Esirlerin güvenliğini alan gerillalar: Karşılıklı adım atılmalı
Esirlerin güvenliğini alan gerillalar: Karşılıklı adım atılmalı
Esirlerin güvenliğini alan gerillalar: Karşılıklı adım atılmalı
Esir devlet görevlileri ve askerlerin güvenliğinden sorumlu HPG biriminden Rezan Gabar ile Zülküf Palo, esirlerin düzenli doktor kontrolünde olduklarını, Cenevre Sözleşmesi ve kendi hukukları çerçevesinde, Onları korumak için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Gerillalar, esirlerin serbest bırakılma sürecinin uzamaması için devletin de adım atması çağrısında bulundu.
Türk devletinin artan askeri ve siyasi operasyonları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ağırlaştırılması vb tasfiye planını derinleştiren uygulamalar nedeniyle HPG son iki yıldır devlet görevlilerine yönelik gözaltı ve tutuklamalar gerçekleştirdi.
Astsubay Abdullah Söpçeler ve uzman çavuş Zihni Koç, 9 Temmuz 2011’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, kaymakam adayı Kenan Erenoğlu aynı yıl 12 Ağustos’ta Muş-Kulp karayolu üzerinde yapılan kimlik kontrolü sırasında, uzman çavuş Kemal Ekinci 1 Ekim’de Şırnak merkezde, polis memuru Nadir Özgen ise 10 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde HPG gerillaları tarafından gözaltına alınıp tutuklandı.
Askerler Reşat Çeçan, Hadi Gizli ve Ramazan Başaran, 6 Ağustos 2012’de Lice-Bingöl karayolunda HPG gerillaları tarafından esir alındı.
Şu anda Medya Savunma Alanları’nda tutulan esir devlet görevlileri ve askerlerin güvenliğinden sorumlu bir gerilla birimi bulunuyor.
HPG’nin elinde bulunan esir askerlerin güvenliğinden sorumlu ekibinin başındaki isim Rezan Gabar ile, birim üyesi Zülküf Palo, “Esir askerler nasıl tutuluyor, nasıl bakılıyor, sağlık durumları nasıl” sorularını yanıtladı.
‘DÜZENLİ DOKTOR KONTROLLERİ YAPILIYOR’
Esir askerlerin güvenliğinden sorumlu ekibin başında olan ve HPG Komutanlarından Rezan Gabar esir askerlerin bir gününü, “Havalandırma saatleri belli. Günde 3 kez havalandırmaya çıkıyorlar. 1-1.5 saat havalandırmaları var. Koşulları bizimkinden farklı değil, biz nasıl yaşıyorsak onlar da öyle yaşıyor” biçiminde anlattı.
Esirlerin düzenli olarak sağlık kontrolünden geçtiklerini bildiren Gabar, “bazen doktor geliyor bazen de film çekmek gerekirse götürüyoruz. Rutin kontrolleri yapılıyor ayda bir ya da koşullara göre gelip kontrol ediyor doktorlar.”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın her iki tarafa çağrı yaptığını belirten Gabar, “En kısa zamanda ailelerine ulaşmaları için biz bu çağrıyı dikkate alacağız. Ama karşı tarafın da iyi niyetini bekliyoruz. Yani çift taraflı olması gerekiyor bunun. KCK davasında binlerce insan var suçsuz yere rehin olarak tutuluyorlar” dedi.
‘ONLAR ESİR, KORUMAK İÇİN HERŞEYİ YAPIYORUZ’
Hava saldırılarına da dikkat çeken Gabar, “onları korumak için canımızı feda edebiliriz. Çünkü esirdir onlar. Esirlere bakmak ayrı bir şeydir, mesela diyelim karşı tarafta esir düşüyorlar işkence görüyorlar. Bizde böyle bir şey yoktur. Korumak için elimizden geleni yapıyoruz” Bizim askerlerle kişisel bir sorunumuz yok. Sorunumuz sistemle. Onlar da sistem adına savaştıkları için burada. Elimizde oldukları için can güvenliği bize emanet. AKP hükümeti bunlar esir alındıktan sonra operasyon üzerine operasyon yaptı. Silvan’da askerler hükümetin yaptırdığı operasyon neticesinde öldü. Şimdi de yapılan bombardıman da askerlerin can güvenliği tehlikeye atılıyor” biçiminde yanıtladı.
Birim üyelerinden Zülküf Palu ise, esir askerlerin ilk günden itibaren sağlık, tutukluluk koşulları konusunda herhangi bir sorun yaşamadıklarını yineledi. “Esirlere yaklaşımız belli. Sağlıklarında bir sorun olacak, göz ardı edilecek bir durum yok. Bu dağ ve gerilla koşullarında belki koşulları biraz da zorlayarak onların sağlık sorunlarını giderme konusunda ciddi bir çaba yürütüldü. Bundan sonra da bu böyle olacak. Doktorlar sürekli gidip sağlık taraması yaptı. Hatta diş sorunu olanların diş sorunu çözüldü” dedi.
‘BİZ DEĞİL DEVLET HAVA SALDIRILARIYLA TEHLİKE YARATIYOR’
Palu, esir askerlerin HPG’den kaynaklı herhangi bir güvenlik sorunu yaşamadıklarını da söyledi.
En büyük tehlikenin onların bağlı bulundukları askeri güçler ve devletten kaynaklandığını belirten bunu da hava saldırılarıyla açıkladı:
“Birkaç gün önce hava saldırısı oldu, 4 arkadaşımızı şehit verdik. Biz şehit verdik diye biz bu insanlara daha farklı yaklaşacağız diye bir durum yok. Onların yaşamlarına herhangi bir zarar gelmemesi için bir yıldan fazladır bir çaba var. Arkadaşlar çok yoğun güvenlik tedbiri almışlar.
O konuda aileleri müsterih olsun, bizden kaynaklı, bizden gelişebilecek herhangi bir tehdit değil de kendi devletlerinden, silahlı güçlerinden ordusunun silahlı güçlerinden, uçaklarından kaynaklı bir tehlike olabilir. Diğer türlü bizden herhangi bir zarar gelmez.”
‘TEK TARAFLI ADIM OLMAZ’
Palu, şu anda Türkiye’de ve AKP medyasında yürütülen tartışmalara ilişkin ise şunları söyledi: ”Şu anda kamuoyunda böyle ciddi tartışmalar yürütülüyor. Tartışmalarda her şey olmuş bitmiş gibi bir hava var. Ama öyle bir şey yok. Şimdi bir şeylerin karşılıklı olması gerekir. Gerilla, Kürt özgürlük hareketi defalarca elinde bulunan esirleri serbest bıraktı, fakat bunun karşılığı Türk devletinden aynı jesti görmedi. Bu saatten sonra da her şeyi bizden, gerilladan beklemek çok abes bir durum olur.”
Tek taraflı adım beleyenlerin, bu konuda kendilerine çağrı yapmak isteyenlerin etraflarına bakması gerektiğini de söyleyen Palu, “Yani biz gerilladan, PKK’den bunu bekliyoruz da biz ne yaptık bu konuda, ne adım attık” diye sorması gerektiğini söyledi.
‘HASTA TUTSAKLAR SERBEST BIRAKILSIN’
Cezaevlerinde yüzlerce hasta tutsağın olduğunu ve bu tutsakların bir bölümünün hayati tehlikesi olduğunu da hatırlatan Palu, “En azından bunların bir kesimi bırakılabilir bir jest olarak” dedi. Ya da medyada tek taraflı tartışma yürüten kesimlerin bunu da gündeme getirmesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak her şeyin gerilladan, PKK’den beklendiği algısının yaratıldığını da vurgulayan Palu, “Sanki diğer taraf hiçbir şeyden sorumlu değilmiş gibi. Her şey buradan bekleniyor, bu çok büyük bir yanılgı. Bu algının oluşmasının sorumlusu Türk devletinin kendisi. Bu bizden kaynaklı bir sorun değil. Türk devletinin yarattığı bir sorun. Ve ilk etapta sorulması gereken, beklentilerin olması gereken yer bence Türk devletidir. Bizim şu ana kadar öyle bir sorunumuz olmadı, olmayacaktır da” diyerek sözlerini sürdürdü.
‘HEM CENEVRE SÖZLEŞMESİ HEM KENDİ HUKUKUMUZ VAR’
Palu “Esirlere Cenevre sözleşmesini uyguluyor musunuz?” biçimindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: “Esir siyasi bir terimdir, düşman da olsa insandır. Bizim denetimimize geldiği andan itibaren biz ona çok fazla esir gözüyle bakmıyoruz. Bir insandır, burada kalması gerekiyor. Çünkü ortada bir neden bir sorunun çözümüne kadar bu insanların burada kalması gerekiyor. Çünkü bu insanlar ellerine silah alıp bize karşı savaşmış güçlerdir. Savaştan biraz uzaklaştırılmaları gerekiyor. Bu koşullarda buralara geldiler ve geldikleri andan itibaren de sadece Cenevre Anlaşması, bizim kendi yaklaşımımız ile de bağlantılı yaklaşımlarımız var. Bizim kendi hukukumuz, işleyişimiz var. Bunu esas alıp bu insanlara o hukuk çerçevesinde bir yaklaşım belirlendi. Bu insanlara normal tutuklu insan yaklaşımı gösterilmedi. Yani bir savaş esiri muamelesi yapıldı. Bu yaklaşımımız da hala devam etmektedir. Eğer koşullarımız biraz daha değişik olabilseydi, veya ailelerin, değişik çevrelerin gerçekten ciddi bir girişimleri olabilseydi, gelip çok rahatlıkla görüşmelerini yapabilirlerdi. Fakat bugüne kadar böyle bir istek bize iletilmediği için olmadı, yoksa sağlanmış olabilirdi.”
‘AİLELER GELİP ÇOCUKLARINI GÖREBİLİR’
Palu, esir askerlerin ailelerinin de istedikleri anda gelip çocuklarını görebileceklerini de sözlerine ekledi. Palu, ailelerin yanlış yönlendirildiğini, başkalarının aileler adına konuştuğunu, düşündüğünü söyledi.
“Esirlerin bırakılması ile ilgili bir programınız var mı? Böyle bir düşünceye sahip misiniz?” biçimindeki soruya da Zülküf Palu, “Zaten Önderliğimizin böyle bir açıklaması var. Arkadaşlarımızın yaptığı açıklamada da belirtildi, tek taraflı algılanmamalı. Bu işler çift taraflı olur, yani karşıdaki güçte de bu konuda adım atılırsa çözüm olur. Salt bizden kaynaklı bir durum değil. Karşılıklı adım atılırsa bu süreç çok da uzamaz” biçiminde yanıtladı.