İki askerin dosyadan çıkarıldığına işaret eden gelişmeler, jandarma ile emniyetin hazırladığı balistik raporlar arasındaki çelişkiyle kamuoyunun dikkatini çekiyor. Soruşturma kapsamında ilk başta tutuklanan üç askerden yalnızca Üsteğmen Yiğithan Adalı hakkında iddianame düzenlendi.
OLAY VE İLK TUTUKLAMALAR
Roboski katliamının yıldönümü olan 28 Aralık günü “kaçakçılık” şüphesiyle askerlerin açtığı ateş sonucu vurulan Durdu’nun ölümüne ilişkin olaydan sonra, Bölük Komutanı Muhammet Çetin, Servet Gümüş ve Yiğithan Adalı adlı üç asker tutuklandı. Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada, olay yerinde bir mermi kovanı bulunmasına rağmen, “askerlerin silahından bu kovanın çıkmadığı” iddia edildi. Ayrıca, ilk iki günde metal dedektörle bulunamayan kovanın, 3. günde ortaya çıkması ve üzerinde kan izine rastlanması da soru işaretlerini artırdı.
İKİ ASKER DOSYADAN ÇIKARILDI, ÜSTEĞMEN TUTUKSUZ
Soruşturmada, jandarma raporunda “mevcut kovanın askerlerdeki üç silahtan çıkmadığı” belirtilmesi üzerine, önce tutuklanan üç asker tahliye oldu. Savcılık, iki asker hakkında takipsizlik kararı verirken, Üsteğmen Yiğithan Adalı tek şüpheli olarak iddianamede yer aldı. Durdu’nun ailesi ise otopsi sürecinde yaşanan gariplikler ve askerlerin “olay kurgusunu doğrulama” çabası nedeniyle soruşturmanın sağlıklı yürütülmediğini ileri sürüyor.
JANDARMA VE EMNİYET RAPORLARI ÇELİŞKİLİ
Wan Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Özalp Jandarma Komutanlığı kriminal raporuna göre, “olay yerinde bulunan kovanların Üsteğmen Adalı’nın silahından atıldığı” tespiti yer alıyor. Ancak, 14 Şubat 2025 tarihli Erzurum Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı raporunda, “Durdu’yu öldüren merminin deforme olarak batın (karın) bölgesinde çok sayıda milimetrik metal parça bıraktığı, olay yerinde bulunan merminin bu tanıma uymadığı ve maktulün ölümüne sebebiyet veren çekirdek olmadığının anlaşıldığı” ifade ediliyor. Aynı rapor, şüpheli Adalı’nın “çelişkili beyanlar verdiğini” de belirtiyor.
Bu durum, Muhammet Çetin ve Servet Gümüş gibi önceki tutukluların dosyadan nasıl çıkartıldığı sorularını gündeme getiriyor. Savcılığın, Durdu’yu öldüren gerçek silah ve kurşunla ilgili ihtimalin üzerini kapatmaya çalıştığı iddiaları dile getiriliyor.
“CİNAYET YOK, KAZA VAR” TEZİ VE DELİL KARARTMA ENDİŞESİ
Savcılığın, olayın “kaza” olduğu yaklaşımını benimsediği öne sürülüyor. Durdu ailesi avukatları ve yakınları, delillerin karartıldığını, gerçekte hangi askerin ateş açtığının bilinçli olarak gizlendiğini savunuyor. Dosyada şüpheli olarak yalnızca Üsteğmen Adalı bulunuyor. İlk duruşma öncesinde Adalı’nın “kovan ile vurulduğu nokta arasındaki mesafe” üzerinden bir savunma hazırladığı ve bu sayede “cinayetten beraat etmeyi planladığı” iddia ediliyor.
“DURDU’YU ÖLDÜREN ASKERLER, DEPORT ÇETESİ Mİ?”
Durdu’nun ölümünün, sınırdaki mülteci geçişlerini “yasa dışı şekilde geri gönderen” (deport) ekiple bağlantılı olabileceği de ileri sürülüyor. İddiaya göre, Bölük Komutanı Muhammet Çetin ile Üsteğmenler Gümüş ve Adalı, mültecilerin geri gönderilmesi işini yürütüyor. Valilik ve İl Jandarma Komutanlığı da bu nedenle askerlerin cezaevinde kalmaması için baskı uygulamış ve bunda başarılı olmuş. Aile ve avukatlar ise olayın “deport çetesini koruma çabası”yla kapatılmasından endişe ediyor.