Gülcan Kaçmaz Sayyiğit: Konferans bir arada yaşamayı öngörüyor

DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Qamişlo’daki konferansın bölünmeye değil, aksine bir arada yaşamaya ilişkin olduğunu söyledi.

GÜLCAN KAÇMAZ SAĞYİĞİT

Kürt Birlik ve Ortak Tutum Konferansı sonrası tepkilerin yersiz olduğunu belirten DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Türkiye'ye kaybettirecek bir birliktelik değil. Aksine oradaki birlikteliği ve statüyü tanımak, Türkiye'ye de kazandıracak” dedi. 

Rojava’nın Qamişlo kentinde 26 Nisan’da düzenlenen “Kürt Birlik ve Ortak Tutum Konferansı” sonrası Şam’daki geçici yönetim ile Türk Dışişleri Bakanı ve Türk Cumhurbaşkanı tehditler eşliğinde tepki gösterdi. Konferansa katılan heyette yer alan DEM Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, hem konferansı hem de Kürt düşmanlığına dayalı bu tepkileri ANF’ye değerlendirdi. 

BİRLİKTE YAŞAMIN TEMELİ

Konferansın, uzun bir çaba ve çalışmanın ardından Kürtleri bir araya getirdiğini; 400’e yakın delegenin hazır bulunduğunu hatırlatan Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, “Farklı anlayıştaki Kürtlerin ortak bir duruşu sergilemesi, bu konferansı tarihe altın harflerle yazdırdı” dedi. Sayyiğit, konferansın ortak iradesinin yansıtan sonuç bildirgesi ve ortak tutum belgesinin, hem Kürtlerin statüsü ve diğer haklarının anayasal güvenceye alınmasını hem de Suriye'de birlikte bir yaşamı inşa etmeyi öngördüğünü kaydetti. 

PARÇALAR BİRBİRİNİ ETKİLİYOR

Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Kürdistan'ın herhangi bir parçasında açığa çıkan olumlu ya da olumsuz bir sonucunu, mutlaka diğer parçaları da etkilediğini belirterek, “Sayın Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta paylaşılan tarihi çağrısının etkilerini şu an görebiliyoruz. Mesela Türkiye ve Bakur’da açığa çıkaracak olumlu bir tablo; Kürtlerin haklarına, statüsüne, kimliğine, diline yönelik bir anayasal güvence, diğer parçaları da etkileyecek. Bir diğer boyutu da Rojava'da yaşayan Kürtler ile Bakur'daki Kürtlerin akraba olması. Aynı kimliğe bağlı olma dışında orada bizim akrabalarımız var. O yüzden orada yaşanan her olumlu şey, psikolojik, siyasi ve sosyolojik olarak diğer parçayı etkiliyor” şeklinde konuştu.

Türkiye'nin Rojava'yı kendine tehdit olarak gören politikadan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şöyle devam etti: “Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan Kürtler, Türkiye için tehlike değil. Onlar orada yaşayan tüm halklarla birlikte ortak bir yaşam inşa etmeye çalışıyor. Bizim oraya yaptığımız ziyaret ve konferansa katılmamız gizli değildi. Sayın Öcalan'ın çağrısından sonra Başûr’da bazı ziyaretler gerçekleştirdik. Sonuçta Türkiye'deki havaalanını kullanarak Hewlêr'e ve oradan da Rojava'ya geçtik. Orada yaptığımız görüşmeleri kendi partimizin resmi sosyal medya hesaplarından da paylaştık.

ROJAVA’DAKİ YAKLAŞIMI ÖĞRENMEK

Bu ziyaretimizde de şu hedefi önümüze koyduk; Kürtler/Kürt aktörler bu süreçle ilgili ne düşünüyor? Sayın Öcalan'ın da merak ettiği konulardan bir tanesiydi ki Başûr’daki temaslarımızı da biz o şekilde sürdürmüştük. Rojava'ya gidiş nedenimiz de oradaki temaslarımızda da şu an Türkiye'de başlatılmış olan sürece, Rojava'daki Kürtlerin yaklaşımı nasıl? Rojava'da yaşayan halkların yaklaşımı nasıl? Demokratik toplum çağrısını nasıl değerlendiriyorlar? Bu barışın toplumsallaştırılması noktasında onlar ne düşünüyor? Oradaki sivil toplum örgütleri, şahıslar ya da oradaki siyasi partiler ne düşünüyor? Konferansa denk gelmesi bizler açısından büyük bir şans. O gün orada olmak, o tarihi ana şahitlik etmek, gerçekten bizler arasından çok kıymetli bir şey.”

ORADAKİ BİRLİKTELİK, TÜRKİYE’YE KAYBETTİRMEZ

Konferans sonrası hem Ahmed Şara’nın hem de Hakan Fidan’ın açıklamalarının yersiz olduğunu belirten Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, şunları ekledi: “Konferans içeriği itibarıyla bir parçalanmayı, bölünmeyi ya da Türkiye için bir tehdit olmayı ortaya koyan bir şey değil. Az önce de ifade ettim; oradaki halkların birlikte inşa ettiği bir modelden bahsediyoruz. Orada yaşayan tüm halkların, tüm inançların aslında ortak bir noktada buluştuğu bir yaşam modelinden bahsediyoruz. O yüzden oradaki birliktelik, Türkiye'ye kaybettirecek bir birliktelik değil. Aksine oradaki birlikteliği, statüyü tanımak Türkiye'ye de kazandıracak bir şey. Kendi sınırları içerisindeki Kürtlerle bir barış sürecinden bahsedip sınırı dışındaki Kürtlere yönelik düşmanlık sergilemek, Türkiye'ye kazandıracak bir politika değil.”