DSF’nin sonuç bildirgesi açıklandı
24-27 Mart’ta Tunus’ta düzenlenen 12’nci Dünya Sosyal Forumu’nun sonuç bildirgesi yayınlandı.
24-27 Mart’ta Tunus’ta düzenlenen 12’nci Dünya Sosyal Forumu’nun sonuç bildirgesi yayınlandı.
24-27 Mart’ta Tunus’ta düzenlenen 12’nci Dünya Sosyal Forumu’nun sonuç bildirgesi yayınlandı. On binlerce küreselleşme karşıtını bir araya getiren dev organizasyonun sonuç bildirgesinde neo-liberal politikalar ve serbest ticaret antlaşmalarına karşı ‘halkların alternatif çözümlerine’ vurgu yapıldı.
Kapitalizm, emperyalizm, ataerkillik, ırkçılık ve tüm ayrımcılıklar ile baskılara karşı mücadelede yeni bir ajanda oluşturma hedeflendiği belirtilen sonuç bildirgesinde, sosyal açıdan daha adil ve doğaya saygılı bir kalkınma için alternatif çözümler konusunda ilerlemeler sağlandığı kaydedildi.
Kapitalizmin yaşadığı derin krizin dünya halklarının ciddi bir biçimde etkilendiğine dikkat çekilen Dünya Sosyal Forumu sonuç bildirgesinde şöyle denildi: “Bu sistem içinde uluslararası özel şirketler, bankalar, medya yığınları, uluslararası finans kuruluşları liberal hükümetlerin de işbirliğiyle müdahaleci ve neo-kolonyalist bir siyaset pahasına çıkarlarını arttırmaya çalışıyorlar. Savaşlar, askeri işgaller, serbest ticareti öngören neo-liberal antlaşmalar ve kemer sıkma politikalarının sonucu olarak kamu malları ve hizmetleri özelleştirilirken, ücretler düşüyor, haklar çiğneniyor. Bununla işsizlik ve yoksulluk yükselirken, kadınlar ağır çalışma koşullarına mahkum ediliyorlar.
Neo liberal politikaların hem güney hem de kuzey ülkelerini etkilediğinin vurgulandığı bildirgede göç, sürgün, aşırı borçlanma ve sosyal adaletsizliklerin arttığı, kadın bedenine hükmeden muhafazakarlığın da güçlendiği belirtildi. Sosyal forum bildirgesinde, çevresel sorunların çözümü yerine ‘yeşil ekonomi’ adı altında doğal yaşamın özelleştirilerek ticarileştirildiğine vurgu yapıldı.
‘BORÇLANMA VE SERBEST TİCARET ANTLAŞMALARINA KARŞI YENİ BİR MODEL MÜMKÜN’
Dünya halklarının mevcut krizin ‘sorumlusu olmadığının’ ve krizin diyetini ödememesi gerektiğine dikkat çekilen bildirgede, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB) ve Uluslararası Ticaret Örgütü (OMC) gibi finans ve ticaret kuruluşlarına karşı mücadelenin altı çizildi. Bildirgede şöyle devam edildi: “Global hakimiyet enstrümanı haline gelen, halklara baskı yapan ve ekonomik boğulmaya yol açan borçların silinmesi için mücadele ediyoruz. Devletlerin ve uluslararası şirketlerin empoze ettiği serbest ticaret antlaşmalarını reddederken, dayanışma ve halkların serbest dolaşımına dayanan yeni bir dünya modelinin mümkün olduğunu söylüyoruz.”
İKLİM İÇİN ‘YANLIŞ ÇÖZÜMLERE’ KARŞI UYARI
18 Nisan’da serbest ticaret antlaşmalarına karşı dünya genelinde düzenlenecek eylem gününe destek verilen bildirgede, iklimsel değişikliklerin önlenmesi için sera etkili gaz salınımlarının azaltılası gerektiğine vurgu yapıldı. Bildirgede iklim sorunlarının çözümü için sıkça dillendirilen ‘yeşil ve çevreci ekonomi’ tezlerinin ‘yanlış çözümler’ olduğuna ve gıda krizinin önüne geçilmesi için kırsal tarımın korunması gerektiğine de dikkat çekildi. Sosyal forum bildirgesinde ayrıca Paris’te yapılacak Dünya İklim Zirvesi nedeniyle Aralık ayı boyunca eylemde olunması çağrısı yapıldı.
Dünya Sosyal Forumu sonuç bildirgesinde kadına yönelik şiddetin askeri olarak işgal altındaki bölgelerde yoğun olduğuna dikkat çekilirken, kadın ve çocuklara yönelik fiziki ve cinsel şiddete karşı mücadele edileceği vurgulandı. Bildirgede, Ekim ayına kadar dünyada ‘kadın yürüyüşü’ adı altında düzenlenecek eylem ve aktivitelerin desteklenmesi çağrısı yapıldı.
HALKLARA YÖNELİK BASKILARA KARŞI MÜCADELE ÇAĞRISI
Sonuç bildirgesinde halkların kendi kaderini tayin hakkına saygı duyulması istenirken, insan hakları ve terörizmle mücadele adı altındaki askeri operasyonları haklı çıkarmaya yönelik söylemlere karşı durulacağı dile getirildi.
Medyanın demokratikleştirilmesi ve alternatif medyanın güçlendirilmesi gereğine atıfta bulunulan bildirgede, “baskılara karşı direnen sendika, dernek ve sosyal hareketlerin özgürlüğü için mücadele edeceğiz. İsyan eden halklara karşı geliştirilen baskıları, militanlara, öğrencilere ve gazetecilere yönelik tutuklama, hapis ve cinayetleri kınıyoruz” denildi.
17-25 Ekim 2015 tarihleri arasında ‘Kapitalizme karşı Global Mücadele Haftası’ kapsamındaki eylemlere de çağrı yapılan sonuç bildirgesinde son olarak Kürdistan ve Filistin’in de aralarında olduğu birçok ülkedeki haksızlıklar ve sömürüye karşı mücadelenin yükseltilmesi istendi.