‘Doğa bir kadın olarak artık yeter diyor’
‘Doğa bir kadın olarak artık yeter diyor’
‘Doğa bir kadın olarak artık yeter diyor’
1. Ortadoğu Kadın Konferansı’nda deneyimlerini paylaşmaya devam eden Ortadoğulu kadınlar, ortak mücadele hattının oluşturmak gerektiğine vurgu yaptılar. Konferansa Lübnan’dan katılan Evelyne Accad, tarihin önemli bir döneminden geçtiklerini belirttiği konuşmasında, “Yeryüzü artık bu kirliliği kaldırmıyor. Ozon tabakasının delinmesi de bunun bir işareti. Doğa bir kadın olarak artık yeter diyor” dedi.
Demokratik Özgür Kadın Hareketi, DÖKH’ün “Jin, jiyan, azadi” sloganıyla organize ettiği, Paris’te katledilen üç Kürt kadın siyasetçi Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’e atfedilen 1. Ortadoğu Kadın Konferansı, The Green Park Otel’de ikinci günüde devam ediyor.
Ürdün’den Amneh Alfallah, kadını tarihi perspektif içerisinde ele almak gerektiğini belirttiği konuşmasında, kadının iki defa bedel ödediğini vurguladı. Araplar olarak, 20. Yüzyılın başlarında örgütlendiklerini belirten Alfallah, Osmanlı dönemini cehalet dönemi olarak nitelendirerek bu dönemde kadının kendi rolünü oynayamadığını söyledi. Ürdünlü kadınların Ürdün’deki aşiret sistemi karşısında zor şartlar altında yaşadığını ve haklarının gasp edildiğini kaydetti. Filistin ve Ürdün topraklarının İsrail tarafından işgal edildiğini söyleyen Alfallah, Arap Kadın Birliği’nin çalışmalarına da değindi. Kadının siyasi arenada yerini alması, emeği, hakkı ve özgürlüğü için mücadeleye devam edildiğini söyleyen Alfallah, kadının özgürleşmesi için parlamentodaki yerini alması gerektiğine de işaret etti. Kadınları eğitimi, bilinçlendirilmesi, kırsal kesimde yaşayan kadınların bilinçlendirilmesi, kamplarda yaşayan Filistinli kadınların durumlarının iyileştirilmesi ve Ürdün’deki erken yaşta evlilikler karşısında yasalar yapılması gerektiğini belirtti. Konferansın ardından pratiğe geçilmesi gerektiğinin altını çizen Alfallah, “En önemli olan şey, kadının onurunun, hakkının verilmesidir” diyerek sözlerini tamamladı.
‘YERYÜZÜ ARTIK BU KİRLİLİĞİ KALDIRMIYOR’
Libya’dan Selva Divani ise Libya’daki kadının sivil ve siyasi alandaki rolüne ilişkin yaptığı konuşmada, 17 Şubat devriminden sonra kadınlara hukuki ve ihtiyaç duydukları alanlarda destek sunmak amacıyla sivil toplum örgütleri kurulduğunu anlattı. Libya’da kadın haklarına yönelik tehditlere de değinen Divani, şu anki geçici anayasada kadın erkek arasında bir eşitliğin olduğunu söyledi.
Kadınlara yönelik tecavüzün öldürülen Libya Lideri Muammer Kaddafi tarafından paralı askerler getirilerek sıkça uygulandığını belirten Divani, “Kaddafi ülkelerden getirdiği paralı askerlere tecavüz başına para ödüyordu” dedi. Kadının şiddetle karşı karşıya olduğunu belirtti. Siyasi alandaki kadının rolüne ilişkin ise, Kaddafi döneminde bazı uygulamaların kadını desteklediğini söyledi. Kaddafi sonrası düzeni şekillendiren kadınlara yönelik uygulamalara dikkat çekti.
Lübnan Evelyne Accad ise, tarihin önemli bir döneminden geçtiklerini belirttiği konuşmasında, “Yeryüzü artık bu kirliliği kaldırmıyor. Ozon tabakasının delinmesi de bunun bir işareti. Doğa bir kadın olarak artık yeter diyor” dedi.
Elli yılı aşkın süredir mücadelenin içerisinde olduğunu belirten Accad, zaman zaman hayal kırıklığı yaşadığını ifade ettiği konuşmasında, eylemliliklerini ve çalışmalarını aktardı. Daha çok kadın siyasetçiye ihtiyaç olduğunu söyledi.
‘SİYASİ ÖRGÜTLERİ KADINLARI KULLANIYOR’
Irak’tan katılan Dr Ewar İbrahim Hüsen de Kürdistan adına mücadelede yaşamını yitirenleri selamlayarak sözlerine başladığı konuşmasında, “Kadın sorunu toplum kadınıdır” dedi.
Hüsen, “Tarihsel olarak Kürtler her zaman başka yönetimler altında kaldı. Kadınlarsa parçalanmış Kürdistan içerisinde başka rejimlerin içerisinde kaldı. Bu nedenle de Kürt kadınları ciddi sıkıntılar yaşadı. Ayaklanma sonrası Kürtler bilinçlendi, kadın örgütleri kurdu. Daha önceki süreçlere göre 1991 sonrasında önemli bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Ancak siyasal örgütlerin Kürt kadınlarını bir şekilde kullandığını da söylememiz gerekiyor. Toplumun gelişmesi için kadınlara yönelik pozitif bir ayrımcılığın olması gerektiğini dile getiriyoruz. Ancak süreç istediğimiz gibi gelişmemekte” konuştu.
Hüsen, “Eğitim konusunda geleneksel eğitim anlayışını değiştirmemiz gerekiyor. Kota sisteminde ise kadına belirli haklar verilmekte ancak öte taraftan sistem kadınını zayıf olduğunu göstermeye çalışıyor. Aile hayatında da kadının erkek gibi söz hakkı olduğu bilincini oluşturmak” gibi önerilerini sunarak sözlerini tamamladı.
‘TEK SUÇUMUZ BARIŞ İSTEMEKTİ’
Bahreyn’den Fatime Abdulla İdrees ise Bahreynli kadınların monarşi anayasanın değiştirilmesi için reform mücadelelerini anlattı. 14 Şubat’ta alanlara çıkarak reform isteyen kadınların tüm halkın taleplerini dile getirdiğini ifade eden İdrees, Bahreyn kadının maruz kaldığı işkenceleri de aktardı. Bahreyn kadının mücadelesinin dünya basının da gerekli değeri görmediğini ifade eden İdrees, barışçıl gösterilere katıldıkları için kendisinin de aralarında bulunduğu birçok kadının işten çıkarıldığını “Tek suçumuz barış istemekti” ifadesiyle anlattı. Bahreyn’de şiddetin daha da arttığını belirtti.
‘SİYONİSTLERE VE EMPERYALİSTLERE KARŞI BİRLİK OLMAK GEREKİYOR’
Mısır’dan gelen Şahande Matlak ise, sözlerine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Paris’te katledilen üç Kürt kadın siyasetçiyi selamlayarak başladığı konuşmasında, Kürt Halk Önderi Öcalan ve tüm tutsaklara özgürlük istedi.
56 yaşındaki Matlak, eşi Salah Hüseyin’in 1966’da suikast sonucu öldürüldüğünü belirttiği konuşmasında, mücadele deneyimlerini paylaştı. Mısır’da kırsalda kadının mevzuat yönünden bir hukuku olmadığını ve haklarının verilmediğini belirtti. Matlak, “Emperyalistler bizi çıkarları için kullanmaya çalışıyorlar. Şimdi dinci faşistlerde ortaya çıktı. Bizim için önemli olan Siyonistlere ve emperyalistlere karşı birlik olmak ve bir cevap vermek gerekiyor. Mutlaka savaşmalıyız” dedi.
Türkiye’den Gül Kızıltaş ise DÖKH olarak verdikleri mücadele hakkında kısaca bilgi verdi. Kürt kadının mücadelesinde bir çok kadının yaşamını yitirdiğini ve cezaevlerine konulduğunu hatırlatan Kızıltaş, kavramların kadınca yeniden ele alınması gerektiğini ve jineoloji kavramı ile yeni bir bilim dalının oluşturulması gerektiğini de belirtti. Kızıltaş, “Kadınlar özgür olmadan toplum özgür olmayacaktır” dediği konuşmasında örgütlenme biçimleri hakkında bilgi vererek hedeflerini paylaştı.
Konferans verilen yemek arasından sonra devam edecek.