Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın ve Batı'daki yansıması yargısız infazların birinci derece aktörlerinden Mehmet Aðar'a verilen ödül kıvamındaki, ”ceza” Türk Başbakan Tayyip Erdoðan ve AKP iktidarının derin devletle uzlaşmaya vardıðını gösteriyor. Ýşlediði suçlar ve baş aktörlerinden olduðu karanlık süreç göz önüne alındıðında Aðar'a verilen, ”cezanın” alenen bir af olduðunu söylemek yersiz olmaz.
Yaşar Büyükanıt ile gerçekleştirdiði Dolmabahçe buluşması sonrası TSK'nın bir kanadı ile uzlaşmaya varan Erdoðan, Mehmet Aðar'a yönelik devreye soktuðu af ile devletin geleneksel derin kanadı ile de bir uzlaşmaya varmış görünüyor.
Her şeyden önce Aðar, kendi deyimiyle de her hangi bir ”suçlama” ile karşılaşmadı. ”Cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturduðu” iddiası ile yargılanan Aðar, bu teşekkülün işlediði hiç bir cinayetten, işkencelerden dolayı yargılanmadı. Oysa kendisinden emir aldıðını itiraf eden, devletin tetikçi kadroları halen cezaevinde tutuluyor.
Aðar'ın, Yargıtay'ın kendisi hakkındaki kararı onaylamasının ardından sarf ettiði, ”Söyleyeceðim şudur; sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde hiçbir zaman olmadık. Başta da söylediðim gibi hizmet kusuru addedilebilir. Fakat suç addedilemez. Bütün bunlara raðmen, devletten gelmişiz. Her türlü karara karşı her vatandaşın ne yapması icap ediyorsa biz de onu yapacaðız. Bu kadar basit.” sözleri, iktidarla yaptıðı pazarlıðın içeriðini ortaya koyuyor.
Aðar, bugün ortaya çıkan kararın kendisinin tarif ettiði biçimde olduðunu açıkça ifade ediyor. Kendisinin suçlanamayacaðından, suçlanmadıðından son derece de emin. Aðar, yaptıðı hizmetin ”kusur” sayılmasından da alınmamaş. Son derece ”olgun” hiç öfkeli deðil. Aksine son derece sakin, hiç de şaşırmamış, bildiði, beklediði sonucu duymuş olmanın rahatlıðı içinde.
Bu kararla Aðar, ardında onayı, talimatı bulunan binlerce faili meçhul ve yargısız infazdan muaf tutuldu. Bu kararla AKP, dolayısıyla Erdoðan iktidara geldiði günden bu yana, ”hesaplaşma içinde olduðunu” iddia ettiði derin devletin bir kanadı ile anlaştı.
Anlaşma çok açık; kamuoyunca faili meçhul olarak bilinen, resmi cinayet şebekelerinin işlediði suçlar, ”hizmet kusuru” kapsamına alınarak af edilmiştir. Zira Aðar, ”cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmaktan” suçlu bulunmuş ancak bu oluşumun işlediði tüm suçlardan affa uðramıştır.
AKP iktidarı, Aðar'ın şahsında özellikle doksanlarda devlet eli ile işlenen tüm cinayetleri, işkenceleri ve hak ihlallerini usta işi bir ”yargı” kararı ile halının altına süpürdü. Susurluk çetesi olarak bilinen derin devlet yapılanması AKP eli ile aklandı.
”Tam baðımsız Türk yargısı” artık gündelik kahve sohbetlerinde dahi, devletin işlediði suçlar arasında konuşulan Aðar dönemini temize çekti. AKP, devletin karanlık geçmişini sahiplendi, onunla uzlaştı. Erdoðan, o derin devletin devamı olduðunu ilan etti.
Döneminde kendi kontrolündeki silahlı güçlerin de itirafları ile sabit olan cinayetlerden dolayı, ömür boyu hapisle yargılanması beklenirken bu suçlamaların hiç birine muhatap olmadan iki yıl gibi af niteliðindeki bir hapis yatması beklenen Aðar için özel bir hapishane aranıyor olması da varılan anlaşmanın detaylarını ele veriyor.
2014 öncesi geçmişe dönük olarak tüm derin odaklarla uzlaşma kararlılıðında olan Erdoðan kısa süre önce de Sivas katliamı davasında yaşanan zaman aşımı kararının ne denli ”hayırlı” olduðunu söyleyerek bir anlamda devlet adına bu davada yargılananların da gönüllerini almayı ihmal etmemişti.
Sivas davasında işletilen zaman aşımına insanlıða karşı suçlarda zaman aşımı olmaz eleştirisi yapanlara saldıran Erdoðan, ”Dev-sol ve TÝKKO davalarında yaşanan zaman aşımından” bahsediyordu. Oysa ya başbakan kurmayları tarafından kandırılıyor ya da kendisi halkı kandırıyordu. Çünkü ne Dev-Sol ne de TÝKKO davalarında böyle bir zaman aşımı söz konusu olmamıştı. Ancak, Erdoðan'ın bu yaklaşımı kendisinin meselelere hukuk perspektifinden çok 12 Eylülcüler'in ”bir saðdan bir soldan astık eşitlikçiliðinde” olduðunu gösteriyor.
ANF NEWS AGENCY