Gazeteci örgütlerinden Türkiye ve İsveç hükümetlerine tepki

Gazeteci örgütlerinden Türkiye ve İsveç hükümetlerine tepki

İsveç’te çalışma yürüten gazetecilik örgütlerinin yetkilileri Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerde artış görüldüğünü ve her geçen gün durumun daha da kötüleşmekte olduğunu belirterek Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğüne yönelik çalışmaları yoğunlaştıracaklarını duyurdu.

ANF’ye konuşan Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EJF) eski Başkanı Arne König, AKP’nin iktidar olmasından sonra bazı reformlar yapıldığını ve kendilerinin medya üzerindeki baskıların azalacağını umduklarını ancak aradan geçen 12 yıl içinde basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve saldırıların daha da arttığını söyledi.

Türkiye’nin en fazla gazeteci hapseden ülkeler arasında ilk sırada bulunduğunu hatırlatan König, gelişmelerin hiç iç açıcı olmadığına ve durumun giderek daha da kötüleşmekte olduğunu ifade etti. Gazetecilik yaptığı için Füsün Erdoğan’ın asılsız suçlamalarla ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığına dikkat çeken König “Ne yazık ki Erdoğan ömür boyu hapis cezasına çarptırılan tek gazeteci değil. Ergenekon Davası’nda Tuncay Özkan ömür boyu hapis cezasına ilaveten 15 yıl, Mustafa Balbay da 38 yıl hapis cezasına çarptırıldı” dedi.

Medya patronlarının AKP iktidarının bakanlarının hedef gösterdiği gazetecileri işten attığına da dikkat çeken König, “Türkiye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde defalarca mahkum olmasına rağmen, gazeteciler ve medyaya yönelik tutumunu değiştirmiyor ve basın ve ifade özgürlüğünü ihlal etmeyi sürdürüyor” şeklinde konuştu.

EFJ TÜRKİYE CEZAEVLERİNDEKİ GAZETECİLERLE DAYANIŞMASINI SÜRDÜRECEK

EFJ’nin Türkiye cezaevlerinde bulunan 62 gazeteciyle dayanışmasını sürdüreceğini belirten König, Avrupa Birliği’nin EJF’nin Türkiye Projesi için 1,5 milyon ödenek ayırdığını, EFJ’nin cezaevlerinde bulunan gazetecileri evlatlık edinme projesinin sürdüğünü ve tutsak gazetecilerin bırakılmalarını sağlamak için hükümetler nezdinde girişimleri sürdürdüklerini ifade etti.

Erdoğan’ın İsveç’e ziyareti sırasında İsveçli yetkililerin tutuklu gazetecileri gündeme getirmek yerine Erdoğan’dan övgüyle söz etmelerini nasıl karşıladığı sorumuzu “İsveç’in çok açık bir biçimde gazetecilerin cezaevinde tutulmalarının kabul edilmeyeceğini vurgulaması gerekiyordu. İsveçli Gazeteci David İsaak yıllardır Eritre’de tutuklu. Türkiye’de de aynı şekilde çok sayıda gazeteci sadece görevini yaptığı için cezaevlerinde. İsaak’ın serbest bırakılması için çaba gösteren İsveç Hükümetinin aynı şeyi Türkiye’deki gazeteciler için yapması gerekir” diyerek cevapladı.

König, Türk yetkililerin sürekli olarak gazetecilerin yazdıklarından dolayı değil, tecavüz, cinayet ve terörizm  gibi suçlardan tutuklu olduklarını iddia ettiklerini hatırlattıktan sonra “Yaptığımız araştırmalarda bu insanların böylesi bir suç işlediklerine rastlamadık. Sadece düşüncelerini açıkladıkları ve gazetecilik görevini yaptıkları için cezaevlerinde tutulduklarını gördük” diyor.

EN BÜYÜK GAZETECİLER CEZAEVİNİN TÜRKİYE’DE OLMASINI KABUL EDEMEYİZ

İsveç Sınır Tanımıyan Gazeteciler Başkanı Jonathan Lundkqvist, İsveçli yetkililerin Erdoğan’la yaptıkları görüşmelerde tutsak gazetecileri gündeme getirmemelerini son derece vahim bulduklarını belirttikten sonra “İsveçli yetkililer bu konuda Erdoğan’a baskı yapmalıydı. Bu konuyu her görüşmelerinde gündeme getirmeleri gerekiyor. İsveç Hükümeti Türk yetkililer üzerinde olumlu bir etkinlik kurmak istiyor. Ama olumlu rol oynamakla teslimiyetçi olmak arasında fark var. İsveçli yetkililerin ‘Biz görüşmelerde konuyu gündeme getiriyoruz’ şeklindeki açıklamaları kabul edilebilir ama Avrupa’nın arka bahçesinde en büyük gazeteciler cezaevinin Türkiye’de olmasını kabul edemeyiz” şeklinde konuştu.

Türk yetkililerin cezaevlerindeki  gazetecilerin yazdıklarından değil başka suçlardan tutuklu olduklarını öne sürmelerinin inandırıcı olmadığını vurgulayan Lundqvist, “Biz sınır Tanımayan Gazeteciler olarak kendi araştırmalarımızı yapıp ona göre açıklamalarda bulunuyoruz. Araştırmalarımız cezaevinde tutulan gazetecilerin yazdıklarından ve mesleklerinin gereklerini yerine getirdiklerinden dolayı cezaevlerinde tutulduğunu gösteriyor. Türk devletinin onları başka suçlardan dolayı cezalandırdığını söylemesi gerçekleri değiştirmez” dedi.

GAZETECİ VE POLİTİKACILAR TÜRKİYE’DE OLANLARI YÜKSEK SESLE DİLE GETİRMELİ

İsveç Gazeteciler Federasyonu (SJF) Başkanı Jonas Nordling, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in özgür ve bağımsız medyanın demokratik toplum için önemlerinin bilincinde olması gerektiğini ama buna rağmen Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik ihlalleri ve tutuklu gazetecileri açıkça gündeme getirmemesinin diplomatik olarak konunun ele alınmasını zorlaştırdığını belirtiyor.

Şimdiye kadar İsveç Hükümetinin açık bir tutum almamasından üzüntü duyduklarını belirten Nordling, “Hem gazeteciler hem de politikacılar Türkiye’de olanları yüksek sesle dile getirmeli” diyor.

BAŞBAKAN REİNFELDT’E TUTUKLU GAZETECİ VE SENDİKACILAR SORUSU

Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Eva-Lena Jansson da yazılı bir soru önergesiyle Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri, basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri ve tutuklu sendikacı ve gazetecileri parlamentonun gündemine taşıdı.

İsveç’in 3 milyon 300 bin üyeli üç büyük işçi ve memur federasyonu LO, TCO ve SACO’nun bu yılın başlarında İsveç Hükümetine  Türkiye’de yaşanan sendikal hakları ihlallerine hoşgörü gösterilmemesini, tutuklu sendika yöneticilerinin serbest bırakılmaları için girişimde bulunmasını istedikleri hatırlatan Jansson, İsveç Gazeteciler Federasyonu’nun da Erdoğan’la yapılan görüşmelerde cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilerin durumlarını gündeme getirmesini istediğini belirtiyor.

Dünyada en fazla tutuklu gazetecinin Türkiye’de bulunduğuna dikkat çeken Jansson, Başbakan Reinfeldt’e Erdoğan ile yaptığı görüşmede Türkiye’de insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri ile tutuklu gazetecileri gündeme getirip getirmediği sorusunu yöneltiyor.