Ekinci: Sur'da çocukluğumuz da enkaz altında

Sur yıkımına karşı mücadele yürüten Barış Bloku Eş Sözcüsü Zelal Ekinci, “Sur’un yıkılması sadece tarih ve kültürün değil, çocukluğumun da enkaz altında kalmasıdır” dedi.

ANF’ye konuşan Ekinci, 7 bin yıllık bir tarihin göz göre göre yok edildiğini ve bunun bütün insanlık adına bir kayıp olduğunu vurguladı.

Sur yıkımına karşı mücadele yürüten Barış Bloku Eş Sözcüsü Zelal Ekinci için, Amed’in Sur ilçesi tarih ve kültürden de öte bir anlam taşıyor. Doktor, siyasetçi ve yazar Tarık Ziya Ekinci’nin kızı olan, çocukluğu ve gençliği Sur sokaklarında geçen Zelal Ekinci, Sur’un yıkılması durumunda sadece kültür ve tarihin değil, kendi çocukluğunun da enkaz altında kalacağını vurguluyor…

YÜZLERCE YAPI İŞGAL EDİLİYOR

Barış Bloku bünyesinde kurulan Sur çalışma grubunda yer alan Ekinci, Sur’da abluka altındaki 6 mahalle dışında korunması gereken hasarlı binaların hiçbir onarıma mahal vermeden iş makineleri tarafından dümdüz edildiğine dikkat çekti. Hem devlet ablukası sırasında hem sonrasında Sur’da yaşananları bizzat yerinde takip eden Ekinci, bu yıkım sürecinin, 22 Ekim 2012 tarihinde 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu gerekçe gösterilerek, Suriçi bölgesinin riskli alan ilan edilmesiyle başladığına işaret etti. Riskli alan olarak belirlenen bölge için Bakanlar Kurulu’nun 21 Mart 2016 tarihinde, Sur ilçesine bağlı 6244 ve Yenişehir ilçesine bağlı 51 parsel olmak üzere, toplam 6295 parselde acele kamulaştırma kararı aldığını belirten Ekinci, Suriçi’nde bulunan 149’u anıtsal, 465’i sivil mimarlık örneği olmak üzere toplam 553 tescilli yapının da kamulaştırma işlemine dahil edildiğini aktardı.

HUKUKSUZ SÜREÇ NASIL İŞLEDİ?

Kamulaştırmaya dahil edilmeyen Alipaşa ve Lalebey mahallelerinin bugün yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Ekinci, 2009 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Valilik, TOKİ ve belediye tarafından, bu iki mahallede sokak yapısı korunarak bir iyileştirme yapılması konusunda imzalanan protokolün, bugün devlet tarafından yıkım için referans olarak kullanıldığına işaret etti. Alipaşa ve Lalebey mahalle sakinleri ve sivil toplum örgütleriyle bu konuda görüşen Ekinci, yaşanan hukuksuz süreci şöyle anlattı:

“O dönem bu iki mahalledeki 1012 parselden 500 kadar sakin teklif edilen TOKİ yapılarına geçerek evlerini terk ederken, birçok sakin evlerini terk etmeyi kabul etmediği için protokolden vazgeçildi.

MÜLK SAHİPLERİNİN HABERİ OLMADAN…

Ancak 2016 yılında bu protokolü tekrar yürürlüğe koyarak, mülk sahipleriyle hiç görüşmeden ve bilgi vermeden kamulaştırma kararı alıp, hesaplarına para yatırmışlar ve şimdi de 'çıkın' diyorlar.”

Evinden çıkmak ve mahallesini terk etmek istemeyen mahalle sakinlerinin susuz ve elektriksiz bırakılarak adeta cezalandırıldığını belirten Ekinci, dayatılan tüm bu insanlık dışı uygulamalara karşı mülk sahiplerinin Sur Platformu ile birlikte yıkıma dur demeye çalıştığını kaydetti. “Orada bir tarih var, bir kültür var” diyen Ekinci, gecekondu görümünde olan evlerin zemininde dahi tarihi taşlar bulunduğuna dikkat çekti. Arkeologların mutlaka devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Ekinci, “Bu şekilde evleri iş makineleriyle yıkmak vicdansızlıktır. Sur’un kendine özgü o dar sokaklarından eser kalmadı. Bu kepçe darbeleri hem tarihe hem de kültüre vuruluyor” diye konuştu.

‘7 BİN YILLIK TARİH YOK EDİLİYOR'

Aynı zamanda Sur İçi’nde hiçbir yerde bulunmayan bir dayanışma kültürünün hakim olduğunu anlatan Ekinci, “Siz oradaki insanları böyle bir kültürden alıp TOKİ binalarına koyamazsınız. Zaten Sur’da yıllardır yaşayanların çoğu, 1990’lı yıllarda köyleri yakılan insanlardan oluşuyor. Bu büyük yıkım demek” dedi. En son 1.5 ay önce Sur’a giden Ekinci, evlerini terk etmiş ilçe sakinlerinin tümünün bugün büyük pişmanlık yaşadığını vurguladı. Sur’un toplam 16 mahallesi olduğunu ve 'yasağın' sürdüğü 6 mahallenin yok edilmiş durumda olduğunu belirten Ekinci, şu anda Sur’un yüzde 90’a yakınının kamulaştırıldığına; Alipaşa ve Lalebey yıkıldığı takdirde diğer mahallelerin de aynı akıbete uğrayacağına işaret etti. UNESCO’dan ses çıkmadığı için, bu yıkımı durdurmak amacıyla Sur Platformu ile birlikte 11 Temmuz ‘da Avrupa Birliği delegasyonuna brifing verdiklerini aktaran Ekinci, “7 bin yıllık bir tarih göz göre göre yok ediliyor. Bu bütün insanlık için bir kayıp” şeklinde konuştu.

Çocukluğunun ve gençliğinin Sur’da geçtiğini ve bu manzaranın kendisini mahvettiğini ifade eden Barış Bloku Eş Sözcüsü Zelal Ekinci, “Orası benim memleketim. Ben o sokaklarda büyüdüm, liseyi orada bitirdim, Dicle Üniversitesinde doktorluk yaptım. O sokakların canlılığını, insanların birbiriyle olan ilişkilerini; dayanışma duygusunu unutmam mümkün değil. O dönemde babamın halası bugün yasaklı olan mahallelerden birinde oturuyordu. Sürekli onun evine giderdim. Bizim evimiz de hemen Sur’un kıyısındaydı. O nedenle oraya gittiğim zaman tüylerim diken diken oldu. Bu açıdan benim için Sur’un yıkılması, sadece tarihin ve kültürün değil, çocukluğumun da enkaz altında kalmasıdır” dedi.