'Demokratik Konfederasyon' –Selahattin Erdem

'Demokratik Konfederasyon' –Selahattin Erdem

Kofi Annan’ın görevden çekilmesi Suriye mücadelesinde yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. Şubat ayında BM ve Avrupa Birliði tarafından görevlendirilen Kofi Annan dönemi sona eriyor. Belli ki Eylül başından itibaren yeni bir süreç başlayacak. Bu süreç hızlı mı gelişecek, yoksa adım adım mı ilerleyecek, bunu Rusya ile NATO arasındaki görüşmelerin sonucu belirleyecek. Zaten Kofi Annan’ın çekiliş sürecinin Rusya-Ýngiltere arasındaki Suriye görüşmeleriyle eşzamanlı olması da bir tesadüf deðil. Belliki BM Güvenlik Konseyi’nde ortaklık yaratmak için gizli diplomatik çalışmalar yoðun olarak sürüyor.

Gerçi denebilir ki Annan Planı çok da etkili deðildi. Zaten hiç kimse tam benimsememiş ve sahiplenmemişti. Ama hiç kimse açıktan red de etmemişti. Annan Planı doðrultusunda başarı elde edilip Suriye sorununun çözüleceðine kimse inanmasa da, karşıtını oyalama ve zaman kazanma siyaseti gereði geçici olarak herkes şans tanımıştı. Böylece silahlı şiddetin alta çekildiði, siyasi ve diplomatik mücadelenin öne geçtiði bir hazırlık dönemi, ara dönem ortaya çıkmıştı.

Şimdi bu ara dönem sona eriyor. Suriye mücadelesinde yeni bir dönem başlıyor.

Ara dönemin temel karakteri, tarafların karşılıklı birbirini yıpratmaya ve siyasi-askeri açıdan zayıf duruma düşürmeye çalışmasıydı. Buna karşılık kendi ittifaklarını artırma ve askeri güçlerini hazırlama çalışmasının yürütülmesiydi. Bunun için zamana ve mücadelenin düşük yoðunluklu olmasına ihtiyaç vardı. Çünkü ABD hem askeri hem de siyasi açıdan Suriye’ye aktif müdahale etmeye ve deðişiklik yapmaya hazır deðildi. Hazır olabilmesi için gerekli olan zaman ve ortamı Annan Planı saðladı.

Bu durumda Suriye’ye aktif müdahale için ABD’nin tam hazır hale geldiði söylenebilir mi? Bu soruya tümüyle evet demek henüz mümkün deðil. Fakat ABD’nin gizli diplomasi yoluyla Rusya ve Çin’le yoðun uzlaşma çalışması yürüttüðü, içte seçim dönemine ulaştıðı, Suriye’de ise düşük yoðunluklu çatışma içinde tarafların iyice yıprandıðı bir gerçek. Böylece ABD’nin Suriye’ye doðrudan müdahale için daha hazır ve güçlü hale gelmiş olduðu söylenebilir. Ancak yine de bu sürecin yılsonuna kadar adım adım ilerleyeceði görüşü daha doðru gözükmektedir. Öyle ki, herkes yıpranıp yorulmalı, çaresiz ve çözümsüz kalmalı, herkes yönünü dışarı dönmeli ve işte o zaman ABD adeta bir “kurtarıcı” rolüyle müdahalede bulunmalı! Yaratılmak istenen işte bu!

Mevcut haliyle yeni süreç adım adım gelişecek gibi görünse de, Annan Planı’nın yürürlükten kalkıyor olması Suriye’de deðişimin yöntemi ve içeriði konularının yeniden yoðunca tartışılmasını başlatmış bulunuyor. Öyle ya, Annan Planı sona erip Suriye’de yeni bir süreç başlıyorsa, bu yeni mücadele sürecinin yöntemi ne olacak? Yani ne kadar şiddet, ne kadar siyaset içerecek? Yine Suriye mücadelesinde yeni bir süreç ortaya çıkıyor ve deðişim süreci hızlanıyorsa, o halde deðişimin içeriði ne olacak? Yani yeni Suriye sistemi nasıl oluşacak? Ýşte şimdi bu sorular çerçevesinde yoðun bir tartışma gündemi oluşmuş bulunuyor.

Öncelikle şunu belirtelim ki, ister yöntem isterse yeni sistem konusunda olsun Suriye’ye yönelik her türlü tartışmanın tüm bölgeyi içerecek şekilde ele alınıp yapılması zorunludur. Çünkü Suriye’deki mücadele tüm bölgeyi içine almakta ve bir Ortadoðu mücadelesi olmaktadır. 2012 yılı başından beri tüm Ortadoðu adeta Suriye ile oturup Suriye’yle kalkmaktadır. Bir dış müdahale ile Suriye’de gelişecek olası bir savaş durumu da tüm bölgeyi içine alan bir Ortadoðu savaşı olacaktır.

Tabi Suriye mücadelesinde yöntem konusu denince sadece savaş akla gelmemelidir. Gerçi Annan Planı’nın boşa çıkmış olması savaş olasılıðını eskiye göre daha da güçlendirmiştir. Fakat yine de mevcut koşullarda savaş tek çözücü yöntem konumunda deðil. Zayıf da olsa siyasal uzlaşma da Suriye için halâ bir çözüm yöntemi konumundadır. Bunun nedeni, Suriye savaşının tüm taraflar açısından çok zor, tahripkâr ve riskli olmasıdır. Suriye savaşının başlatanlar açısından astarı yüzünden pahalı olma veya bir prüs zaferi olma olasılıðı güçlüdür. Bundan dolayı küresel düzeyde bir siyasal uzlaşma çözüm yöntemi olarak rol oynayabilir. Fakat bu biçimdeki bir siyasal uzlaşmanın da Suriye sınırlarını fazlasıyla aşarak, bölgesel olmaktan da öteye, bir küresel uzlaşma olma zorunluluðu vardır.

Suriye’deki çözümün içeriðine, yani yeni Suriye sistemine gelince, bunun deðişimin yönteminden daha çok bölgesel karakterli olacaðı açıktır. Yani yeni Suriye sistemi, aynı zamanda yeni Ortadoðu sistemi olacaktır. Suriye’deki deðişimin içreði ve yeniden yapılanma durumu, Ortadoðu’da deðişim ve yeniden yapılanmanın nasıl olacaðını belirleyecektir. Bu açıdan, yeni Suriye sistemini tartışırken tüm Ortadoðu’yu göz önüne getirmek zorunludur.

Yeni Suriye sistemi tartışılırken ilk aðızdan vaazedilen Beşar Esad yönetiminin gitmesi olmaktadır. Hatta yönetimin de deðil, sadece Beşar Esad’ın çekilmesini isteyenler de vardır. Böyleleri “Beşar Esad çekilsin, yerine Faruk El Şara geçsin, onun başkanlıðında temiz Baas ve Axvani Müslimin’in eşitçe katıldıðı bir geçiş hükümeti kurulsun” demektedir. Böylece kişiler deðişsin ama sistem olduðu gibi kalsın, Baas iktidarı yıkılsın, aynı sistemde Müslüman Kardeşler iktidarı kurulsun denmektedir.

Suriye’de deðişimi en önde ve en güçlü savunuyor görünen AKP Hükümeti’nin deðişim programı tamı tamına böyledir. Dikkat edilirse, buradaki deðişim çok yüzeysel ve biçimseldir. Özlü, derin ve sistemsel deðildir. Suriye’deki milliyetçi-despotik sistem olduðu gibi korunmak istenmektedir. Bu anlayışa göre, “Baskı sistemi yaşasın, fakat baskıyı uygulayan deðişsin” olmaktadır. Baas diktatörlüðü yıkılacak, yerine Müslüman Kardeşler diktatörlüðü geçecektir. Sistem eski diktatörlük sistemi olacaðına göre, başta Kürtler olmak üzere tüm halk üzerinde geçmişin inkâr ve baskı uygulamaları devam edecektir.

Belliki böyle bir Suriye pek de yeni bir Suriye olmaz. Sistem aynı kalacaðına göre, bu yöntemle Suriye’nin mevcut sorunları çözülmez. Böyle bir Suriye, Ortadoðu açısından bir yeni model haline gelemez. Dolayısıyla merkezi-despotik Suriye sistemi yeni ve çözümleyici olamaz.

Çok fazla somutluk kazanmasa da, ikinci bir çözüm sistemi olarak federasyon tartışılmaktadır. Kuşkusuz federal Suriye yeni bir sistem olur, eski sistemin deðiştirilmesini içerir. Sadece Beşar Esad’ın deðiştirilmek istenmesinden farklıdır. Fakat Suriye’nin toplumsal koşullarında ne kadar çözüm gücü olacaðı ve uygulanabileceði tartışmalıdır. Çünkü Suriye toplumsal yapısı hem milli, hem de dinsel ve mezhepsel olarak parçalıdır. Belliki her etnik kimlik (milli veya dinsel-mezhepsel) kendinin özgürce örgütlenip etkin katılım göstermesini isteyecektir. Bu da federasyonun uygulanma durumunu zorlaştıracaktır. Yine federasyon, Ortadoðu modeli olmak açısından da yetersiz kalacaktır.

Bizce yeni Suriye sisteminin Demokratik Konfederasyon olması en uygun ve uygulanabilir olanıdır. Demokratik Konfederasyon Suriye’deki deðişimi köklü ve derin kılar. Suriye’nin milli ve dinsel etnik kimliklerinin özgürce örgütlenip katılmasını saðlar. Demokratik Suriye Konfederasyonu yeni Ortadoðu’nun bir çekirdeði olabilir. Suriye’deki modele göre, Ortadoðu’nun yeniden yapılanması da Demokratik Konfederasyon temelinde gerçekleşebilir. Demokratik Konfederasyon Suriye’nin ve Ortadoðu’nun özgürlük ve demokratikleşme sorunlarının en etkili çözüm yöntemi olabilir.

Zaten Osmanlı Ýmparatorluðu’ndan koptuktan sonra Suriye-Lübnan birlikte yedi birimli bir konfederasyon olarak şekillenmişti. O biçimde demokratik gelişmenin önü çok daha açıktı. Daha sonra konfederasyon yıkıldı, Suriye ile Lübnan parçalandı ve Baas darbesiyle de mevcut merkezi diktatörlük kuruldu. Eðer bu duruma son verilecek ve bir Ortadoðu modeli olarak demokratik Suriye geliştirilecekse, bu ancak Suriye Demokratik Konfederasyonu biçiminde olabilir.

Demokratik Konfederasyon Hıristiyan, Sünni, Alevi, Dürzi, Süryani, Ermeni ve benzeri halklar gibi, Kürtlerin de özgürce kendi kimlikleriyle örgütlenme ve demokratik Suriye birliðine katılma şansını ortaya çıkarır. Kürt sorununu demokratik siyaset yöntemiyle çözer ve içte demokratik toplum örgütlülüðüne dayanır. Dolayısıyla demokratik özerkliðin en uygun siyasal yapılanması olur. Kürtleri ve diðer halkları özgürce örgütlü biçimde kendinde birleştiren Demokratik Suriye Konfederasyonu, aynı biçimde bir demokratik Ortadoðu konfederasyonunun da çekirdeði olur.

Kaynak: Yeni Özgür Politika