Gazeteciler Üçar ve Aksu’nun tutukluluğuna devam
Eskişehir merkezli soruşturma kapsamında 26 Kasım 2024’te tutuklanan ve henüz iddianameleri hazırlanmayan gazeteciler Mehmet Üçar ve Bilge Aksu’nun tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Eskişehir merkezli soruşturma kapsamında 26 Kasım 2024’te tutuklanan ve henüz iddianameleri hazırlanmayan gazeteciler Mehmet Üçar ve Bilge Aksu’nun tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Gazeteciler Mehmet Üçar ve Bilge Aksu, dört aya yakındır tutsaklar, ancak henüz haklarında bir iddianame hazırlanmadı. Buna rağmen 18 Mart’ta dördüncü kez yapılan tutukluluk incelemesinde tutsaklıklarının devamı yönünde karar verildi.
Gazetecilerin avukatlarından Emrah Baran, savcılığın yaklaşık bir yıla yakın soruşturma sürdürüp gazetecilerin tutuklanmasına rağmen iddianamenin hala çıkmaması ve bu tutukluluk süresinin, özgürlük hakkının ihlaline yol açtığını söyledi. Avukat Baran, gazeteciler Mehmet Üçar ve Bilge Aksu’nun tutuklanmasına sebep olan tüm suçlamaların gazetecilik faaliyeti olduğunu hatırlatarak şunları paylaştı: “Müvekkillerimiz Mehmet Üçar ve Bilge Aksu (Hamza Kaan) doğrudan Yeni Özgür Politika ve Politik Art’a telif ücreti karşılığında yazdıkları yazılar gerekçe gösterilerek bir soruşturma başlatılmıştı. Üstelik örgüt üyeliğinden! Kendilerinin hakkında bir tutuklama karar verilmişti. Tutuklama kararında Mehmet Üçar’ın gazeteci olarak yazdığı yazılar, yaptığı haberler, araştırma haberleri gibi gazetecilik faaliyetleri doğrudan suçlama konusu yapılmıştı. Bilge Aksu açısından da özellikle Yeni Özgür Politika ve Politik Art’ta yazdığı edebi, sinema ve kitap değerlendirmesi gibi yazılar da suçlama konusu haline getirilmişti. Aslında biraz da sanat özgürlüğü kapsamında değerlendirebileceğimiz yazıları suçlama konusu haline getirildi. Savcılık temelde Yeni Özgür Politika ve Politik Art’a çalışmayı kriminalize etmeye çalışıyor. Bu çerçevede tutuklandılar.”
DOSYADA KISITLILIK KARARI VAR
Avukat Emrah Baran, dosyada hala kısıtlılık kararı olduğundan savcılığın ne gibi işlemler yaptığını bilmediklerini belirterek, şöyle devam etti: “Müvekkillerimiz yaklaşık dört ay önce tutuklanmıştı ve henüz iddianameleri hazır değil. 18 Mart Salı günü itibarıyla dördüncü tutukluluk incelemeleri yapıldı ve Eskişehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi, aradan dört ay geçmesine rağmen bir kez daha tutukluluk halinin devamına karar verdi. Burada iki sorun ortaya çıkıyor. Birincisi dosyada kısıtlama olması nedeniyle biz savcılığın ne tür bir işlem yaptığını bilmiyoruz. 2023’te başlayan bir soruşturmaydı ve 2024’ün sonlarına doğru gözaltı yapıldı. Zaten savcılık bir buçuk yıldır delil topladıktan sonra aslında gözaltı işlemini yaptı. İddianameyi, dört aydır ortada delil toplanmasına dönük bir durum yokken bekletiyor ve müvekkillerimizin tutukluluk hali bu nedenle devam ediyor. Savcılıkla yaptığımız en son görüşmede kısa sürede iddianameyi düzenleyeceklerini söyledi ama bu tutukluluk süresi, özgürlük ve güvenlik hakkın ihlaline yol açıyor. Aynı zamanda iki müvekkilin gazeteci olması ve tutukluluk durumlarının yaptıkları haberler ve yazdıkları yazılar nedeniyle bu derece uzaması basın özgürlüğü üzerinde de caydırıcı bir etki yaratıyor.”
DIŞARIYLA BAĞLARI KESİLMEK İSTENİYOR
Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde olan gazetecilerin çeşitli hak ihlallerine maruz kaldıklarını da dile getiren Av. Emrah Baran şunları söyledi: “Müvekkillerimizin yazdıkları mektuplar muhataplarına ulaşmıyor. Arkadaşlarına ve ailelerine yazdıkları mektuplar ulaşmıyor. Yine kendilerine yazılan mektuplar çok geç veriliyor. Örneğin Mehmet Üçar’ın, Ocak ayının başında ailesine gönderdiği bir mektup henüz ailesine ulaşmış değil. Hapishane idaresine verdikleri dilekçelerin akıbetiyle ilgili kendilerine herhangi bir bilgi verilmiyor. Hamza Kaan'ın bir Gut hastalığı var, hapishane idaresi bu konuda herhangi bir tedbir almış değil. Sonuç olarak iki müvekkil de doğrudan basın özgürlüğü kapsamında kalan gazetecilik faaliyetlerinden dolayı dört aydır, hukuka aykırı bir şekilde tutulmakta. Aynı zamanda hapishane idaresinin tavrı nedeniyle hem sanatçı olarak mesleklerini icra edemiyorlar hem de dışarıyla iletişimleri kesilmek isteniyor.”