Ebru Timtik'in ölümüyle ilgili suç duyurusu

ÇHD, ölüm orucunda yaşamını yitiren Avukat Ebru Timtik’in ölümünden sorumlu olanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar, Adli Tıp Kurumu’nun, "Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen zorla hastaneye yatırılan ve kötü koşullar nedeniyle hayatını kaybeden ölüm orucundaki Avukat Ebru Timtik’in ölümünden sorumlu olan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusu öncesi Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan ÇHD’li avukatlara hukuk örgütleri destek verdi. Polis ablukası altında gerçekleşen eylemde, “Avukat Ebru Timtik’in katilleri yargılansın” yazılı pankart açıldı, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” sloganı atıldı.

YEŞİL: EBRU’YU BİLİNÇLİ YAPILAN MÜDAHALE ÖLDÜRDÜ

Eylemde söz alan ÇHD İstanbul Şubesi Genel Başkanı Gökmen Yeşil, Avukat Ebru Timtik’in ölüm sürecinin sadece adil yargılanma talebiyle yaptığı ölüm orucundan kaynaklı olmadığını belirterek, bu ölümün İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı başta olmak üzere tüm yetkililerin bilinçli müdahaleleri sonucunda gerçekleştiğine işaret etti. “Ebru’nun ölümü herhangi bir ölüm değil, doğrudan bir cinayetti” vurgusunda bulunan Yeşil, Timtik’in katillerinin yargılanması amacıyla bir suç duyurusunda bulunacaklarını aktardı.

HUKUKSUZLUĞUN ANATOMİSİ

Konuşmanın ardından açıklama Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Seda Şaraldı tarafından yapıldı.

Ebru Timtik’in 17 meslektaşları ile birlikte gözaltına alındığı 12 Eylül 2017 gününden itibaren çok sayıda hukuksuz uygulamaya maruz kaldığını kaydeden Şaraldı, süreci şöyle anımsattı:

"Ebru’yu ve tüm meslektaşlarımızı tahliye eden mahkeme heyetinin hakimleri, yeniden tutuklama kararı çıkartmış olmalarına rağmen tenzil-i rütbe edilmekten kurtulamamış ve dağıtılmıştı. Mahkemeye görevlendirilen yeni heyete ise çok sayıda toplumsal ve siyasi yargılamada, hukuka aykırı kararları ile bildiğimiz bir hakim başkan olarak atanmıştı. Barış Akademisyenleri davalarından, Şebnem Korur Fincancı, Selahattin Demirtaş - Sırrı Süreyya Önder, Canan Kaftancıoğlu, Canan Coşkun, İhsan Eliaçık gibi dosyalarda verdiği hukuka aykırı kararlardan ceza kararlarından tanıdığımız Başkan Akın Gürlek meslektaşlarımızın ve biz avukatlarının taleplerini bir kere bile dinlemeden haklarında toplamda 159 yıl hapis cezasına hükmetmiş, istinaf mahkemesi de bu cezayı, yine itirazlarımızı hiç incelemeksizin onaylamıştı."

'HASTANEDE HAPİSHANEDEN DAHA KÖTÜ KOŞULLARDA TUTULDU'

Şaraldı, meslektaşı Ebru Timtik’in bütün hayatı boyunca haksızlıklara kayıtsız kalmadığı gibi kendisine yapılan bu haksızlığa da kayıtsız kalmadığını ve aynı dosyada yargılandığı meslektaşları Avukat Aytaç Ünsal ile 5 Nisan Avukatlar Günü’nde adil yargılanma hakkı talebiyle ölüm orucuna başladığını hatırlattı. Şaraldı, Adli Tıp Kurumu haklarında verdiği “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen Ebru ve Aytaç'ın iradeleri dışında hastanelere kaçırıldığını anımsattı. Timtik’in Bakırköy Sadi Konuk ve Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde çok kötü koşullarda tutulduğunu vurgulayan Şaraldı, şöyle konuştu:

"24 saat ışığı açık tutulan, havalandırması olmayan, hapishanede dahi kolaylıkla karşılayabildikleri ihtiyaçlarını karşılayamadıkları ve her daim zorla müdahale işkencesi tehdidi altında, hapishanelerden bile kötü mahkum koğuşlarında tutuldular. Covid salgını riski altındaki hastanelerde hayatları hiçe sayıldı.

Tedaviyi reddettiklerine dair raporlar, hastanelerin başhekimlikleri tarafından kendilerine de ailelerine de biz avukatlarına da verilmedi. Bu raporun doğrudan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi talebimiz de İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından engellendi.

KATİLLER YARGILANSIN

Bu sürecin tanığı olan bizlerin gözlemleri ve Türk Tabipler Birliği’nin raporlarıyla sabittir ki, hastanede zorla tutuldukları her gün Ebru ve Aytaç için işkence altında geçmiştir. Bu durum meslektaşımız Ebru Timtik’in sağlığının daha hızla bozulmasına yol açmış ve ölümüne sebep olmuştur. Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi ve Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nin başhekimlikleri ile İstanbul İl Sağlık Müdürü hakkında, İşkence Neticesinde İnsan Öldürme, İşkence suçlarından suç duyurusunda bulunuyoruz. Bugün aynı zamanda, 12 Eylül 2017 tarihinden bu yana, haklarındaki soruşturmaya ve sonrasında yargılamaya çeşitli şekillerde müdahalede bulunan ve yargı makamlarının bağımsız ve hukuka uygun kararlar vermesini engelleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında da suç duyurusunda bulunuyoruz. Meslektaşımız Ebru Timtik’in ölümünün ardından, hakkında sarf ettiği sözler ile Ebru’nun hatırasını zedelemesine sessiz kalmayacağız. Bugün hala, emrindeki kolluk kuvveti ile meslektaşımız Aytaç Ünsal’ın hayatını riske atacak şekilde tedavi gördüğü evine operasyon düzenlemesine sessiz kalmayacağız."