Fransa’da Kürt siyasetçilere hapis cezası istemi
Fransa’da Kürt siyasetçilere hapis cezası istemi
Fransa’da Kürt siyasetçilere hapis cezası istemi
Fransa’da 2007 yılında düzenlenen operasyonla gözaltına alınan Kürt siyasetçilere dönük devam eden yargılamada 18 kişi hakkında yine hapis cezası istendi.
Fransa'da daha önce gözaltına alınan Kürt siyasetçilerin yeniden görülen davasında mahkemenin tutumu değişmedi. Kürt siyasetçilere 3 ile 5 yıl arasında ceza istendi.
Fransa'da 2007 yılında yapılan bir operasyon sonrası gözaltına alınan aralarında Kürt siyasetçilerinin de bulunduğu 18 kişi hakkında yürütülen davanın itiraz mahkemesi, 11-27 Şubat tarihleri arasında görüldü. Mahkeme kararı, 23 Nisan 2013 tarihinde dava kapsamında yargılanan 18 kişiye açıklanacak.
Üç hafta süren dava duruşmaları bu hafta da devam etti. Yeni Özgür Politika gazetesinin haberine göre, Pazartesi günü görülen duruşmada, savcı yeni iddianameyi okuyarak yargılanan 18 kişi için 3 ile 5 yıl arasında hapis cezası istedi. Savcının talep ettiği cezalar şöyle: Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'nin kapatılması, Rıza Altun'a 5 yıl hapis cezası, Kazım Ergün'e 4 yıl, Nedim Seven'e 4 yıl, Zülküf Kılınç'a 3 yıl, Renas Lelikan'a 3 yıl, Canan Kurtyılmaz'a 4 yıl hapis (iki yılı tecilli ceza), Kadir Özmen'e 3 yıl (iki yılı tecilli), Ayhan Tayfur'a 3 yıl (iki yıl tecilli), Muhittin Aslan'a 3 yıl (iki yıl tecilli), Atilla Balıkçı'ya 3 yıl (üç yıl tecilli), Nihat Aslan'a 3 yıl, Mehmet Ulaş'a 2 yıl tecilli ve Hacı Karakoyun için 3 yıl (iki yıl tecilli) ile 50 bin Euro para cezası.
Kürt siyasetçilere ceza talebinde bulunan savcı, ayrıca Nedim Seven'in mahkeme salonunda kelepçelenerek tutuklanmasını talep etti. Savcılık iddianamesinin ardından, avukatları savunmalarını gerçekleştirdi. Avukatlarının gerçekleştirdiği ve iki gün boyunca devam eden savunma ardından mahkeme heyeti yargılananlara son sözlerini sordu. Kürt siyasetçi Nedim Seven, konuşmasında Paris'te Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'e yönelik katliamın aydınlatılmasını isteyerek, bu konunun Kürt halkı için hayati olduğunu vurguladı. Mahkemenin politik kaygılarla hareket ettiğine dikkat çeken Seven, ''Bizim için esas yargılama PKK, Kürtler ve Türk devleti arasındaki 30 yıldır sürdürülen savaşın uluslararası bağımsız bir mahkeme önünde yargılanmasıdır. Aksi taktirde şu an yapılanların tümü politik karar almanın ötesine geçemez. İlk alınan mahkeme kararı politik olduğu gibi yeni karar da sonucu ne olursa olsun politik olacaktır. Bu, davanın politik karakteri olmasından kaynaklıdır'' şeklinde konuştu.
Seven, mahkeme kararı ne olursa olsun özgürlük mücadelesinde yer almaya devam edeceklerini ve Kürt halkının özgürlük mücadelesinin de süreceğini belirtti. Türk devleti ile Öcalan arasında devam eden diyalog sürecine de dikkat çeken Seven, Fransa'nın da diyalog ve çözümden yana tavır almak istiyorsa Kürtlere yönelik baskıcı politikalardan vazgeçmesi çağrısında bulundu.
Mahkemede yargılanan diğer Kürt siyasetçilerin son sözlerini söylemeleri ardından, mahkeme heyeti duruşmaya son verdi.
2007’DEN İTİBAREN DİKKAT ÇEKİCİ DEĞİŞİKLİK
Paris'te itiraz davasında geçen hafta BDP Eşbaşkan Yardımcısı avukat Meral Beştaş ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Marie Christine Vergiat tanık olarak dinlenmişti. Fransa’nın 2007’den sonra değişen Kürt politikasına dikkat çeken Vergiat, bunun nedeninin ise Türkiye ile geliştirilen ilişkiler olduğunun altını çizmişti. Vergiat konuşmasında 'Avrupa terör örgütleri listesine' de değinerek, "Dün Halkın Mücahitleri listedeydi. Ama bugün listeden çıkarılmış. Yarın bu PKK için de söz konusu olabilir. Bu nedenle Fransız adaleti tüm bunları dikkate almalıdır" diyerek, adaletin bağımsızlığı üzerine vurguda bulunmuştu.
SARKOZY DÖNEMİNDE GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI
Kürtlere yönelik baskı ve operasyonlar özellikle Nicolas Sarkozy’nin 2007’de Cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle sıklaştı. 2007 yılı başı ile Şubat 2013’e kadar 250’ye yakın Kürt, siyasi gerekçelerle gözaltına alındı. 6 Ekim 2012’de Paris’te gözaltına alınan ve 9 Ekim’de tutuklanan Brüksel merkezli Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Üyesi Adem Uzun halen cezaevinde tutuluyor. 12 Şubat günü Fransa Dışişleri Bakanı Fabius’un Türk mevkidaşı Ahmet Davutoğlu’nu Paris’te kabul ettiği sırada, Bordeaux ve Toulouse kentlerinde eş zamanlı operasyonlar yürütülerek 17 Kürt gözaltına alındı. Bunlardan 11’i hakkında 16 Şubat günü Paris Ceza Mahkemesi’nde dava açılırken, 7’si tutuklandı, 4’ü adli gözetim altında serbest bırakıldı.
Gazeteciler, seçilmişler, öğrenciler, insan hakları savunucuları, avukatlar ve çocukların tutuklanarak cezaevlerine doldurulduğu bir dönemde Fransa, 7 Ekim 2011’de Türkiye ile PKK’ye karşı güvenlik işbirliği anlaşması imzaladı. Bu anlaşma her iki ülkenin "terörizme karşı mücadelede operasyonel işbirliğini” öngörürken, her iki ülkenin güvenlik güçlerinin “alanda ortak mücadele yürütmesinin” de önünü açıyordu. Anlaşmada dönemin İçişleri Bakanı Claude Guéant’ın imzası var. Guéant’a karşı aralarında Irkçılığa Karşı Halkların Dostluğu Hareketi’nin (MRAP) da bulunduğu sivil toplum örgütleri 2011 yılında ırkçı sözlerinden dolayı suç duyurusunda bulundular. Ne gariptir ki Guéant da Pasqua gibi yabancı düşmanlığı ile kendisini açık bir şekilde ele veriyordu.
Aynı Guéant, Paris’te 9 Ocak 2013 tarihinde aralarında PKK’nin kurucularından Sakine Cansız’ın da olduğu üç Kürt kadın militanın infaz edildiği saldırıdan sonra da alelacele Türkiye’yi savunan bir açıklamada bulundu. Eski İçişleri Bakanı Guéant, i>TELE’ye yaptığı açıklamada, “Türk servislerinin bu olayda hiçbir rolünün olmadığına aşağı yukarı eminim” dedi.
SOSYALİST İKTİDAR ANTİKÜRT ANLAŞMASINI DEVRALDI
Sarkozy döneminde yoğun gözaltı ve baskınlar gerçekleşirken, Sosyalist iktidar, Sarkozy döneminde Türkiye ile yapılan anlaşmayı da olduğu gibi devraldı. Anti-Kürt anlaşması Ağustos 2012’de sosyalist hükümet tarafından Parlamento Dışilişkiler Komisyonu’na sunuldu. Yasa tasarısının 26 Ocak 2013 tarihinde incelenmesi gerekiyordu, ancak Fransız Komünist Partisi’nin de aralarında olduğu Fransız ve Kürt kurumların yoğun bir şekilde yürüttüğü kampanya sonucu komisyondaki toplantı iptal edildi.