Göteborg varoşlarında Panterler

Göteborg varoşlarında Panterler

Göteborg’nin varoşlarından Biskopgården uzun bir süredir İsveç medyasının gündeminde. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadıkları semtin adı silahların ateşlenmesi ve kriminalite ile birlikte anlılıyor. Geçtiğimiz hafta iki gençin öldürüldüğü semtte dün de bir kişi ağır yaralandı.

Bıskopgården 8 yıldır iktidarda bulunan sağ koalisyon hükümetinin kemer sıkma ve özelleştirme politikalarından en olumsuz etkilenen semtlerin başında geliyor. Gençlerin serbest zamanlarını değerlendirdikleri gençlik merkezleri, sağlık ocakları ve postanaler kapatılıyor. Dışlanan göçmen gençleri kriminaliteye itiliyor.

Ancak semtte gençler bir araya gelerek dernekler kuruyor ve hükümetin politikasına karşı mücadele etmeye çalışıyorlar. Bu derneklerden en tanınmış ve aktif olanı  ise bundan iki yıl önce kurulmasına rağmen Panterler. Pek çok başarılı projeyi yaşama geçiren Panterler’in kurucusu ve başkanı 12 Eylül faşist darbesinden sonra Türkiye’yi terkederek İsveç’e iltica eden Dersimli bir alienin çocuğu Murat Solmaz.

Solmaz’la Bıskopgorden’de olanlar ve derneğin çalışmaları üzerine bir söyleşi yaptık.

Önce sizi tanıyalım?

Ailem 1983 yılında İsveç’e iltica etti. Bir süre Uppsala’da yaşadıktan sonra Göteborg’ye taşındık. Volvo’nun otomotiv üreten fabrikasında çalışırken kriz nedeniyle işten atıldıktan sonra bizim semtte, Bıskopgården’de bulunan Yüksek Halk Okulu’nda eğitim görmeye başladım. Amacım okulu bitirdikten sonra daha iyi bir iş bulabilmekti. Okula başladıktan 3 hafta sonra Vietnamlı bir bayan öğrencinin okulun kafeteryasında çalışan işçilerin atılmaması için imza topladığını gördüm.

Ben de imza kampanjasına angaje oldum. Topladığımız imzaları basın ve politikacılara yolladık. Vietnamlı iyi İsveçce bilmediği için kurumlarla ve basınla ilişkileri ben sürdürüyordum. Politikacılar bizden üç kişilik bir heyet belirlememeizi ve belediyeye göndermemizi istedi. Biz heyet yollayamayacağımızı ve kendilerinin okula gelerek öğrenci ve çalışanlarına açıklamalarını talep ettik. Toplantıya gelen politikacılar para sıkıntısından dolayı sadece yemekhanenin değil okulun da kapatılacağını söylediler. Toplantıdan sonra okulun kapatılmaması için bir öğrenci derneği kurmayı kararlaştırdık. Daha sonraları yine Göteborg’nun Bergsjön varoşunda bulunan diğer okulun kapatılacağını da öğrendik. Bir ilk okulda çalışan 7 öğretmenin de işine son verdiler. Aradan çok geçmeden Polis Karakoluna 7 yeni polis yolladılar.

Biz iki semtte yaşayan gençler bir araya gelerek Belediye binası önünde okulların kapatılması ve öğretmenlerin işten atılmasını protesto için gösteri yaptık. Gösteriye ailelerimizde katıldı ve basında epey yankı yarattı. Halk Yüksek Okulları göçmenler ve yoksullar açısından oldukça önemli bir fonksiyona sahip.

 Halk Yüksek Okulları neden önemli?

Halk Yüksek Okulları önceleri kırsal bölgelerde köylü hareketinin mücadelesi sonucu kuruldu. Köylüler şehirlere göç etmeye başlayınca bu okullar illerin varoşlarında kurulmaya başlandı. Göteborg’da varoşlarda pek çok Halk Yüksek Okulu vardı. Halk Okulları öğrencilerin sadece üniversiteye gitmelerinin önünü açmıyor, aynı zaman da öğrencilere düşünmeyi, inisiyatifli olmayı ve üretime katılmayı öğretiyor. Bu arada tatile Venazuella’ya gittim. Orada gençlerle karşılaştım ve yaşadığımız sorunları anlattım. Daha önce kendilerinin de aynı sorunu yaşadıklarını ve üniversiteleri işgal ettiklerini söylediler. Aynı şeyi siz de orada yapabilirsiniz dediler.

İsveç’e döndüğümde olanları öğrencilere anlattım. Okulumuza devam edenlerin çoğunluğu göçmen ve bunlardan % 80’i orta yaşlı kadınlardı. 26 Ocak 2010 günü okulu işgal ettik. İşgalin ücüncü günü okul müdürü politikacılarla birlikte geldi. Okulun kapatılmayacağını söyledi ve işgali bitirmemizi istedi. Okulu bitirdikten sonra Üniversiteye başladım.

Semtinizde Panterleri kurmanız nasıl oldu?

Bir gün kütüphanedeyken personel ile gençler arasındaki tartışmalara tanık oldum. Hava soğuk olduğu için gençler içeri girmek istiyor ama personel izin vermiyordu. Semtte bulunan serbest zamanları değerlendirme merkezi kapatıldığı için gençlerin gidebilecekleri bir yer kalmamıştı. Belediye Meclis toplantıları halka açık olduğu için birkaç arkadaşımla birlikte toplantıya gittik. Bu toplantılarda halkın önerilerde bulunma ve düşüncelerini açıklama hakkı var. Toplantıda gençlik merkezinin neden kapatıldığını sordum. Personele verilecek paraları olmadığı için kapattıklarını söylediler.  Anahtarları bize verin biz kendimiz açarız dediğimiz de kişilere anahtar teslim edemeyeceklerini ancak dernek kurmamız halinde durumu tartışabileceklerini söylediler.

Semtte gelip gençlerle topantı yaptık ve 15 Şubat 2011 günü Panterler’i kurduk. Derneği kurduğumuzda 14 kişiydik. Şimde 150 civarında genç derneğimize üye.

Neden derneğe Panterler adını verdiniz?

Derneği kurduğumuz toplantıda sorunun gençlik merkezinin yeniden açılması ile çözülemeyeceğini, gençlere eğitim ve iş olanaklarının yaratılması için çalışmak ve bunu sağlayabilmek için de sürdürülen kemer sıkma politikalarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini kararlaştırdık. Halk Yüksek Okullarinda ABD’de siyahların verdikleri mücadele de okutuluyor. Panterler hem sosyal alanda hem de politik çalışmalar yürütüyorlardı. Aynı şeyi bizim de semtte yapabileceğimizi düşündük. İsveç’te çok dernek ve örgüt var. Bazıları ya tamamiyle siyaset yapıyor ya da sadece sosyal çalışmalar yürütüyor. Biz ikisini bir arada yürütme anlayışıyla hareket ediyoruz.

Neler yapıyorsunuz?

Semtte halkın katılımıyla bir spor sahası yaptık. Ama aynı zamanda sosyal haklarının kısıtlanmasına, postane, okul ve sağlık ocaklarının kapatılma girişimlerine karşı da eylemler yapıyoruz.Elektirik sistemindeki arızadan ötürü semtin lambaları bir hafta yanmadı. Halk belediyenin bir şey yapacaåina inanmadığı için herhangi bir şikayette bulunmadı. Dernek “Mavi lamba değil, sokak lambası istiyoruz” kampanyasını başlattı. Akşamları zifiri karanlıkta sadece polis arabalarının mavi lambaları yanıyordu. Varillerde gazyağı ve odun yakarak sokakları aydınlattık. Bu eylemlere 200-300 kişi aktif olarak katılıyordu. Eylem üç gün sürdü. Eylemlerin medyaya yansımasından sonra politikacılar bizimle ilişki kurdu. Biz semtteki aydınlatma sisteminin modernize edilmesini istedik. Talebimize olumlu yanıt verdiler ve 1 yıldır aydınlatma sistemi sorunsuz çalışıyor.Gençlik Merkezini de geçtiğimiz ay açtık ve orada 4 genç çalışıyor.

Bundan bir kaç ay önce İsveç medyasında derneğinizle ilgili tartışmalar oldu. Bazı gazetelerde derneğinizde kriminallerin bulunduğu iddia edilmesini nasıl yorumluyor sunuz?

Bir üyemiz evinin önünde silahla vurularak öldürüldü. Göteborg’in en büyük gazetesi Göteborg Posten, öldürülen gencin kriminal olduğunu ve daha önce polis tarafından bilindiğini yazdı. Gazeteyi arayarak yazdıklarının gerçek olmadığını ve düzeltmeleri gerektiğini söyledik. İsveç’te basın özgürlüğü olduğunu ve istedikleri herşeyi yazabilecekleri cevabını verdiler.

Bunun üzerine ben Panterlerin Başkanı, Mervan Çelik de fotbolcu sıfatıyla Expressen Gazetesine yazdığımız makalede Göteborg Posten’i eleştirdik ve tutumlarını protesto etmek için gösteri yapacağımızı açıkladık. Ertesi günü bizi aradılar ve görüşmek istediklerini söylediler. Onlara görüşmeden önce dernekte üyelerle toplantı yaptık ve belirlediğimiz üç talebi gazete yönetimine iletmeyi kararlaştırdık. Kriminal sözcüğünü kullandıkları için özür dilemelerini, semte gelerek halkla konuşmalarını ve olanları yazmalarını istedik. Talebimizi kabul ettiler ve gazetede özür yazısı yayımladılar. Bir hafta gazete redaksiyonunu semtte taşıdılar ve gençlerin yazdıkları makaleleri yayımladılar. Şu anda gazete ile ilişkileriminiz gayet iyi gidiyor.

Derneğimizde eskiden kriminaliteye bulaşmış olan üyelerimiz de var. Bunların tamamı kriminaliteyi bırakmış gençler. Bundan birkaç ay önce gençler için bir proje yaptık. Belediyedeki bazı politikacılar geçmişte kriminaliteye karışmış gençleri dernekten atmamız karşılığında projeye destek vereceklerini söylediler. Biz bunu reddettik. Geçmişte kirli işlere bulaşmış insanları topluma kazandırmak politikacıların görevi. Ama politikacılar bu insanları topluma kazandırma  ve yeni bir şans verme yerine bizim de onları dışlamamızı istiyorlar. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bugün en tutarlı mücadele eden ve en devrimci olan dernek üyelerimiz geçmişte kriminaliteye bulaşanlar. Düzenden zarar gördükleri ve çok acılar çektikleri için kararlıkla mücadele ediyor ve kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar.

Amacımız yakıp yıkmak değil. Sosyal devletin ortadan kaldırılmasına ve tasarruf politikalarına karşı mücadele etmek. Bunu halkla birlikte gerçekleştiriyoruz. Bu nedenle de düzenlediğimiz tüm faaliyetler vekampanyalar başarıyla sonuçlandı.

Bu faaliyetlerden biraz söz edermisiniz?

Yaz aylarında bir hafta süren festivaller düzenliyoruz. 2011 yılında yaptığımız festivale ABD’den Kara Panterlerin lideri Bobby Seale, geçen yıl da eski Kültür Bakanlarını davet ettik. Seminerler ve paneller düzenledik. Her yıl festivali 1 Mayıs’a denk getiriyoruz. 1 Mayıs işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü. Ancak bugün eğemenler beyaz ve siyah işçileri, isveçli ve göçmen işçileri bölmeye ve çelişkiler yaratmaya çalışıyor. Biz buna karşı mücadele ediyoruz. Bu yıl Göteborg’de düzenlenen en büyük 1 Mayıs gösterisini biz örgütledik. 100 yıldan beri 1 Mayıs’ı kutlayan Sosyal Demokratlar ve Sol Parti’nin bir araya getiremediği kitleyi biz bir araya getirdik. Gösterimize 5 bin kişi katıldı. Gelecek yıl 10 bin kişiyi katmayı hedefliyoruz.

Şu anda üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?

Semtte graffiti projesini yaşama geçiriyoruz. Belediyeden büyük bir duvara grafiti yapabilmemiz için izin aldık. Graffiti halkın ve yoksulların katılabilecekleri bir sanat alanı. Gençler idol olarak kabul ettikleri kişilerin portrelerini  ya da istedikleri resimleri duvarlara çiziyor. Başlangıçta bu projede yer alan gençlerin sayısı 15 civarındaydı. Şu anda 50 genç proje içinde yer alıyor. 3x10 metre ebadındaki bir duvara derneğimizin amblemini yaptık. Belediyeyle yaptığımız anlaşmaya göre bu amblem 30 yıl duvarda kalacak.

Bundan bir kaç ay evvel Malmö’de şube açtık. Benzeri projeyi oradada yaşama geçirmeye çalışacağız.

Göteborg’den El Nusra saflarına katılmak üzere onlarca genç Suriye ve Rojava’ya gitti. Sizin semten gidenler oldu mu?

Bizim semten giden olmadı. Ama giden gençlerin çoğu dışlanan işsiz gençler. Gençlerin oralara savaşmak için gitmeleri bu toplumda ciddi sorunların olduğunu gösteriyor. Politikacıların izlediği dıştalayıcı politikayı gözden geçirmeleri ve önlem almaları gerekir.