GÖRÜNTÜLÜ

Hamburg’da Öcalan'ın fikirleri ve kapitalizmden çıkış tartışılıyor

Öcalan’ın düşünceleri ışığında, Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak 3: Demokratik Moderniteyi Açığa Çıkarmak-Direniş̧, İsyan ve Yeninin İnşası” isimli konferans, devam ediyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın düşünceleri çerçevesinde ilki 2012 yılında “Kapitalist Moderniteye Meydan Okumak” sloganıyla düzenlenen uluslararası koferansın 3’üncüsü bu yıl “Demokratik Moderniteyi Açığa Çıkarmak-Direniş̧, İsyan ve Yeninin İnşası” başlığıyla Almanya’nın Hamburg Üniversitesi’nde başladı. Dünyanın birçok ülkesinden akademisyen, bilim insanı, alternatif yaşam arayışında olanların buluştuğu konferansta, jineoloji, ekoloji tarih, felsefe, kapitalizm, direniş ve yeni yaşamın inşası gibi birçok konu tartışılacak. Konferans, Network for an Alternative Quest” (Alternatif Arayış Ağı) tarafından organize ediliyor.

MEGA-MAKİNENİN SONU

Demokratik Modernite konferansının ilk günündeki birinci oturum, kapitalist sistemin yol açtığı tehlikeler, verdiği zararlar ve nasıl aşılacağı üzerinde yapılan tartışmalarla başladı. Konferansın birinci oturumu “Kapitalist uygarlığın zihniyetini parçalamak” başlığı altında yapıldı.

Moderatörlüğünü Yazar ve Aktivist Rahila Gupta’nın yaptığı oturumda ilk sunumu gerçekleştiren Yazar Fabian Scheidler, tiranlık biçimlerinden bahsetti. “Mega-makinenin sonu” kitabının yazarı Schidler, 16’ncı yüzyıldan sonra erkeğin doğayı kontrol altına alarak, teknolojik ilerleme sağladığını anlattı. Geçen yüzyıllar içerisinde oluşan iktidar biçimlerini anlatan Yazar Scheidler, sermaye birikimlerinin yol açtığı sonuçlara dikkat çekti. “Sistem beş bin yıldır dünyayı yok ediyor” diyen Scheidler, doğal kaynakların yok edilmesine, savaşlar, küresel ısınmaya dikkat çekti. Alan yazar, “Kaotik bir geçiş süreci içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Size tehlikeyi tasvir edemem.  Felaket senaryoları olabilir. Ama bu mega-makineden kurtulmamız lazım” dedi.

Scheidler, sunumunda savaşın ortasında bir alternatif olarak ortaya çıkan Rojava modeli ile Chiapas örneğine işaret etti.

‘ÖLDÜRME BİR KÜLTÜR HALİNE GELDİ’

Öcalan’ın avukatlarından Ebru Günay ise Öcalan üzerindeki tecrit ve açlık grevlerini hatırlattı. Kapitalizmin görünen ve görünmeyen saldırılarına dikkat çeken Günay, doğal toplumun sona ermesi ve sınıflı topluma geçmesi ile kapitalizmin temellerinin atıldığını belirtti. Günay, “Öldürme ve yok etme bir kültür haline geldi” dedi. Günay, Öcalan’ın bu konudaki çözümlemelerini aktardı.

Doğal kaynakların yok edilmesinden de bahseden Günay, ekoloji ile toplum arasında yaratılan uçurum tehlikesine işaret etti. Kadına yönelik saldırılardan da söz eden Günay, kapitalizmin kadın üzerinden kontrolsüz nüfus patlamasının önünü açmaya çalıştığını söyledi. Günay’a göre kapitalizm, bu dönemde son hamlelerini yapıyor.

MEKSİKA’DA UYUŞTURUCU SAVAŞI: ABD FİNANSE EDİYOR

Son yedi yıldır Meksika’da yaşayan ve “Kapitalizmi uyuşturucu savaşı” isimli kitabın yazarı, Gazeteci Dawn Palley de konferanstaki sunumunu uyuşturucu savaşları üzerine yaptı. “Korkunun İnşası ve İnsan Fazlalığı” başlığı altında sunumunu yapan Palley, Meksika’da yaşanan cinayetleri anlattı. Bu cinayetlerin siyaset dışında tutulmaya çalışıldığını belirterek buna tepki gösteren Palley, uyuşturucunun savaş çıkarmak için verimli bir araç haline geldiğini söyledi. Suriye ve Irak’tan sonra en fazla insanın Meksika’da öldürüldüğünü belirten Palley, resmi verilere göre son 10 yılda 30 bin kişinin kaybolduğunu ama gerçek rakamın bunun beş katı olduğunu kaydetti. Palley, Meksika ve Kolombiya gibi ülkelerdeki bu uyuşturucu savaşının Amerika tarafından finanse edildiğine ve ABD’nin dış politikası ile örtüştüğüne dikkat çekti. Kartelleri devletle ilişkilerini de anlatan Palley, ayrıca kapitalizmin insanı nasıl bir artı değer haline getirdiğinden de bahsetti. Palley, “Uyuşturucu savaşları halklara karşı açılmış bir savaştır” diyerek sözlerini tamamladı.

'FARKINDALIK VE UYANIŞ ÖZGÜRLÜKTÜR'

İlk oturumun diğer bir konuşmacısı olan Gazeteci Ferda Çetin ise, “Gösteri toplumu; sanat, spor, seks, medya ve bilgi tekeli üzerinde zihnin tutsaklığı” başlığı altında sunumunu yaptı. Çetin, bu başlıkların özgürlüğü tartışmayı gerektirdiğini belirterek, “Farkındalık ve uyanış aslında özgürlüğün kendisidir. Farkındalık ve uyanış için de bilgi ve düşünce gerekiyor” dedi. Gramcy’nin bu konudaki fikirlerinden bahseden Çetin, düşünce ve eylem gücünü geliştiren insanların, iktidarın ve devletin temsil mekanizmalarının ortadan kaldıracağını belirtti.

Öcalan’ın da bu konuya çok önem verdiğini söyleyen Çetin, Öcalan’ın toplum özgürleştikçe bireylerin de özgürce düşünebileceği yönündeki tespitini aktardı. Çetin, bu nedenle egemenlerin yaptığı saldırılara dikkat çekti.

Küreselleşmenin yol açtığı sorunlara işaret eden Çetin, “İnsanlar ne olup bittiğinin farkına varmazsa, sisteme alışırlar, o sistem itirazların en alt düzeye indiği bir hal alır” dedi. Kapitalizmin bu kadar başarılı olmasını kendisini yenilemesine, yeni tüketim alanları yaratması ve çeşitlendirmesine bağlayan Çetin, medya, televizyon, sinema, spor ve seks gibi mekanizmalar devreye konularak insanlara nelerin ihtiyaç olup olmadığının anlatıldığını belirtti.

'BİLGİ TEKELİ KIRILMALI'

Kapitalizmin kavramlarla oynayarak algı yarattığını belirten Çetin, kapitalizmin toplumsal dayanışma ve kolektivizme duyduğu ezeli bir tepkiye vurgu yaptı. Kapitalizme karşı çarenin var olduğunu belirten Çetin, toplumun kendi düşünce, yaratma ve eylem yapma kapasitesine inanması olduğunu söyledi. Çetin, bilgi tekelinin kırılması gerektiğinin altını çizdi. 

ÖCALAN VE BAKUNİN

Latin Amerikalı Araştırmacı Carlos Pazmino, “Öcalan ve Bakunin: Bitmemiş bir tartışma” başlığı altında konuştu. Pazmino, Latin Amerika’dan buraya gelmelerini mümkün kılan herkese teşekkür etti. Sosyoloji tezini de “Öcalan ve Bakunin: Bitmemiş bir tartışma” üzerine yaptığını belirten Pazmino, Öcalan’ın bütün dünyadaki mücadelelerin sentezini yaptığını kaydetti. Öcalan’ın fikirlerinin çok güçlü olduğunu belirten Pazmino, bu fikirler ışığında özellikle Kürt kadın mücadelesine dikkat çekti. Bakuni’nin fikirlerinin de eylem ideolojisi olduğunu belirten Pazmino, “O bir devrimciydi. Halk militanlığını ortaya koymaya çalışmıştı” dedi. Pazmino, “Öcalan de sol deneyimlerin sentezini yapıyor” diye ekledi.

Öcalan'ın Bakunin’in bıraktığı eksikleri de doldurduğunu dile getiren Pazmino, Öcalan’ın devleti küçültmek için gizli veya açık bazı taktikler önerdiğini anlattı.  Bakunin ve Öcalan’ın devlete ilişkin tanımlamalarından bahseden Pazmino, Öcalan’ın devletin toplumun inkarı olduğu çözümlemesini hatırlattı. Bakunin ve Öcalan’ın devlet ve din arasındaki ilişkiye ilişkin fikirlerini de paylaşan Pazmino, diğer solcu hareketlerin aksine Öcalan’ın devrimin konusunu kadın olarak önerdiğinin altını çizdi.