Dersim Soykırımı AP’de tartışıldı

Dersim Soykırımı AP’de tartışıldı

Avrupa Parlamentosu'nda Yeşiller ve Birleşik Sol grupların ev sahipliðinde düzenlenen Dersim Soykırımı Konferansı'na katılan konuşmacılar, Kürt halkı üzerindeki soykırım politikalarının sürdüðünü belirterek, Türkiye'nin soykırımlarıyla yüzleşmesi çaðrısı yaptı.

Belçika'nın başkenti Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu (AP) bir kez daha Dersim Soykırımı Konferansına tanıklık etti. 5. Dersim Soykırım Konferansına katılan konuşmacılar, Türkiye'nin geçmişindeki soykırımlarla yüzleşmesi gerektiðine dikkat çekti.

Dün gece Avrupa Parlamentosu'nda, Yeşiller ve Birleşik Sol gruplarının ev sahipliðinde düzenlenen "Gerçeklerin Ortaya Çıkması ve Uzlaşmaya Doðru Siyasal Perspektifler" konulu oturumun moderatörlüðünü AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu'nun Eşbaşkanı Helene Flautre yaptı. Panelistler ise TBMM Dilekçe Komisyonu, Dersim Araştırma Komitesi Raportörü AKP Milletvekili Ýsmail Aydın, CHP Milletvekili Şafak Pavey, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak'tı.

BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, oturumda, TBMM'de Dilekçe Komisyonu bünyesinde oluşturulan Dersim komisyonuna üye veremediklerini belirtti.Kışanak, "BDP olarak o komisyonda temsil edilme hakkımız yok. Dilekçe komisyonunda var ama her komisyonda bir üyeyle temsil edildiðimiz için, kurulan alt komisyonlara üye veremiyoruz. Komisyonlarda tek üyeyle temsil ediliyorsanız alt komisyonlara üye gönderemiyorsunuz. Bazen zorlayarak, siyaseten kendimize yol açıyoruz ama bazen bu yolu da açamıyoruz" dedi.

HEM KÜRT HEM ALEVÝ OLMANIN KATMERLÝ ACISI

Gültan Kışanak Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk ve Sünni ikili sacayaðının üzerine tek ulus mantıðıyla kurulduðunu savunarak Dersimlilere hem Kürt hem de Alevi olmaları hasebiyle ‘katmerli acı’ çektirildiðini söyledi. 1938’den sonra acıyı yaşamaya devam ettiklerini ifade eden Kışanak, Kürt sorunun Türkiye’nin en büyük ve en acı sorunu olduðunu belirtti.

MEZHEP FARKI DÝN FARKINDAN DAHA AÐIR

Oturumda konuşan CHP Ýstanbul Milletvekili Şafak Pavey ise Türkiye'de ''Mezhep farklılıklarının din farkından daha aðır bir suç olarak görüldüðünü", bu nedenle Alevilerin fiziki ya da kültürel katliamlara hedef yapıldıðını iddia etti.

TÜRKÝYE'NÝN SOYKIRIMI TANIYIP ÖZÜR DÝLEMESÝ GEREK

Konferansta dün öðlen düzenlenen oturumlarda söz alan Dersim Soykırımı Karşıtı Ýnisiyatifi Başkanı Ayfer Ber, Dersim soykırımını Almanya'daki Yahudi soykırımına benzeterek, "Dersim halkı, Almanya'da Yahudiler gibi inancı ve etnik kimliðinden dolayı soykırımdan geçirilmiştir. Her iki katliamda gaz kullanılmış, toplu imhalar planlanmış ve gerçekleştirilmiştir" dedi. Dersimlilerin, 'isyan ettiler' yalanının ardından katliamdan geçirildiðini dile getiren Ayfer Ber şöyle konuştu: "Devletin soykırımdan dolayı özür dilemesi gerekiyor. Soykırımın kabul edilmesi önemlidir. Türkiye'nin bütün katliamlarla yüzleşmesi gerekiyor. Sivas'ta 33, Rosboskî'de 34 kişi katledildi. Bu katliamlarla yüzleşmek gerekiyor. Biz, 5 ayrı konferans örgütledik. Şimdi de Dersim Soykırımını uluslararası platformlara taşımak istiyoruz. Soykırımı Lahey'deki mahkemeye taşıyacaðız."

Araştırmacı yazar Munzur Çem, "Dersim, planlanan, programlanan, iç ve dış koşulların uygun görüldükleri anda hayata geçirilen bir soykırımdır Eðer bir tek gün içinde 15 bin, 20 bin civarında insan katlediliyorsa bu bir soykırımdır. Soykırım tanımına bakabalirsiniz" dedi.

Konferansa katılan Star gazetesi yazarı Doç. Dr. Berat Özipek ise, "Dersim'de yaşananın bir isyan olmadıðını belki kimimiz çok önceden biliyordu ve bir çoðumuz ise çok sonradan anladık" diye konuştu.

TÜRKLEŞTÝRME POLÝTÝKALARI DEVREDEYDÝ

Hollandalı araştırmacı yazar ve Kürdolog Martin van Brunessen de Dersim soykırımının Türkleştirme politikasının bir parçası olduðunu ifade ederek şöyle konuştu: "Ailelerden alınıp zorla başka ailelerin yanlarına verilen çocuklar olduðunu biliyoruz. Büyük Ermeni Soykırımından sonra Dersim Soykırımı olmuştur. Soykırımla bir ulus devlet yaratılmak isteniyordu. Ve bu ulus devlette haliyle herkesin Türkleştirilmesi hedefleniyordu. Erkekleri katlettiler, erkek çocukları katlettiler, kadın ve kız çocuklarını Türk ailelerine verdiler."

Martin van Brunessen'in konuşmasının ardından 10 dakikalık Dersim '38 belgeseli ve soykırımın canlı tanıðı Fatma Tosum'un mesajı gösterildi.

Konferansta 'Uluslararası Hukuk, Hukuki Tanımlamalar ve Hukuki Sorumluluklar' adlı bölümde Avukat Erdal Doðan da konuştu. Doðan, Dersim'de olanları soykırım olarak nitelemenin ahlaki bir tutum olduðunu söyledia ve şöyle dedi: "Özür dilemekten ya da tazminattan öte kimliðini bilmeyen, kendi dilinde yazı yazamayan ve dilini konuşamayanlara destek verilmesi gerekmektedir."

Uluslararası Ýnsan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı Yusuf Alataş da Dersim Katliamı konusunda devletin sorumluðunu yerine getirmesini istedi.

Dersim Soykırımı'nı uluslararası arenaya taşıyan Avukat Prof. Barry Fisher de, "Bir yıl önce ben burada konuşmuştum. Olayın uluslararası bölümünü araştırdım. Kürtler bugün daha aðır bir savaşın altındadır. Ýnsanlar kültür kıyımından geçiriliyor. Cezaevlerine tıkılıyor" diye konuştu.

Ficher konuşmasında şunları ifade etti: "Türkiye düzenli savaş halindedir. Bu savaş başka ülkelerle deðil, kendi halkıyladır. Dersim bunun en bariz örneklerinden biridir. Türk kitaplarında, Türk okul kitaplarında, Türk rehberlerinden hiçbir zaman Kürtler üzerinde söz edilmemiştir. Soykırımlar okullarda anlatılmamıştır. Dersim'de ve özellikle Kuzey Kürdistan'da din, dil ve etnik farklılıklara baskı uygulanıyor. Temel çözümü ise Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nda görmekteyim. Bir yüzleşme ve barışma ile ilermenin saðlanacaðına inanıyorum."