Egemen Bağış bildiğiniz gibi
Egemen Bağış bildiğiniz gibi
Egemen Bağış bildiğiniz gibi
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsveç Parlamento Başkanı ve partilerin dış politika sözcülerine bir mektup yollayarak Gazetecileri Koruma Örgütü’nün (CPI) listesinde yer alan 56 gazetecinin 'terörist' olduğunu iddia etti.
Başbakan Erdoğan’ın 6-7 Kasım tarihlerinde İsveç’e yaptığı ziyaret sırasında İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ve Dışişleri Bakanı Carl Bildt Erdoğan ve AKP iktidarına övgüler düzerken, Erdoğan’ın parlamentoda bulunan partilerinin dış politika sözcüleriyle yaptığı görüşme sırasında Sol Parti’den Hans Linde ile Çevre Partisi Yeşiller’den Valter Mutt tutuklu gazetecilerin durumunu gündeme getirmişti.
Toplantıdan sonra ANF’ye toplantı hakkında açıklama yapan Mutt, Erdoğan’ın Gazetecileri Koruma Komitesi (CPI) listesinde yer alan tutuklu 56 kişinin gazeteci olduğunu kabul ettiğini, ancak yazdıklarından değil terör ve başka suçları işledikleri için cezaevinde tutulduklarını söylediğini aktarmıştı.
Toplantıda bulunan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da gazetecilerin işledikleri suçları içeren bir mektubu toplantıda bulunan siyasi parti temsilcilerine yollayacağını sözünü vermişti.
Egemen Bağış’ın Danışmanı Selçuk Gökaltun tarafından İsveç Parlamento Başkanı Per Westerberg ile toplantıda bulunan partilerin dış politika sözcülerine gönderilen mektupta, CPI’nin listesinde yer alan 56 gazetecinin tamamının 'terörist' olduğu; 33’nün 'terör örgütü( PKK/KCK, 8’inin Ergenekon, 4’nün MLKP/MK, 3’nün TKP (ML) TİKKO, 7’sinin DHKP-C ve birinin de IBDA-C davalarından yargılandıkları belirtiliyor.
Mektupta cezaevinde tutulan gazetecilerden sadece 7’si hakkında somut suçlamalar yer alıyor. Hatice Duman’ın ateşli silahlar bulundurmak, banka soymak, Mustafa Gök’ün banka soymak, bir polis ve bekçiyi öldürmek, Erdal Süsem’in Emniyet Müdürlüğü ekiplerine ateş açmak, bir gazinocuyu yaralamak ve haraç toplamak, Faysal Tunç’un dağ kadrosuna eleman kazandırmak, Seyithan Akyüz’ün güvenlik güçlerine molotof kokteliyle saldırmak, Bayram Namaz ve Füsun Erdoğan’ın silahla adam yaralama ve binalara patlayıcı maddelerle zarar verme gibi suçları işlediği iddia ediliyor.
BİLDT: “TÜRKİYE CEZAEVLERİNDEKİ GAZETECİLER BAŞKA SUÇLARDAN TUTUKLU”
Erdoğan’ın ziyaretinden sonra TV4 adlı televizyon kanalında bir söyleşiye katılan Carl Bildt, gazetecinin Erdoğan’la yaptığı görüşmede Türkiye cezaevlerinde tutulan gazetecileri gündeme getirip getirmediği sorusunu cezaevindeki gazetecilerin yazdıklarından değil başka suçlardan dolayı tutuklandıklarını söyleyerek yanıtlamıştı.
Carl Bildt’in tıpkı Türk yetkililer gibi cezaevinde gazetecileri suçlayıcı ifadeler kullanması tepkilere yol açtı. İsveç Devlet Televizyonu (Svt) “Tartışma” köşesinde Bildt, Türk yöneticilerinin yalanlarını tekrarlamak, gazetecilere çamur atmak ve ifade özgürlüğüne ihanet etmekle suçlandı.
Svart-Vitt Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kurdo Baksi ve Murat Kuseyri, Egemen Bağış’ın İsveç Parlamento Başkanına gönderdiği mektupta küstahça Türkiye cezaevlerinde bulunan tüm gazetecileri terörist olmakla suçladığını ve ancak sadece 7’si hakkında uydurma suçlamalarda bulunmayı başarabildiğini söylüyorlar.
Bazı gazeteciler hakkında uydurulan suçların savcının hazırladığı iddianamade bulunmadığını, Erdal Süsem ve Hatice Duman’ın öldürme ve yaralama ile suçlanmadığını, Faysal Tunç’un da terör örgütüne üye olmak değil propaganda yapmak suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı belirtiliyor.
TUTUKLU GAZETECİLER İKİ KEZ CEZALANDIRILIYOR
90 gazeteci örgütünün oluşturduğu “Gazetecilere Özgürlük Platformu”, Gazetecileri Korunma Komitesi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’in cezaevlerinde bulunan 63 gazetecinin mesleklerini yaptıkları için tutuklu bulunduklarını ve serbest bırakılmalarını isterken Türkiye’nin gazetecileri terörist olarak suçlayarak dünya kamuoyunu yanıltmaya çalıştığı belirtilen makalede “Böylelikle tutuklu gazeteciler iki kez cezalandırılıyor: Hem özgürlüklerini kaybediyorlar, hem de silah kullanan canavarlar olarak karalanıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzlukları, insan hakları ihlallerini açığa çıkarak ve Kürt sorununun çözümünü tartışmaya cesaret eden gazetecileri susturmak için her türlü yönteme başvurması oldukça üzücü. Pek çok gazeteci Hükümet ve Erdoğan’ın emriyle işten atılıyor” ifadelerine yer veriliyor.
Türkiye’de gazeteciliğin ciddi olarak tehdit altında bulunduğu, 2 bin civarında gazetecinin yazdıklarından dolayı suçlandıkları ve Gezi Parkı eylemlerinden sonra gazetecilere yönelik baskı ve saldırıların daha da arttığı, eylemler sırasında 11 gazetecinin yaralandığı, onlarcasının tutuklandığı ve 80 gazetecinin işten atıldığına dikkat çekildikten sonra, “Özgürlüğünü ve işini kaybetmemek için medya her gün kendi kendini sansürlemek zorunda. Her geçen gün Erdoğan gazetecilerin özgürlüklerini daha da kısıtlıyor” deniliyor.
BİLDT, CEZAEVLERİNDEKİ GAZETECİLERE NEDEN İHANET EDİYORSUN?
Türk yetkililerin gerçek olmayan suçlamaları ve gazetecileri karalamalarının yeni bir şey olmadığını kendilerini esas kaygılandıran şeyin Carl Bildt’in Türk yetkililerin gazetecilere yönelik suçlamalarını tekrarlaması olduğunu belirten makale yazarları “İsveç’in Türkiye’de cehennem hayatı yaşayan gazeteciler için suskun kalması acı veriyor. Erdoğan’ın 6-7 Kasım’daki ziyareti sırasında da İsveç Hükümeti ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallare göz yummayı tercih etti” diyorlar.
“Bir zamanlar küçük İsveç’in yasal korumadan yoksun, ayrımcılığa uğrayan ve ezilen halkların büyük sesiydi. Biz o ülkeyi geri istiyoruz” ifadelerine yer verilen makalede, İsveç’in gazeteci hapsetmede dünya rekorunu elinde bulunduran Türkiye’yi ciddi bir şekilde eleştirmesi istendikten sonra İsveç Dışişleri Bakanına “Bildt, Türkiye’de politik duruşmalarda uyduruk kanıtlarla ağır hapis cezalarına çarptırılan gazetecilere neden ihanet ediyorsun?” sorusu yöneltiliyor.