Dink Davası’nda Akbank’a ait kayıp görüntüler üzerinde duruldu

Hrant Dink Cinayeti Davası'nın bugünkü celsesinde cinayet günü Akbank'a ait kayıp kamera görüntülerini hangi servisin aldığı üzerinde duruldu.

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davanın 27’nci duruşmasına, İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Davada tutuklu bulunan İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski müdürlerinden Ramazan Akyürek, eski yarbay Muharrem Demirkale cezaevlerinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşmaya ev hapsinde bulunan dönemin Jandarma Alay Komutanı Ali Öz, tutuksuz sanıklar Muhittin Zenit, Metin Yıldız, Gazi Günay katıldı. Hrant Dink cinayetinin yaşandığı dönem Akbank Pangaltı Şube müdürü olan Hamza Bülent İlkehan ve ilk gün görüşmeleri ve görüntüleri alan polis memurlarından Cem Akar, duruşmada tanık olarak dinlendi.

Cinayetin yaşandığı dönem Akbank Pangaltı Şube müdürlüğü yapan Hamza Bülent İlkehan, cinayet günü yaşananları anlatarak, cinayet günü 7-8 kere farklı sivil polislere görüntüleri verdiğini, polislerin tutanak imzalamaktan kaçındıklarını ve sadece bir kere tutanak imzalandığını söyledi. Daha önce görüntülerde herhangi teknik bir sorun olmadığını ve kamera kayıtlarının çalıştığını ifade eden İlkehan, “Olaydan kısa bir süre sonra polis memurları geldi. Biri komiser yardımcısıydı. Benim odama geldi görüntüyü aldı ve gün boyunca hep odamdaydı. Sonra başka iki sivil polis daha geldi. Onlar da görüntüyü aldı. Kim olduklarını sorduğumda, ‘istihbarattan’ dedi. Gelen polisler kimliklerini gösteriyordu ama hangi birimden olduklarını bilmiyorum. Gelen polisler hep farklı aralıklara ait görüntüleri aldılar. Zaman aralığı önce dardı ama daha sonra daha geniş aralıklı görüntüleri aldılar. Bir hafta kadar sonra da yine görüntü için geldiler. Kamera görüntüleri 15 günde bir ilk görüntünün üzerine yeniden kayıt yapmaya başlıyor. Ben de görüntülerin başına bir iş gelmesin diye bütün hard diski tutanak tutarak polislere teslim ettim” dedi.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun sorusu üzerine İlkehan, görüntülerin alındığı sürede de banka kameralarının kayıtta olduğunu ve görüntüleri alanların görüntülerinin kayıtlarda olduğunu söyledi.

İlkehan'ın ardından görüntüleri alan polis memurlarından Cem Akar tanık olarak dinlendi. Akar halen FETÖ üyeliğinden tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katıldı. Cinayet haberini alıp olay yerine gittiklerini belirten Akar, “O dönemde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Sağ Büro Amirliğinde komiser yardımcısı olarak görev yapıyordum. Olay yerine ilk gelen ekiptik. Yanımda memurlarım vardı. Ben oradayken benim de tanımadığım iki kişi gelip görüntüleri aldı. Ben görüntüleri 'kimseye vermeyin' dedim. Müdür de bana 'istihbarat görüntüleri aldı' dedi. Ben de onları gördüm. Diğer polislerden tarzları farklıydı o yüzden hatırlıyorum. Polis olup olmadıklarını bilmiyorum. Ama polis olmasalar o kadar rahat gelip orada çalışamazlardı. Beni oraya gönderen Celal Sel, personel sayısı az olduğu ve görüntüleri hızla toplamak için bir kısmını istihbarat toplasın demişti. Bir kısım görüntüyü istihbaratçılar topladı. İstihbarat ve TEM'den başka çalışan şube yoktu” diye ifade etti.

Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, aynı görüntüleri iki farklı şubenin neden alma gereği duyduğu sorusu üzerine Akar, “Ben bana verilen emirleri yerine getiririm. İstihbaratçıların aldığını da görünce tutanağa yazdım zaten” diye yanıt verdi. Bakırcıoğlu’nun, “neden 12.40-15.30 arasındaki görüntüleri alındı” sorusuna ise Akar, “Bana öyle söylenmiştir. Öyle emir verilmiştir” dedi.

Duruşmada Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Vekili Ali Baştürk de tanık olarak dinlendi. Baştürk, davanın sanıklarından Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesinde görevli Metin Yıldız'ın FETÖ'yle mücadelede kendilerine yardımcı olduğunu ve kendisine bazı isimler verdiğini, isimlerin bilinen FETÖ'cüler olduğunu söyledi.

Duruşmada Baştürk'le tutuklu sanıklardan Muharrem Demirkale arasında tartışma yaşandı. Demirkale Baştürk'e “Darbeden haberiniz var mıydı?” diye sordu. Baştürk ise “Öyle duyumlar vardı ama tarihini bilmiyorduk” diye yanıt verdi.