‘Gerçeklerden taviz vermeyen DİHA’
“Gerçeklerden asla taviz verilmez” sloganı ile yayın hayatına başlayan DİHA, Roboski'de insanlar bombalarla katledenleri, Sur'da, Cizre'de, Gever'de işlenen savaş suçlarının teşhir edilmesinin ta kendisiydi.
“Gerçeklerden asla taviz verilmez” sloganı ile yayın hayatına başlayan DİHA, Roboski'de insanlar bombalarla katledenleri, Sur'da, Cizre'de, Gever'de işlenen savaş suçlarının teşhir edilmesinin ta kendisiydi.
Yayın hayatına 4 Nisan 2002 tarihinde, “Gerçeklerden asla taviz verilmez” sloganı ile başlayan ve geride bıraktığı 14 yılda, Türkiye’deki basın algısına radikal bir müdahalede bulunan, muhalif basın açısından bir markaya dönüşen Dicle Haber Ajansı (DİHA), AKP hükümetinin yeni Kanun Hükmündeki Kararnamesiyle 29 Ekim 2016 tarihinde kapatıldı. Gücünü gerçeklerden alan DİHA, bugüne kadar sayısız kez tamamı AKP iktidarının uygulamaları olan baskı ve saldırılara uğradı.
Türkiye’de iktidarların her dönem hedefi olan özgür Kürt basını, devreye konulan savaş konsepti ile birlikte AKP’nin yeni bir saldırı furyasıyla karşı karşıya. AKP’nin savaş konsepti ile birlikte basına saldırı, 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren sistemli bir şekilde devam ediyor.
‘VARLIK NEDENİ’
Yayın hayatına başladığı günden bu yana fiziki, teknik ve hukuki yönelimlere maruz kalan DİHA'nın varlık nedeni, her daim tam da toplumun önemli bir bölümünden yükselen hak ve özgürlük talebi, emeğin karşılığını alma, doğaya, kültüre yani bir bütünen yaşama sahip çıkma çabasının ta kendisi oldu. Ulaşılmak istenen bu amaç ise, siyasi iktidarları, güç odaklarını korkutmaya, halkı hedef alan çıkarsal politikalarına ket vurmaya yetti. Sahip olunan, teslim alınan yayınlarla halkı kandırmaya, uyutmaya ve yönlendirmeye yönelik girişen oyunları, DİHA ve diğer muhalif medya kurumları bozdu. Bu yapılırken eldeki tek güç ise, hakikatin kendisi ve verdiği haklı olma direncinden öte bir şey değildi.
Bu haklı olma hali, Roboski'de insanlar bombalarla katledenleri, Pozantı'da çocuk bedenlere yönelen tecavüz zihniyetini, 'Türkün gücünü göreceksiniz' denilerek yapılan işkenceyi, gerçekleştirilen katliamların, işlenen cinayetlerin, Sur'da, Cizre'de, Gever'de işlenen savaş suçlarının teşhir edilmesinin ta kendisiydi.
‘SANSÜR’
T.C. Başbakanlık Güvenlik işleri Genel Müdürlüğü'nün 24.07.2015 tarihli ve 41654118-951-01-07/01139 sayılı kararı ile Telekomünikasyon Daire Başkanlığı (TİB) DİHA’nın internet sitesini hukuka aykırı bir şekilde erişime engelledi. TİB’in gerekçe ve süre belirlemesi yapmaksızın verdiği yasa ve Anayasa’ya aykırı bu karar, 25 Temmuz 2015’te ise Ankara Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği tarafından onanarak, DİHA’ya erişim tümden yasaklandı.
Yasağın hemen ardından yaşanan savaş gerçeğini topluma yansıtmak için yayınına ara vermeyerek, yayına yeni açtığı alternatif web adresleri üzerinden devam etmeye çalışan ajans açtığı tüm adresler de (kimi zaman günde 3 kez) TİB’in aynı kararıyla yasaklanmaya devam etti. DİHA’nın sansürü kırmak ve toplumu, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da olup bitenlerden haberdar etmek için açtığı tam 44 web adresi Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ve 15 Ağustos 2016’da kapatılan TİB’in yerine kurulan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından da 4 kez olmak üzere toplam 48 kez erişime engellendi.
Yasaklarla ilgili İdare Mahkemesi ve Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazlar ve kararın iptali yönündeki başvurular ise haftalarca işleme alınmayarak sansür kararına yargı tarafından da meşrulaştırılmaya çalışıldı ve ardından yine gerekçe belirtilmeden çıkan kararların “hukuka uygun” olduğu iddia edilerek, sansür onaylandı. Mahkemelerin bu kararının ardından sansürü Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıyan ajansın başvurusunun, AYM’de de yanıtsız kalması üzerine sansür kararı ile ilgili ajansın hukuk danışmanları tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AHİM) başvuru yapıldı. Başvuruların henüz karara bağlanmaması sonucu erişim engelinin önü alınamadı ve ajans 48 kez kapatıldı.
DİHA açısından yaşanan durum, bir siteye erişim engeli sınırlarını oldukça aşmaktadır. Ajans, bir haber sitesi olmamakla birlikte yüzün üzerinde aboneye günlük olarak fotoğraf, video ve haber geçen Türkiye'nin en köklü ve aktif ajanslarından ve haber kaynaklarından biridir. Yayın engellendiği 24 Temmuz 2015 tarihinden itibaren aralarında ulusal TV kanalları, ulusal gazeteler, yerel TV kanalları, yerel gazeteler, radyolar, haber siteleri, STK ve farklı kamusal alanlardan yüzlerce abonelerine sağlıklı haber akışı sağlanamamaktadır.
‘FİZİKİ SALDIRILAR, GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR’
Hükümet tarafından DİHA’ya yönelik geliştirilen ve basın-ifade özgürlüğünü ayaklar altına alan yönelimler sansürle sınırlı kalmadı. Baskı, kimi zaman haber takibi yapan muhabirlere dönük polis saldırıları kimi zaman da bürolara dönük hukuksuz polis baskınlarıyla devam etti.
Savaşın yeniden başladığı tarih olan 24 Temmuz 2015’ten ajansın kapatıldığı 29 Ekim 2016 tarihine kadar 56 muhabir gözaltına alındı, günlerce gözaltında gerekçesiz tutulan bu muhabirlerden 20’si tutuklandı. Tutuklananlardan 10’u aylar sonra görülen duruşmalarda tahliye edildi; 10 muhabir de hala tutuklu.
Toplumsal olayları takip eden 7 muhabir, polisin gaz bombasıyla yaptığı müdahaleden çeşitli yerlerinden aldıkları gaz kapsülüyle yaralandı. Haber takibinden sonra 4 muhabirde ırkçı grupların saldırısına uğrayarak darp edildi. 10 muhabir güvenlik güçlerinin tehditlerine ve darbına maruz kaldı, 3 muhabir hapis cezası verilirken, 4 muhabir hakkında soruşturma açıldı, 2 muhabir, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten davalık oldu. Ayrıca, 8 editör ve muhabirin pasaportları OHAL’in ilanından sonra iptal edildi.
‘BASKIN VE KAPATMA’
İktidar sadece baskı, sansür, gözaltı ve tutuklamalarla da yetinmedi. DİHA’nın Amed’de bulunan merkez binasına, 28 Eylül 2015’te skandal bir şekilde sonradan çıkartılan arama kararıyla silahlı ve kar maskeli polislerce baskın yapıldı. Editör ve muhabirlerin aralarında bulunduğu 10 çalışanı da gözaltına alındı. Çalışanlar, el ve yüzlerinde “barut izi” taraması yapıldıktan sonra serbest bırakıldı. Bu süre zarfında Hakkari ve Yüksekova bürolarında da güvenlik güçlerince baskın düzenlendi ve Yüksekova bürosu ateşe verilerek, içindeki eşyalarla yakıldı.
Son olarak 29 Ekim 2016 tarihinde akşam karanlığında OHAL dayanarak çıkartılan 675-676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Dicle Haber Ajansı kapatıldı. Bir gün sonra da 30 Ekim’de Amed’de bulunan merkez binası mühürlendi, daha sonra da art arda büroları (Ağrı, Ankara, Adana) mühürlendi.
‘TUTUKLANIP DAHA SONRA TAHLİYE EDİLEN MUHABİRLER’
*24 Temmuz 2015 tarihinde Bursa’da gözaltına alıp tutuklanan Ömer Gül, aylarca tutuklu kaldı.
*5 Ocak 2016 tarihinde Silopi’de yaptığı haberler gerekçe gösterilerek tutuklanan Nedim Oruç, 6 ay tutuklu kaldı.
*2 Şubat 2016 tarihinde Malatya’da ‘örgüt üyesi’ iddiasıyla tutuklanan Nuri Akman, 7 ay tutuklu kaldı.
*11 Şubat 2016 tarihinde Antep’te facebook paylaşımları gerçekçe gösterilerek tutuklanan Nazım Daştan, 6 ay tutuklu kaldı.
*11 Şubat 2016 tarihinde Antalya’da ev baskınları sonucu tutuklanan Feyyaz İmrak, 8 ay tutuklu kaldı.
*14 Nisan 2016 tarihinde Nusaybin’de ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklanan Meltem Oktay, 4 ay tutuklu kaldı.
*24 Nisan 2016 tarihinde Batman’da tutuklanan Bilal Gündem, 30 Haziran’da serbest bırakıldı.
*4 Mayıs 2016 tarihinde Antep’teki bombalı saldırı yerine ilk giden ve gözaltına alınan Mehmet Hakkı Yılmaz, ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklandı. Yılmaz, 14 Temmuz’da serbest bırakıldı.
*13 Kasım 2015 tarihinde Van’da tutuklanan İdris Yılmaz, 4 ay tutuklu kaldı.
*2 Ağustos 2016 tarihinde Erzurum’da tutuklanan Mehmet Arslan ise 2 ay tutuklu kaldı.
‘HALA TUTUKLU BULUNAN MUHABİRLER’
*23 Şubat 2016 tarihinde Sur’da haber takibi yaparken tutuklanan Mazlum Dolan, hala tutuklu.
*11 Nisan 2016 tarihinde Van’da gözaltına alınan Ziya Atamam, tutuklandı.
*15 Nisan 2016 tarihinde Sakarya’da ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla Muhammed Doğru, tutuklandı.
*9 Mayıs 2016 tarihinde Mardin’de ‘örgüte yardım ve yataklık’ iddiasıyla Abdulkadir Turay, tutuklandı.
*13 Mayıs 2016 tarihinde Van’da ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklanan Nedim Tülfent, hala tutuklu.
*14 Mayıs 2016 tarihinde Hakkari’de tutuklanan Şermin Soydan için müebbet istendi.
*5 Temmuz 2016 tarihinde Batman’da Şerife Oruç, haber takibi sırasında tutuklandı.
*26 Ağustos 2016 tarihinde Van’da tutuklanan Erdem Mühirci, hala tutuklu.
25 Ekim 2016 tarihinde Muş’ta yapılan ev baskınları sonucu İdris Sayılgan, tutuklandı
‘GÖZALTINA ALINIP BIRAKILAN MUHABİRLER’
Erdoğan Alayumat, Ahmet Kanbal, Selman Keleş, Murat Aydın, Beritan İrlan, Engin Eren, Mahmut Ruvanas ve Mesut Kaynar iki kez alınıp bırakıldılar. Birer kez alınıp bırakılanlar; Berivan Altan, Serhat Yüce, Cüneyt Duran, Erkan Şahin, Murat Verim, Yasin Kobulan, Bilal Seçkin, Elif Çetiner, Ferzen Çatak, Nametullah Başar, Doğan Akdamar, Uğur Akgül, Süheyla Ölmez, Mahsum Molak, Ergin Çağlar, Arif Kılıç, Özgür Paksoy, Mehmet Kurnaz, Mensur Küçükkarga, Arjin Dilek Öncel, Yağmur Kaya, Aziz Oruç, Müjdat Can, Dicle Müftüoğlu, Ömer Çelik, Devran Toptaş, Siyabend Yaruk, Nazemin Çap.
‘GÜVENLİK GÜÇLERİNİN TEHDİT VE DARP ETTİĞİ MUHABİRLER’
Serhat Yüce, Diyar Balkaş, Yekta Yöyler, Dicle Müftüoğlu, Selami Aslan, Fethi Balaman, Aynur İnedi, Mehmet Sıddık Damar, Selman Keleş, Emir Büküm.
‘HAPİS CEZASI ALAN MUHABİRLER’
Murat Verim (6 yıl)
Doğan Akdamar (1 yıl 3 ay)
Bilal Güldem (2 yıl 3 ay)
‘POLİSİN BASKIN DÜZENLEDİĞİ BÜROLAR’
Diyarbakır merkez binası, Hakkari bürosu, Yüksekova bürosu (baskın esnasında yakıldı).
‘PASAPORTLARI İPTAL EDİLEN EDİTÖR VE MUHABİRLER’
Kenan Kırkaya, Ramazan Pekgöz, Semiha Alankuş, Mazlum Özdemir, Ertuş Bozkurt, Fatma Koçak, Çağdaş Kaplan, Sadık Topaloğlu.
Yarın: ‘Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz diyen JİNHA’