmayacaðız dedik. Tutumumuz halen böyle ama biz gizli kapaklı iş yapmadık bundan sonra da yapmayız. Anayasa ile ilgili herkes açıklama yaptı ama AKP yapmadı. Sadece Bakanlık heveslerini açıklıyorlar. Ama biz taslakların hazır olduðunu kimlerin bunu hazırladıðını biliyoruz. Ama anayasa tartışmasına katılmıyorlar çünkü yazım sürecinde kendi taslaklarını dayatmak için. Kırmızı çizgimiz var diyorlar. Tekçi bir anlayış ile 82 anayasasının bütün tekçi anlayışını savunarak bunlar kırmızı çizgi diyorlar. Bir söylediklerini sonra inkar ediyorlar. Burada 'Tek dil' diyor sonra meydanda iftira diyorlar. Camdan okuyor ya geçmişi hatırlamıyor. Camda ne yazıyorsa sadece onu okuyor" dedi.
ERDOÐAN’A DÝKÝZ AYNASI ÖNERÝSÝ
Demirtaş, Başbakan Erdoðan'a metinleri okuduðu cama dikiz aynası taktırması önersi getirerek, "Bir başbakanın bir gün söylediðini sonra inkar etmesini doðal karşılayamayız. Ya hafıza kaybı ya yalandır. Ýnkar ediyorsan yalan konuşuyorsun. Bu bütün dinlerde günah bizde de günah öðrenmemişsin. Ýmam hatipte dersten kaytarmışsın" şeklinde konuştu. Demirtaş, kendilerinin de kırmızı çizgileri olduðunu belirterek, "Anadilde eðitimi kabul etmeyen, halklara statü hakkı tanımayan, başörtülülerin çalışma hakkını, Alevilerin hakkını saðlamayan bir anayasanın maskotu olmayız. Bunlar da bizim kırmızı çizgimiz. Bunlar faşizan deðil evrensel demokrasinin standartlarıdır. Bunun dışında bir tartışma bizim kabul edebileceðimiz bir tartışma olmaz. Tartışmalar halkın gözü önünde olacak. Halkın anayasasını halkın önünde yapacaðız. Biz böyle bir anayasaya halkın anayasası deriz arkasında oluruz. AKP'nin hasretlerini ve hazretin Başkanlık isteðini gideren anayasayı da halka şikayet edeceðiz" ifadesini kullandı.
'AKP ÝLE DÝYALOGUMUZ YOK'
Anayasa konusunda hiçbir parti arasında şu anda uzlaşma olmadıðını söyleyen Demirtaş, BDP ile hükümet arasında Kürt sorunu veya başka bir düzlemde müzakere ve diyalog olmadıðını söyledi. Demirtaş, birilerinin "BDP ile görüşmemiz sürüyor" dediðini ve bunların bakan unvanı taşıdıðını söyleyerek, "Hangi BDP ile görüşüyorsunuz. Sanki varmış gibi manevra imkanı kazanmak istiyorlar. Biz diyalog ve müzakereye karşı deðiliz ancak böyle bir ortamda müzakere var görüntüsünü kabul etmiyoruz. Olacaksa ahlaki ve ilkeli bir durumda müzakere olmalıdır. Bu olursa halkımızdan saklamayız" dedi.
Siyasal açıdan gergin olan durumun ekonomik açıdan da aynı olduðunu söyleyen Demirtaş, "Ekonomik verilerin alarm verdiði uluslar arası kurumlar tarafından dillendiriliyor. Kişi başına gelir artıyor ama 7 yaşındaki çocuklar hiç süt içmemiş diye savunma yapan bakanlar var. Bahaneye bak. O çocuklar 7 yaşına kadar süt içememişse sütün günahı ney. Sen onun babasına asgari ücret verirsen çocuðuna süt içiremez. Hani kişi başına düşen gelir 10 bin dolardı" şeklinde konuştu. Süt daðıtımında arz fazlası olduðu için uygulamanın başladıðını söyleyen Demirtaş, "Başbakan boşuna 3 çocuk demiyor. Biri süte gider diðeri tutuklanır biri de size kalırsa kalır. Bu mantıðı güdüyorlar" ifadesini kullandı.
Çalışma yaşamında da ciddi sıkıntılar olduðunu söyleyen Demirtaş, her gün iş cinayetleri ile karşı karşıya kalan milyonlarca insanın Türkiye'de yaşadıðını söyledi. Geçen yıl 598 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiðini, AKP hükümeti döneminde 10 bin 297 işçinin yaşamını yitirdiðini hatırlatan Demirtaş, "Hükümet tedbir almak yerine sermayeye güvence verme yasaları çıkarıyor. 2/B yasası da kentsel dönüşüm yasaları da sermayeyi koruyan yasalardır. Durum budur" dedi.
Başbakan Erdoðan'ın canlı kalkanlara ilişkin yaptıðı deðerlendirmeyi eleştiren Demirtaş, "Bir defa da siz çıkın daða alkışlayalım. Kürsüden küfür etmek yerine o elleri öpülesi barış annelerine kurban olun. Bu yaklaşımı reddediyoruz. Hakaretleri söyleyenlere iade ediyoruz. Yüreði yanmış anaların ellerinden öpüyoruz. Anneler gününü de kutluyoruz" dedi.
ANF NEWS AGENCY