Ehmed: AKP dünyayı DAİŞ ile tehdit edip susturuyor

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eş Başkanı İlham Ehmed, kendilerinin davet edilmediği Cenevre görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağını ifade ederek AKP hükümetinin ise DAİŞ ile dünyayı tehdit edip susturduğuna dikkat çekdi.

MSD Eş Başkanı Ehmed, kendilerinin davet edilmediği Cenevre-3 görüşmelerinden çözüm çıkmayacağını belirtti. QSD’ye bağlı güçlerin bir mevziisinin uçaklar tarafından vurulmasına ilişkin ise Ehmed, "Bilinçli yapıldıysa bu Türkiye ile Halep üzerine bir uzlaşma yaşandığını gösterir" dedi. AKP'nin Kuzey Kürdistan'daki katliamlarına ve Barzani'nin işbirliğine tepki gösteren Ehmed, ayrıca AKP'nin dünyayı DAİŞ ile tehdit ettiğine de vurgu yaptı.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eş Başkanı İlham Ehmed, önümüzdeki günlerde devam edecek olan Cenevre-3 görüşmelerini, Şehba bölgesi ve Şêxmeqsûd üzerinde yoğunlaşan saldırıları, bu çevrede gelişen yeni durumu ve Türkiye’nin Kuzey Kürdistan’daki katliam saldırılarını ANF'ye değerlendirdi.

'CENEVRE-3'TEN ÇÖZÜM ÇIKMAZ'

Başlayacak olan Cenevre görüşmeleri için şimdiye kadar da kendilerine herhangi bir davetin gelmediğini ifade eden Ehmed, Riyad Heyeti ile  Cenevre-3 görüşmelerinden bir müzakerenin çıkmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Ehmed, rejimin diktatörlükte, egemenlik ve şovenizmde ısrar ettiğini fakat muhalefetin de ondan bir farkının olmadığını belirterek, şunları söyledi: “Bu gurubun 1. dereceden sorumlusu Riyad Heyeti Kürtlere karşı şovenist ve hakaretle başladı ve böyle devam ediyor. Ve bu heyet meşruiyetini yitirdi. Bu heyetin Suriye halkını temsil etmesi mümkün değil. Aralarında nasıl bir çözüm çıkararırlarsa da hem MSD, hem de Kuzey Suriye’de yaşayan halklar olarak bizi alakadar etmiyor. Bize şu ana kadar resmi bir davet gelmemesinin nedeni, Türkiye’nin tutumu mu, farklı bir şey mi, bilmiyorum ama şu ana kadar bize herhangi bir davet gelmedi. Bu şekilde bu toplantıdan yeni bir şeyin yani bir çözümün çıkması mümkün değil. Çıkabilecek olan tek şey aynı eski rejimin devamı gibi olur.”

'SALDIRI BİLİNÇLİYSE TÜRKİYE İLE UZLAŞILDIĞINI GÖSTERİR'

Ehmed, birkaç gün önce QSD’ye bağlı güçlerin bir mevzisinin uçaklar tarafından vurulmasına ilişkin ise "Bize gelen bilgilere göre, Tıl-Rıfat’ta Koalisyon uçakları Devrimciler Ordusunun mevzisini vurdu. Tabii bilmiyoruz bu yanlışlıkla mı oldu yoksa bilinçli mi yapıldı... Eğer yanlışlıkla olduysa açıklaması yapılmalı. Ama eğer bilinçli yapıldıysa bu Türkiye ile onların arasında Halep üzerine bir uzlaşma yaşandığını gösterir" değerlendirmesinde bulundu.

Halep ve çevresinde yaşanan gelişmelerin yeni bir durum değerlendirmesini gerektirdiğini kaydeden Ehmed, şöyle devam etti: "Öyle görünüyor ki Halep bölgesinde ve çevresinde Türkiye buradaki planını devreye koymak için harekete geçmiş. Bunun diplomasisini yürütüyor ve pratik olarak tedbirlerini alıyor. Türkiye’nin yetiştirdiği çete gurupları DAİŞ’le ittifak yapmış ve DAİŞ kendini geriye çekerek buraları Sultan Murat grubuna devrediyor. Ruslar kendilerini buradan çektiler ve yoklar. Şu an orada sadece Kooalisyon güçleri bir hareket içinde. Bunlar da Koalisyon güçlerinin gözü önünde yapılıyor. Yeni bir durumdur ve değerlendirilmeli. Eğer Türkiye Şehba üzerindeki planlarını devam ettirmek isterse bu bölge halkı için kabul edilecek bir durum değil. Çünkü Türkiye Suriye halklarının geleceği için değil, kendi devletsel çıkarları için hareket ediyor.”

'ATEŞKES İHLALİNE TEPKİ YOK'

Ateşkese rağmen Şêxmeqsûd üzerine gelişen saldırıları da değerlendiren Ehmed, “Ateşkese kimler tarafından uyulduğu veya kimler tarafından ihlal edildiğine ilişkin Rusya ve Amerika tarafından oluşturulan izleme komitesi rapor oluşturuyor. Bunun dışında bu saldırılara ilişkin başvurular da oluyor. Ama şimdiye kadar uluslararası güçler, Rusya ve Amerika Şêxmeqsûd üzerine geliştirilen raporlara kimse kulak vermedi. Şimdiye kadar da uluslararası kamuoyunda hiçbir ciddi tepki gelişmedi” diye konuştu.

'TÜRKİYE TÜM KÜRDİSTAN'I TASFİYE ETME PLANI YAPIYOR'

Ehmed, Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da savaş politikalarını sürdüreceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Kürtleri Rojava’da tasfiye etmeye çalıştı fakat yapamayınca bu defa da Kuzey Kürdistan’da tasfiye etmek istiyor ve bu çerçevede 'benim ülkemde terör var' şeklinde kendine bir kamuoyu oluşturmak istiyor. Halbuki terörü en üst düzeyde uygulayan Türk devletinin kendisi. Yani öyle bir terör uyguluyor ki yaralı bir insanı tankla bilinçli olarak eziyor. Kadın ve erkek cenazelerini soyup, bedenlerini teşhir ediyor. Canlı ele geçirdiklerini yine öyle yapıyor. Evleri sivillerin başına yıkıyor. Bir süredir Nusaybin’den gelen bombardıman seslerinden Qamişlo’da halk uyuyamıyor. O düzeyde bir bombardıman var. Öyle görünüyor ki Türkiye uluslararası alanda Kuzey Kürdistan’da nasıl katliam yaparsa yapsın tepki gösterilmeyeceğine dair garanti almış. Bundan dolayı da çok rahat bir biçimde katliamlar yapıyor ve de üstüne yaşananları çarpıtarak kendini haklı çıkarıyor. Türkiye’nin hesabı Kuzey’de Kürtleri tasfiye ederek yeniden yönünü Rojava'ya, Rojava'yı da tasfiye edince Güney’e çevirmektir."

'TÜRKİYE-KDP KÜRT KARŞITLIĞINI BİRLİKTE YAPIYOR'

AKP'nin, Kürtlerin hiçbir yerde kendi haklarını kazanmasına tahammül edemediğine dikkati çeken Ehmed, AKP'nin KDP ve Barzani'yi de kullanmak istediğini belirtti. "Zaten PDK ve Türkiye’nin Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı politikaları ortak geliştiriliyor" diyen Ehmed, şunları ifade etti: "Bu Kuzey Kürdistan’daki mücadeleye yaklaşımdan tutalım, Rojava Devrimi’ne yaklaşıma, yine PYD’yi terör listesine aldırma çabasına kadar böyle ortak bir politika. Bu konuda her türlü işbirliği içindeler. Bu noktada egemenlik hesapları yapıyorlar. PDK’nin de tek derdi Kürtlerin tek muhatabı olmak. Ama bizim öyle bir sorunumuz yok. Bizim için sorun Kürtlerin özgürlüğüne kavuşup kavuşmamasıdır. Tabii özgür Kürt duruşunu ne Türkiye ne de KDP kabul ediyor. Kürdün kendi ellerinin altında olmasını ve ona istedikleri gibi şekil vermeyi istiyorlar."

'AKP DÜNYAYI DAİŞ İLE TEHDİT EDİYOR'

MSD Eş Başkanı İlham Ehmed, değerlendirmelerinin sonunda, AKP'nin Kuzey Kürdistan'daki katliamlarına sessiz kalınmasına tepki göstererek, şunları dile getirdi: "Ya ‘her iki taraf da hala güçlüdür; araya girersek bir çıkarımız olmaz, bir şey yapamayız’ şeklinde bir siyaset izliyorlar. Ya da işte ‘bugün Türkiye’nin üzerine gidersek o DAİŞ’i her yerde kullanır; Avrupa’da yeni patlamalar olur’ şeklinde korkuları var. Yani AKP’nin DAİŞ’i karşısında boyun eğiyorlar. DAİŞ’ten böyle korunamaz ve DAİŞ’i böyle bitiremezler. Tam tersi AKP her gün DAİŞ’i güçlendiriyor ve onunla dünyayı tehdit ediyor. Bu açıdan da bakıldığında AKP-DAİŞ karşısında acil bir tavır gerekiyor.”