Günay: Kirli ittifaklar büyüyor

HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Tüm bu savaş ve operasyon kararlarının altında yatan ve adı anılmayan sebeplerin başında derinleştirilen tecrit politikaları geliyor. Tecrit derinleştikçe savaşlar derinleşiyor. Kirli ittifaklar büyüyor" dedi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, haftalık olağan basın toplantısını Amed'de yaptı.

Günay'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Bugün 11 Eylül saldırılarının yıl dönümü. El Kaide’nin üstlendiği ve dünyada ciddi etkiler yaratan 11 Eylül 2001 saldırılarının üzerinden 19 yıl geçti. Saldırıda ABD vatandaşı 3 binden fazla insan hayatını kaybetti, 6 bin kişi yaralandı.
11 Eylül’de ikiz kulelere saldıran zihniyetin de, Irak ve Afganistan’a savaş açan zihniyetin de bugün Libya’da, Suriye’de, Akdeniz’de halklara savaş açan zihniyetin de birbirinden farkı yok. Umut halkların bu savaş ve ölüm siyasetine karşı küresel ölçekte geliştirdiği direniştir, barışçıl bir dünya yaratma özlemidir. IŞİD’e karşı Kobanê’de ortaya çıkan destansı direniş ve bu direniş etrafında şekillenen enternasyonalist dayanışma ve Rojava devrimidir. 11 Eylül saldırılarının yıldönümü vesilesiyle o günden bugüne egemenlerin dayattığı savaşlarda hayatını kaybeden bütün dünya vatandaşlarını saygıyla, minnetle anıyoruz.

'AKP 12 EYLÜL'Ü DEVRALDI'

12 Eylül Darbesi’nin üzerinden tam 40 yıl geçti. Bu kanlı darbenin bedeli çok ağır oldu. 650 bin kişi gözaltına alındı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 517 kişiye idam cezası verildi. 171 kişinin işkenceden öldüğü, yüzbinlerce insana akıl almaz işkencelerle cezaevlerinden ölüme terk edildiği belgelendi.
Halk iradesini gasp eden bu karanlık zihniyet maalesef bugün de varlığını sürdürüyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘Tarihimizde kara bir leke’ ve ‘hesaplaşacağız’ dediği 12 Eylül karanlığının uygulamalarının tamamını AKP ve Erdoğan bir miras gibi devraldı. Kendi iktidarını darbe Anayasasından ve kurumlarından aldığı güçle sürdüren AKP, bugün devletin dehlizlerindeki karanlık yapılarla ittifak yaparak bu darbeci zihniyeti derinleştiriyor.
İktidar bu darbeci zihniyetten besleniyor biz de bu darbeci zihniyete karşı direniyoruz.
Darbeci zihniyet Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün en temel sebebidir.

'İRAN-TÜRKİYE ANLAŞMASI ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN DEVAMIDIR'

Kürtlere karşı geliştirilen devletler arası bölgesel ittifaklarda da bu yaklaşımı bariz bir şekilde görüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde İran ile Türkiye arasında gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6. Toplantısında da savaş kararı alındı. Bu toplantıda açıklanan kararlar devletler arası bölgesel çözümsüzlük politikaların yeni bir belgesidir. Irak, İran ve Türkiye arasında Kürtlerin temel haklarını gasp etmek, onların kendini yönetmesinin önüne geçmek amacıyla yapılan bu işbirliği sadece bugün değil dün de yapılıyordu. Bu devletlerin mücadele ettiği özneler değişse de, aralarındaki ittifak ve bu ittifakın “Kürt karşıtı” mantığı hiç değişmiyor.

'KÜRT GÜÇLER DUYARLI OLMALI'

Bu devletler kendi aralarında Kürt karşıtı ittifakı derinleştirirken, mümkünse Kürtleri de karşı karşıya getirmeyi, Kürt karşıtı ittifaka Kürtlerin bir kesimini de dahil etmeyi amaçlıyor. Bu nedenle HDP olarak, derdi Kürt halkının hak ve özgürlükleri olan bütün Kürt güçlerine bu konuda daha duyarlı olmaları çağrısı yapıyoruz. Tarih Kürtlere ulusal birliği dayatırken, devletlerarası bu politikaya alet olacak hiçbir gücü de affetmeyecektir.
Biz geçen hafta Nêçîrvan Barzanî’nin Ankara ziyaretini yakından takip ettik. Elbette Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bütün diplomatik kanalları kullanmasını, her kesimle ilişkilerini geliştirmesini sonuna kadar destekliyoruz. Fakat Rojava’da, Başûr’da Kürtler arası ilişkileri baltalamaya çalışan her türlü girişime karşı Bölgesel Kürt Yönetimi'ni uyarmayı ve bu politikalara alet olunmamasını talep etmeyi de görev biliyoruz. Beklentimiz, Bölgesel Kürt Yönetimi'nin diplomatik ilişkilerinde çözümden yana rol oynamasıdır, Kürtler arası birliği bozan yaklaşımlara tavır almasıdır. Daha önce de defalarca tekrarladık, Bölgesel Kürt Yönetimi Kürt sorunun çözümü konusunda tarihi rolünü oynayabilir, Kürtler arası birliği geliştirebilir.

'TECRİT SAVAŞI DERİNLEŞTİRİYOR'

Bütün bu gelişmelere karşı dün olduğu gibi bugün de bizim söylediğimiz şey çok açıktır: Kürt sorunu diyalog yoluyla, demokratik, eşitlikçi ve adil bir şekilde çözülmedikçe, ülkede darbe mekaniği ve kirli ittifaklar derinleşiyor, toplumu esir alıyor. Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının ülkede faşizmin kurumsallaşmasına zemin hazırladığı, ekonomik kaynakları tamamen savaşa, çatışmaya aktarması hasebiyle de tam bir ekonomik çöküntü ortaya çıkardığını hepimiz görüyoruz. Bu çözümsüzlükte ısrar etmek, ülkenin geleceğini ipotek altına alma dışında bir işe maalesef yaramıyor. Tüm bu savaş ve operasyon kararlarının altında yatan ve adı anılmayan sebeplerin başında ise derinleştirilen tecrit politikaları geliyor. Tecrit derinleştikçe savaşlar derinleşiyor. Kirli ittifaklar büyüyor.
Çözüm isteyen herkes Barış Deklarasyonumuzu dikkate almalıdır.

'AHLAK DIŞI KONSEPTİN BELGESİ'

AKP bizim bu barış politikamıza sadece diplomatik alanda değil hayatın her alanında saldırı politikalarıyla cevap veriyor. Bu dönemde en fazla hedef alınan HDP’li kadınlar ve gençler oldu.  
En son İstanbul’da farklı tarihlerde  3 Gençlik Meclisi üyemiz kaçırıldı, Ağrı’da ifade için Emniyet'e çağrılan Gençlik Meclisi Üyemize ajanlık dayatmasında bulunuldu. Yine Gençlik Meclisi ve aynı zaman Parti Meclisi üyemiz olan Büşra Kuyun, Van’da kendilerini kolluk olarak tanıtan kişilerce daha önce kaçırılmıştı. Lider Polat’ın kaçırılmasının görüntüleri ortaya çıktı. Bu görüntüler nasıl, hukuk dışı, ahlak dışı bir saldırı konseptinin devrede olduğunu gösteriyor.
Emniyet içinde kaçırmalarla görevlendirilmiş paramiliter ve JİTEMVARİ yapılar var. Gençlik iktidarınızı ve faşist zihniyetinizi tarihin çöp sepetine atmaya hazırlanıyor.
Partimize ve bileşenlerimize saldıranlar dönüp tarihimize baksınlar.
ESP hiç boyun eğmiş mi? Bir baksınlar. Hayır, yanılan ve yenilen hep bu operasyonları planlayanlar oldu, yine öyle olacak. Biz halkların ortak mücadelesini ve Kürt siyasi hareketi ile Türkiye devrimci hareketinin birliğini büyüterek, dayanışma ile bu saldırıları boşa düşüreceğiz. Bir kez daha uyarıyoruz gözaltındaki sosyalistleri derhal serbest bırakın, siyasi soykırım operasyonlarını sonlandırın.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

TÜİK’in açıklamasına göre işsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. Yandaş TÜİK’in verilerine rağmen Türkiye’de işsizlik bugün yüzde 30 seviyelerindedir. Her dört kişiden biri, her iki gençten ve kadından biri işsizdir.
Bu ay itibariyle 2 milyon 134 bin istihdam kaybı var. Bu istihdam kaybı AKP-MHP ittifakının ekonomiyi iflasa götürmesinin sonucudur. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 26,1, istihdam oranı yüzde 28,2’dir. Sadece bir yılda 2 milyon işsiz yaratan AKP-MHP ittifakı Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük tehdittir.
Her iki gençten biri iş bulmaktan, ekmek sahibi olmaktan vazgeçmiş durumdadır. İşte bu ülkenin karanlık tablosunun çerçevesi budur. Bu ülkenin geleceğini saltanatına, makamına, israfına ve lüksüne kurban etmek isteyenlerin yarattığı korkunç tabloyu TÜİK bile saklayamamaktadır.
Açlık ve yoksulluktan kurtulmanın tek yolu bu iktidardan kurtulmaktır: HDP çözüm sunuyor."