ETHA ve Evrensel, Kürt basınıyla dayanışmaya çağırdı
Muhalif basın kurumları özgür basına yönelik gözaltı operasyonuna tepki göstererek, dayanışma çağrısı yaptı.
Muhalif basın kurumları özgür basına yönelik gözaltı operasyonuna tepki göstererek, dayanışma çağrısı yaptı.
DİHA, Azadiya Welat ve Aram Yayınları'nın bulunduğu binaya yapılan polis baskını ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu 32 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin tepkiler şöyle:
ETHA: NE GEREKİYORSA YAPMAYA HAZIRIZ
Etkin Haber Ajansı (ETHA) Haber Müdürü Önder Öner: "AKP 24 Temmuz'dan bu yana Kürdistan'da çeşitli saldırılar yaparak halkın mücadelesini kırmayı ve HDP'yi geriletmeyi hedefliyor. Savaş politikalarını ilerletmeyi ve bunların kimse tarafından görülmemesini istiyor. Baskının temel nedeni, bu. Kürdistan'ın her noktasında askeri hareketliliği, polis saldırılarını, özel harekatın katliamlarını bilgi kaynağı olarak geçen, özgür basındır, DİHA'dır. Bunun önünü kesmek istiyorlar. 'Biz orada istediğimizi yapalım ama kimse bilmesin' demek istiyorlar. 21. yüzyılda yaşıyoruz, yayın yapıyoruz, bunu kabul etmek mümkün değil.
ETHA olarak DİHA için elimizden gelen ne gerekiyorsa yapacağız. Yayınını sürdürmesi için ne yapmamız gerekiyorsa, hazırız. Şimdi daha fazla sahip çıkma zamanı. Daha fazla DİHA'nın haberlerini okuma zamanı. AKP bu haber içeriklerinin görülmesini istemiyorsa, bizler de daha fazla görünür kılarak bu saldırıyı boşa çıkartabiliriz. Bu, hem gazeteciler olarak bizlerin, hem de devrimci, sosyalist, yurtsever halkların görevidir."
EVRENSEL: BASIN KURUMLARI VE CHP DEVREYE GİRMELİ
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat: "Kürt basınına yönelik baskın, AKP'nin bölgede uyguladığı uygulamların devamıdır. Cizre'de, Silopi'de, Silvan'da çocuklara, kadınlara keskin nişancıların attığı kurşunlar karşısında, Kürt basınından arkadaşlar hayatını ortaya koyan bir gazetecilik yaptılar. Böylelikle aslında iktidarın uyguladığı politikaların dünyaya duyulmasında çok önemli iş yapmış oldular. Dolayısıyla bu saldırı, gözaltı uygulaması bundan duyulan rahatsızlığın sonucudur. Bir de tabii ki, 1 Kasım seçimlerine yönelik olarak hükümetin muhalefeti sınırlamaya, hırpalamaya yönelik süreç işlettiğini görüyoruz. HDP'nin yüzde 90 ve üzeri oy aldığı yerlerde sandıkların taşınması da bunun göstergesiydi. Bugünkü saldırı da bu politikaların parçası.
Biz bir süre önce bir grup gazeteci olarak bölgeye gitmiştik. TGS, DİSK Basın İş, ÇGD başkanları da vardı. Gazeteciliğin ne kadar zorlaştığını, hedef haline geldiğini görmüştük. Ondan sonra sansüre karşı gazetecilik girişiminde bulunmuştuk. Şimdi de bunun devamı olarak güçlü bir tepki gösterilmesi gerekiyor. Basın kurumlarının tepki göstermesi gerekiyor. HDP dışında CHP'nin de burada sorumluluğu var. Sessiz kalınırsa suç ortaklığı yapmış olunur."