Ensar Vakfı'nda Cürüm - H. Ahmet Turhallı
Arapçada " Ensar" sözcüğü "yardım edenler" anlamında kullanılan bir kavramdır.
Arapçada " Ensar" sözcüğü "yardım edenler" anlamında kullanılan bir kavramdır.
Arapçada " Ensar" sözcüğü "yardım edenler" anlamında kullanılan bir kavramdır.
Hz. Muhammed ve Mekkeli muhacirlerin Medine'ye göç etmesi sonrasında burada bulunan yerleşik halkın muhacirlere yardım etmesi nedeniyle Medine ehline (Müslümanlarına) "Ensar" denilmiştir.
AKP'nin iktidara gelmesinden sonra "yardım-Ensar" adı altında mantar gibi kurumlar türemiştir. "Yardım kuruluşu" adı altında hırsızlık, rüşvet, irtikap, soygun olağan hale getirilmiştir.
İslam dinini kullanarak iktidara gelen AKP iktidarı kadar dünyada eşi benzeri olmayan bir soygun, talan ve tecavüz çetesi türemiştir.
Ensar Vakfı da bu soygun, talan ve tecavüzün sosyal hizmet gören (!) kolu olarak görev icra etmektedir.
Karaman'da faaliyet gösteren bu vakfın bünyesinde 45 masum çocuğa tecavüz edilmiştir. Adil ve meşru bir hükümetin istifasını gerektiren bu olay hakkında soruşturma açılıp adaletin tecelli etmesi için çaba sarf edileceğine bu cürümün üstü kapatılsın diye hummalı bir çaba içine giriliyor.
İslam dinini kendilerine perde edinen bu bedbaht yaratıklar ne yazık ki Türk toplumunun ekseriyetini de yanlarına alarak suçlarına suç katmaktadırlar. Bu bir şehvet sapıklığıdır, dinle, İslam'la, insanlıkla hiçbir alakası yoktur.
İslam fıkhı tecavüzü "kabair" günahlardan sayar. Her Müslüman bu kebair günahın faillerinin adalete teslimi için çaba içinde olmakla mükelleftir. Ancak ne yazık ki Müslüman Türk toplumu bu büyük cürüm karşısında üç maymunu oynamaktadır.
Kuran'ın suç saydığı zulüm, tecavüz, talan ve katil neredeyse bu kesimin günlük yaşamı haline gelmiştir. Bu kadar ahlaksızlık, bu kadar cürüm nereye kadar?
Lut Kavminin başına gelen belanın ne olduğunu ayetler anlatıyor. İlginçtir Lut kavmi de ilahi uyarıları yalanlamıştı. Lakin başlarına gelen felaketi gizleme olanakları hiç olmadı. Yüce Rabbin adaleti bu suçları örtmez. İfşa eder. AKP güruhunun da suçları ifşa ediliyor...
"Alemlerde, sizden önce hiç kimsenin yapmadığı 'fahişayı' (hayasızlığı) mı yapıyorsunuz? Doğrusu siz, 'müsrif' (haddi aşan) bir kavimsiniz. Lut Kavmi'nin cevabı: "Bunları, yurdunuzdan sürüp çıkarın, muhakkak bunlar, çokça temizlenen insanlardır." demekten başkası olmadı. Bunun üzerine Biz, karısı dışında, (Lut'u) ve ailesini kurtardık; (karısı) ise, helake uğrayanlardan oldu. Ve onların üzerine, bir (azap) sağanağı yağdırdık. Bak! Mücrimlerin (suçluların) akıbeti nasılmış?" (Araf 80-84)
İlahi adalet ve Kuran ayetleri karşısında bunların duruşu nedir?
Alim insanların kanıyla duş alan Sedet Peker'dir. Yoksulun, yetimin ve işçinin hakkını gasp eden hırsız Zerrap'tır. Tecavüzcüleri kollayan, mağdurları cezalandıran Ensar vakfının yönetimidir.
Görülüyor ki bunlar Kuran'ı ve Hadisi değil, Cübbeli Ahmet Hocayı, Adnan Oktar'ı Mehmet Görmemez'i, Hatipoğlu'nu rehbet edinmişlerdir. Ahlaksızlık, cinayet, hırsızlık, talan, soygun bunların temel uğraşı, felsefesi dini imanı haline gelmiştir.
Sözün kısası Kuran ve hadis neyi yasaklıyorsa onlar bunu yapmayı bir iş, bir uğraş ve maharet haline getirmişlerdir.
Müslümanlar!
Zulme sessiz kalmak, zulme rıza göstermek zulme ortak olmaktır. Kuran ve hadis böyle söylüyor.
"Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, eliniz bunu düzeltme kudretinde değilse dilinizle, diliniz de bunu düzeltemiyorsa kalbinizle ona öfke duyunuz (Hadisi Şerif)
Allah ve Resulü böyle söylüyor. Ya bu cürüme ortak olacaksınız, ya da bu ahlaksız iktidara "buğz-öfke" duyacaksınız.
İMAN ve takva sizin, takdir Allah indir.
Allah'ın rahmeti inanların ve mazlumların üstüne olsun.