GÖRÜNTÜLÜ

‘Demokratik federal sistem Suriye’nin sorunlarını çözebilir’

Federasyon projesinin halkın ihtiyaçları temelinde hazırlandığına dikkat çeken Serêkanîyê Halkların Kardeşliği Meclisi Başkanı Enver Çaviş tecrübelerinin demokratik federal sistemin tüm Suriye sorununu çözebileceğini gösterdiğini söyledi.

Çaviş, Minbic Hamlesi ile çetelerin bu topraklarından tamamen sökülüp atılmasında önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Uluslararası arayışların Suriye gerçeğinden uzak olduğu için çözüm getirmeyeceğini söyleyen Çaviş, “federal sistem ne bir devlet kurulması, ne de ayrılma anlamına gelir” dedi. Halkların Kardeşlik Meclisinin içinde, Kürt, Arap, Asuri-Suryani, Çeçen, Ezidi ve Ermeni halkları yerlerini aldığını ve küçük bir Suriye’nin oluşumu gibi olduğunu ifade eden Halkların Kardeşliği Meclisi Başkanı Enver Çaviş (Ebu Azam) devam eden Minbic hamlesi, demokratik federal sistemi ve Halkların Kardeşlik Meclisini konuştuk.

YAKIN SÜREÇTE MİNBİC ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK

Minbic hamlesinin Suriye sorunun çözümü ve geleceği açısından nasıl bir katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz?

Minbic hamlesi üç yıldan bu yana Rojava halklarının işgal girişimlerine karşı ortaya koyduğu mücadele ve iradenin, uluslararası alanda da teröre karşı ortaya konulan plan çerçevesinde gelişen bir hamledir. Rojava ve Kuzey Suriye’nin özgürleşmesi için çetelere karşı uzun bir süredir mücadele veriliyor. Bu mücadele ne Minbic ile başladı ne de Minbic ile tamamlanacaktır. Bir süreç işidir ve devem ediyor. Umut ediyoruz ki, Minbic Askeri Meclisi, YPG, YPJ, QSD ve bunlara destek veren güçlerin bir an önce yöreyi bölgeyi DAİŞ teröründen temizlemesi ve yörede yaşayan halkın özgürlüğüne kavuşmasıdır. İnanıyoruz ki, yakın süreçte Minbic özgürlüğe kavuşur, halklar DAİŞ zülmünden kurtulup rahat bir nefes alır.

‘FEDERASYON BİR DEVLET İLANI YA DA SURİYE’NİN PARÇALANMASI DEĞİLDİR’!

Suriye sorunun tartışıldığı bu süreçte Rojava ve Kuzey Suriye demokratik Federal sistemin tüzük çalışmaları tamamlandı, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rojava ve Kuzey Suriye Federasyon projesi yöre halkının talebi ve ihtiyaçları temelinde hazırlandı. Şimdi hazırlanan bu tüzük halkın görüş ve önerileri ile son şeklini alacak. Ancak hazırlanan taslakta çok ciddi demokratik, özgürlükçü maddeler mevcut. Ve bunlar yöre halkına demokratik özgürlüklerini oldukça geliştirecektir. Bazı çevreler gerçeği yansıtmayan bir şekilde demokratik federalizmi karalamaya çalışıyor. Biz yörede yaşayan halklar ortak irade beyanı ile böyle bir oluşuma gittik. Şunu başta belirteyim, hangi renkte olursa olsun bu proje bir devlet ilanı ya da Suriye’nin parçalanması anlamına gelmiyor.

Ama bu proje toplumla bir proje olup, Suriye sorununun çözümü ve Suriye içinde yaşayan halkların bir arada yaşam beyanı anlamına gelmektedir. Demokratik Federalizm sisteminin temelinde halkın öz gücü ve iradesi vardır. Toplumsal sözleşme çalışmaları toplumsal taleplere cevap olabilecek bir şekilde gelişmesinin üzerindeki çalışmalarımız devam ediyor. Ama esas konu bu toplumsal sözleşmemin halkın öz iradesi ve öz gücüne dayanıyor olmasıdır. Ortaya çıkan ilk taslak halkın onayından geçmesi ile tüm Suriye’nin sorununa çözüm bulması için çalışacağız.

Demokratik özerklik tecrübenize dayanarak demokratik federal sistem Suriye halklarına nasıl bir çözüm getirecek?

Dünyada kendisini ilerici olarak tanımlayan birçok ülkede federalizm sistemi uygulanmaktadır. Bizde Rojava ve Kuzey Suriye’den başlayıp tüm Suriye halkları için demokratik federal bir sistemin en gerçekçi ve çözüm olabileceğini düşünüyoruz. Demokratik Özerklik tecrübemiz bize demokratik ve özgürlükler temelinde birlikte ve ortak yaşamın mümkün olduğunu göstermiş oldu. Şimdi toplumsal sözleşme çalışmalarını yürüttüğümüz demokratik federal sistem dünyanın birçok yerinde uygulanan federal sistemden çok daha ilerici ve daha demokratiktir. Bunu söz düzeyinde söylemiyoruz. İddiamız şudur, demokratik federal sistemimiz kaynağını halkın katılımı ve demokratik taleplerinden alıyor.

Federalizm projesindeki en temelindeki hedeflerimizden birisi Suriye sorununun çözümü için bölge halkının birlikteliğini ortaya çıkarmaktır. Farklı çevreler ve amaçlarla soruna yaklaşıldığı için çözüm bir yana Suriye halklarının kanı dökülmeye devam ediyor.

‘SURİYE TOPRAKLARININ BİRLİKTELİĞİNİ TEYİT ETTİK’

Bahsettiğiniz amaçlar ile gelişen uluslararası arayışlar gerçekçi bir çözüm yaratabilir mi?

Uluslararası ve bölgede yapılan toplantı ve kongrelerin hiçbiri Suriye halkları için olumlu bir sonuç ortaya çıkarmadı. Nedeni bölge halkının iradesi ve bölge gerçeğini yansıtmadığı içindir. Bunun için diyoruz ki, ne Kahire, ne Riyad ne de Cenevre’deki toplantılarda Suriye sorunun çözümü ve Suriye halklarının demokratik ve birlikte yaşamaları için bir çözüm ortaya çıkardı. Demokratik federal sistem projemiz tamamen bölge ve halkın gerçeği ve demokratik talepleri çerçevesinde gelişti. Bundan dolayı da halk sahipleniyor ve özgür geleceğini bu sistemde görüyor.

Toplumsal sözleşme çalışmaları tamamen bölge halkının talepleri ve iradesi üzerine gelişti. Bu proje ile Suriye sorununu çözmede birlik olmayı ve ortak bir gelecek kurmayı esas aldık. Tecrübelerimiz demokratik federal sistem ile tüm Suriye halklarının sorununa çözmek getirmek istiyoruz. Bu esaslar dışında bu projeyi anlayan ve tanımlamaya çalışanlar yanlıştır, bilinçli bir şekilde karalamaya çalışıyor.

Toplumsal sözleşmenin 13. bendinde Suriye topraklarının birlikteliğini teyit ettik. Bunun içinde bugün Suriye halklarının tümü ile diyalog içindeyiz. Bu diyalog ile Suriye sorunun çözümü için ortak bir proje çıkarmak istiyoruz. Biz projemizin Suriye sorununun çözümü, toprak bütünlüğünü koruma ve halkı katliamlardan kurtarmayı esas alıyor.

Meclis tecrübenizden biraz bahsedermisiniz, bu tecrübeye dayanarak Demokratik federal sistemin çözüm olacağını iddia ediyorsunuz?

İçerisinde yer aldığımız Halkların Kardeşlik Meclisimizin içinde, Kürt, Arap, Asuri-Süryani, Çeçen, Ezîdî ve Ermeni halkları yerlerini alıyor. Bu özelliklerinden dolayı meclisimiz küçük bir Suriye’nin oluşumu gibidir. Çünkü biz tüm halkları tüm kültürlerin birlikteliğinin ve katılı ile doğacak olan zenginliğini esas alıyoruz. Bu meclis ile amacımız, sevgi, ortak yaşamını tüm Sureye halkları içinde oluşmasını amaçlıyoruz. Önümüze demokratik bir toplumun inşasını gerçekleştirmek için demokratik ulus projesinin inşa çalışmalarını yürütüyoruz. Kendi çalışmalarımız içinde egemen sistemin, mezhepçi, cinsiyetçi ve tekçi sistemlerin sona ermesini sağlıyoruz. Meclis çalışmalarımızda toplumun demokratik ve özgürlüklerine kavuşması için toplum içinde geliştirilen milliyetçi, tekçi, mezhepçi bentlerin yıkılması için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Biz bu sistemin kaynağını Önder Apo’nun “halkların kardeşliği toplumun demokratik inşasından geçer” felsefesinden alıyoruz. Bu felsefe ve bakış açısı sadece bize değil tüm insanlığa demokratik ve özgürlük getireceğine inanıyoruz.

‘DÜNYA YÖNÜNÜ DEMOKRATİKLEŞMEYE VERİYOR’

Çalışmalarımız tümü ile bölge halkların katılımından oluşuyor. Biz hiçbir halk arasında bir ayırım yapmıyoruz. Halklar tamamen eşit ve özgür bir şekilde katılım sağlıyor. Hiçbir halkın şu sayısı bu katılımı demeden çalışmalarımızı tamamen ortak bir şekilde yürütüyoruz. Çalışmalarımız ile bölgecilik, aşiretçilik, mezhepçilik türü şeylerin kalkması bunun yerine demokratik ve özgür bir toplumun inşasını amaçlıyoruz. Çünkü bugün tüm dünya yönünü demokratikleşmeye veriyor. Bir tek biz bölgecilik ve aşiretçilik ile yaşıyoruz. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Şimdiye kadar yaptığımız çalışma ve oluşturduğumuz arşivlerimize göz atıldığında görülecektir ki, sorunlara temel teşkil eden sorunların aşılması için bir çok çalışmayı yaptık. Birçok konuda önemli adımlar attık ve halen çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.

Meclisinizin kurumsallaşma amacı nedir, federal sistem içindeki yeriniz nedir?

Şimdiye kadar Hesekê, Gre Spi gibi yerlerde de Halkların Kardeşliği Meclisini oluşturmuş bulunuyoruz. Meclisimiz kurumsallaşma amacı ile kuruldu. Komite ve bölümleri vardır, ancak Meclisimiz bir sivil toplumsal meclistir. Bir fikir ve proje üzerine kuruldu ve toplumsal alanda hizmet etmek için kuruldu. Bunun içinde ne kadar demokratik ve özgürlük bu toplumda gelişirse, meclisimiz de o denli gelişir. Yani meclisimizin gelişmesi, demokratikleşmenin gelişmesi ile bağlantılıdır.

Biz halkların kardeşliği savunup, ortak yaşamı geliştirdikçe o denli demokratik bir toplumun da temellerini atmış oluyoruz. Biz demokratik bir toplumu inşa ettiğimizde o zaman demokratik bir ulusu da inşa ettiğimiz anlamına geliyor. Halkların kardeşliği ve ortak yaşama kadar tüm çalışmalar esası oluşturuyor. Eğer federal sistem gelişirse biz farklı bir çalışma içinde de yerimizi alabiliriz.

Federal sistemin gelişmesi için uluslararası alana çağrınız nedir?

Bir bilgin ya da yazar, “insanların beyni içinde dolaşırsak, beyinlerinde birçok tasavvura, hayale rastlarız” diyor. Bugün Avrupa ve dünyanın farklı toplumların birçoğu bir yönetim şekli olarak Federalizmi esas alıyor. Bizde demokratik kriterler üzerinden ve halkın katılımı ile demokratik federal bir sistem kuruyoruz. Bu projemiz ile bölge ve Suriye halkın temel sorunlarından kurtularak özgürlüklerine kavuşacaktır. En doğru yolun demokratik federalizm olduğunu bilerek çalışmalarımızı yürütürsek yüzde yüz projemiz başarıya ulaşacak. Nasıl ki Avrupa koşullarında başarıya ulaştıysa bu proje Rojava ve Suriye de de başarıya ulaşacak. Uluslararası güçler bölge gerçeğimizi ve demokratik çözüm projemizin sorunun çözümünde tek yol olduğu gerçeği ile yaklaşım göstermelidir.

‘DIŞARIDA OLMAK BİR ÇÖZÜM GETİRMEZ’

Minbic hamlesi ile DAIŞ çetelerine önemli darbeler vurularak Rojava ve bölge önemli oranda çetelerden temizlenmiş oldu. Güvenlik ve alt yapı çalışmaları önemli oranda sağlanmış bulunuyor, topraklarına terk edenlere ilişkin bir çağrınız varmı?

Suriye ve Rojava’da son 5 yıldır yaşanan çatışma ve çete saldırılarından dolayı toplum acı çekti ülkesini terk ederek dışarıya çıktı. İnsanların doğup büyüdüğü yerleri terk ettiğini görmek üzücü bir durumdur. Suriye topraklarının büyük bir kısmı halen işgal altında, özellikle DAIŞ çetelerinin baskısı ve işgali söz konusudur. Buna rağmen Rojava’da devrimsel bir süreç yaşandı ve DAIŞ çetelerinin işgalinden kurtarılarak özgürleştirildi. Beklentimiz ve çağrımız o dur ki dışarı çıkanlar topraklarına dönmeleridir. Bu topraklara dönerek yeniden kendi topraklarımızı inşa etmemiz için el ele vermelerini bekliyoruz.

Geride bıraktığımız sürecin tecrübeleri bize ancak Suriye ve bu toprakların çocuklarının eli ile inşa edilebileceğini gösterdi. YPG, YPJ ve QSD bu ülkenin çocukları ve bu ülkeyi çetelerden temizleyerek özgürleştirdiğini gördük. Herkesin şunu iyi bilmesi gerekir ki, savaşan bu güçlerimiz dış güç ve bir komşu ülkeye karşı savaşmadı. Sadece kendi ülkesi ve topraklarını özgürleştirmek için savaşıyorlar. Bunun için tüm Suriye halkları birbirlerine elini vererek terörü ve egemenliğe karşı savaşması gerekir. Dışarıda olmak bir çözüm getirmez. Kim olursa olsun ülkesine bağlı olmalı ve ülkesine sahip çıkmalıdır. Dışarıda olmak ile ülke içinde olmak farklı birşey. Ancak insan içinde ise sahip çıkabilir.

‘KOBANÊ’DE DİRENİŞ VE KADIN GÜCÜ ORTAYA ÇIKTI’

19 Temmuz Kobanê’de devrim kıvılcımının çakıldığı yıl dönümü buna ilişkin neler söyleyeceksiniz?

Herkesin şunu iyi bilmesi gerekir. 19 Temmuz devrimi ve Kobanê savaşı tarihi bir savaştı. Onun içinde kadının rolü ve gücü net olarak ortaya çıktı. Bu devrimi başarıya ulaştırmak ve başarıların devamını sağlamak için el ele vermemiz ve tüm imkânlarımız seferber etmemiz gerekir. Çünkü başarı bizimdir bizim olacak. Herkes bu dönemde yerlerini almalı ve başarıya güç katmalıdır. Çünkü amacımız Suriye’nin birliği ve her Suriyeli için olması içindir. Kendisini Suriyeli görenler direniş ve teröre karşı durmalıdır.

Sonuç olarak Rojava da gelişen devrim ve kazanımların şehitlerin emeği kanı ile geliştiğini unutmaması gerekir. Her bir karış toprakta şehitlerimizin kanı ve emeği vardır. Bunun içinde bu ülkede yeşeren tüm yeşillikler şehitlerin sayesinde gelişecektir. Tüm Suriye halklarından ülkelerine dönmelerini ve mücadele içinde yerlerini umut ediyoruz. Yine yeni bir toplumun inşasında yerlerini almalarını bekliyoruz. Bu şekilde olmasa kendisini Suriyeli olarak tanıtamaz. Bu ülkede kurulamaz.

 

...