Gazeteciler tutuklu meslektaşları için tanıklık yaptı

Gazeteciler tutuklu meslektaşları için tanıklık yaptı

Gazetecilere Özgürlük Platformu, hükümetin "katil", "tacizci" olarak suçladıðı ancak sadece "gazetecilik" yaptıkları için tutuklanan meslektaşlarının serbest bırakılması için "Tanıklık Günleri" başlattı. Tutuklu gazetecilerin yakınları ve çalışma arkadaşları, tutuklu gazeteciler için "tanıklık" yaptı.

Gazetecilere Özgürlük Platformu tarafından tutuklu gazetecilerin sadece "gazetecilik" yaptıkları için tutuklandıklarını söylemek ve serbest bırakılmaları için başlatılan, "Tanıklık Günleri"nin ilki Çaðlayan'da bulunan Ýstanbul Adalet Sarayı önünde başlatıldı. Etkinliðe Oda TV davasında tutuklana ve serbest bırakılan gazeteci Ahmet Şık, Evrensel Gazetesi Yazı Ýşleri Müdürü Fatih Polat ve çok sayıda gazeteci ile tutuklu gazetecilerin aileleri ve çalışma arkadaşları katıldı. ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdað, ÖDP Ýstanbul Ýl Başkanı Avni Gündoðan, EMEP Ýstanbul Ýl Başkanı Güven Gerçek de gazetecilere destek verdi. Etkinlikte, Parmaklıklar arkasında daktiloya yazı yazan bir gazetecinin resminin bulunduðu ve üzerinde "Hapisteki gazetecilere özgürlük" pankartı açıldı. Adliye Sarayı'nın önüne oturan gazeteciler, "Gazeteciler içeride tacizciler dışarıda", "Sansüre hayır", "Basın, bir emir kipi deðildir", "Free press free society", "Gerçekleriniz temiz ise bu endişe niye", "Özgür basın herkese lazım", "Freedom for journalists" dövizleri taşıyarak, "Özgür basın susturulamaz", "Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın", "Gazeteciler çıkacak yine yazacak", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları attı. Etkinlikte Özgür Gündem Gazetesi de açıldı.

20 BÝN SORUŞTURMA VE DAVA

Her gün gerçekleştirilecek "Tanıklık Günleri"ne ilişkin bilgi veren Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan Ýpekçi, Türkiye'de gazetecilik ve gazetecilerin durumuna dikkat çekti. Ýpekçi, tutuklu gazeteci sayısının 15'i hükümlü olmak üzere 102 olduðunu, son 3 yıl içinde cezaevine giren gazeteci sayısının 180'e yakın olduðunu söyledi. Yine cezası kesinleşmeyen ve 5 yıl süreyle ertelenen 100'e yakın gazeteci olduðunu belirten Ýpekçi, gazetecilerin tutuklanmasının yıllara göre arttıðını ve rakamlara bakıldıðında 300'e yakın gazetecinin cezaevine girme ihtimali olduðuna dikkat çekti. 250 gazetecinin daha tutuksuz devam eden dosyaları olduðunu ifade eden Ýpekçi, bu rakamlar toplandıðında 600 civarında gazeteci hakkında devam eden dava olduðunu söyledi. Ýpekçi, ulusal ve yerel düzeyde faaliyet gösteren medya mensupları hakkında açılmış dava ve soruşturmalar birlikte deðerlendirildiðinde en az 10 bin soruşturma ve dava bulunduðunu tahmin ettiklerini aktardı.

‘SANSÜR VE OTOSANSÜR YAYGINLAŞTIRILIYOR’

Parlamentonun tutuklu gazetecilere karşı duyarsız kaldıðını, basın ve ifade özgürlüðünü kısıtlayan kanunlarda gerekli deðişiklik çalışmalarının yapılmasının engellendiðini söyledi. Hükümetin gazetecileri, "terörist", "katil", "tecavüzcü" olarak suçlamaya devam ettiðini, medya kuruluşlarının mali baskı altında tutularak sansür ve otosansürün yaygınlaştırıldıðını belirten Ýpekçi, halkın gerçekleri öðrenmesi hakkının engellenmemesi için parlamentonun bir an önce harekete geçmesini ve acilen çözüm üretmesini istedi.

‘TASMALARINIZI VE HAKARETLERÝNÝZÝ SÝZE BIRAKIYORUZ’

2005 yılından bu yana Türk Ceza Kanunu'nda basın ve ifade özgürlüðünü kısıtlayan 27 maddenin deðiştirilmesini isteyen Ýpekçi, 2006 yılından bu yana Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan deðişikliklerin özellikle de 6. ve 7. maddelerinin kaldırılmasını istediklerini ifade etti. Baskı ve tehditlerle mesleklerinin gereklerini yerine getirmekten alıkonulmak istemediklerini vurgulayan Ýpekçi, "Yalanlarla, hakaretlerle daha fazla oyalanmak istemiyoruz. Tasmalarınızı ve hakaretlerinizi size bırakıyoruz. Kem söz sahibine aittir. Biz gazeteciler daha fazla hakarete uðramak istemiyoruz. Bizler bugün 'fikir suçlarından' dolayı yargılanan meslektaşlarımıza tanıklık etmeye başlıyoruz. Adalet Bakanı gazetecileri saymak istiyorsa buraya gelsin. Aralarında bildiði tacizci, hırsız, katil varsa göstersin biz de öðrenelim. Meslektaşlarımıza, onların gazeteciliðine tanıðız" dedi.

’10 EYLÜL’DE ŞAHISLAR DEÐÝL HABER ALMA HAKKI YARGILANACAK’

Ýpekçi'nin konuşmasının ardından, 5 gazetecinin ailesi ve çalışma arkadaşları onları anlattı. Ýlk olarak 2002'den bu yana DÝHA'da çalışan ve DÝHA Ankara Temsilciliði görevini yürüten tutuklu gazeteci Kenan Kırkaya'nın gazeteciliðine ilişkin bilgi verildi. Kırkaya'nın BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yaptıðı röportajın, Roj Tv'ye haber aktarmasının meslektaşlarıyla telefon görüşmelerinin suç olarak görüldüðüne dikkat çekildi. Kırkaya'nın eşi Newroz Kırkaya, gazetecilere dayanışmaları için teşekkür etti. Eşinin cezaevinde olmasından en çok 2 buçuk yaşındaki kızının etkilendiðini belirten Kırkaya, kızının cezaevine gidip gelmekten sürekli hasta olduðunu söyledi. 20 sivil polisin evlerine gelerek eşini gözaltına aldıðını belirten Kırkaya, eşinin sadece gerçek haberleri yazdıðı için tutuklandıðını ifade etti. Eşinin ve onun meslektaşlarının tamamen siyasi bir yönelimle tutuklandıðına dikkat çeken Kırkaya, "Biz ne inancımızdan ne de sevdiklerimizden vazgeçeceðiz. 10 Eylül'de burada şahıslar deðil, haber alma hakkı ve ifade özgürlüðü yargılanacak" diye konuştu.

‘KENAN VE DÝÐER TUTUKLU ARKADAŞLARIMIZIN ‘SUÇLARINI’ DEVAM ETTÝRECEÐÝZ’

Kenan Kırkaya'nın 8 yıllık çalışma arkadaşı DÝHA editörü Ýbrahim Aslan da, Kırkaya'nın iddianamelerde geçen, polisle haberlerini paylaşan "normal gazetecilerden" olmadıðı için hedef gösterildiðini ve tutuklandıðını söyledi. Kırkaya'nın anadil, kültür, kimlik hakları için mücadele eden insanların sesini duyurduðu için tutuklandıðına dikkat çeken Aslan, "Eðer bunlar suçsa biz Kenan'nın ve diðer tutuklu arkadaşlarımızın suçlarını devam ettireceðiz" dedi.

Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü için tanıklıðını anlatan Aydınlık gazetesi Haber Müdürü Önder Öztürk, Özlü'nün yanında çalışanlara çalışkanlık, özveri, disiplin ve gerçeðin peşinden koşmayı öðrettiðini belirtti.

15 YILDIR GAZETECÝLÝK YAPIYOR

MLKP yöneticisi olduðu iddiasıyla 6 yıldır tutuklu yargılanan Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoðlu'nun avukatı Gülizar Tuncer, Şenoðlu'nun 15 yıldır gazetecilik yaptıðını söyledi. Sosyalist bir gazeteci olduðu için Sedat Şenoðlu'nun defalarca gözaltına alındıðını ve tutuklandıðını belirten Tuncer, bu davada polisin ürettiði 40 sayfalık bir bilgisayar çıktısına dayanarak yüzlerce yıllık aðır hapis cezası ile yargılandıðını hatırlattı.

Şenoðlu'nun çalışma arkadaşı Semiha Şahin ise bu eylemin Avrupa'nın en büyük Adalet Sarayı'nın önünde gerçekleştirildiðine dikkat çekti, adalet sarayları yükseldikçe tutuklu gazeteciler, tutuklu öðrenciler, tutuklu kadınların sayısının arttıðını belirtti. Şahin, Atılım gazetesinin sokaðın, ezilenlerin, Kürt ulusunun, kadınların sesini yansıttıðını ifade ederek, Şenoðlu'nun herkesin deðişmesini istediði "anayasayı deðiştirmek"ten suçlandıðına dikkat çekti.

‘ZEYNEP’ÝN HAYATI HABERDÝ’

Fırat Haber Ajansı ve Birgün Gazetesi muhabiri Zeynep Kuray'ın annesi Ayşe Emel Mesci, "Başbakan kızına çok düşkündür. Biz de kızlarımıza çok düşkünüz" dedi, kızının arkasında olduðunu dile getirdi.

Ali Berktay ise Zeynep'in son yıllarda bütün hayatının haber olduðunu söyledi. Berktay, Zeynep'in sabah evden çıktıðını, kazandıðı parayı sadece yol parasına harcadıðını, bütün gün haber peşinde koştuðunu ve eve gelince de bilgisayarının başında haberlerini yazdıðını anlattı.

Birgün Gazetesi Yazıişleri Müdürü Barış Ýnce ise Zeynep'in gazeteciliðinin tanıðı olduðunu söyledi. Ýnce, iddianamede geçen bir diyaloða göre Zeynep'in "Ben para için deðil halkım için haber yapıyorum" dediðini, bunun da "örgüt adına iş yapmak" olarak geçtiðini hatırlattı.

Eylemde tanıklık yapılan bir diðer tutuklu gazeteci Özgür Halk editörü Sevcan Atak oldu. Buna göre Atak, 18 Haziran 2010'da "örgüt üyesi olduðu" iddasıyal tutuklandı, 26 Mayıs 2011'de 7 yıl 6 ya hapis cezasına çarptırıldı.