Hatimoğulları: AKP faşist politikaları ile diz çöktürmek istiyor

Öcalan'a yönelik tecridin uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyleyen HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, AKP'nin faşist politikalarla diz çöktürmek istediğini belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sonlandırılması için DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım'da başlayan açlık grevi devam ediyor. HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları devam eden açlık grevleri ve tecride ilişkin ANF'ye değerlendirmelerde bulundu. Öcalan'a yönelik tecridin hem Türkiye, hem de uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Hatimoğulları, tecridin tüm Kürtlere uygulandığını kaydetti.

Tecridin savaş anlamına geldiğini belirten Hatioğulları, "Türkiye'de sayın Öcalan öncülüğünde bir süreç başlatıldı ve müzakereye kadar da gitti. Ama maalesef araya provokatifler girerek süreci bitirdiler. Sürecin bitmesinin ardından Kürt halkına diz çöktürmek için şiddet politikaları devreye konuldu. Sokağa çıkma yasakları adı altında Kürtlerin hayatı zorlaştırıldı, Kürtler katledildi ve gençler bodrumlarda diri diri yakıldı. Zaten tecrit de bu politikaların bir sonucu. Tecrit sadece İmralı'da değil, 4 parça Kürdistan'a yayılarak sınırları aştı" dedi.

AKP-MHP REJİMİ TEK TİP İNSAN YARATMAK İSTİYOR

Türkiye'de herhangi bir hukuktan söz etmenin mümkün olmadığına dikkat çeken Hatimoğulları devamla şunları belirtti: "Türkiye'de ne hukuk ne de tarafsız yargılama var. Bu yargılama sistemi bir Tweet atmadan bile suç çıkarabiliyor. Bu rejim kendi anayasasını kendi çiğniyor. Faşist politikalarla diz çöktürmek istiyorlar. Bu şekilde Kürt Özgürlük Hareketi'ni yok etmek ve Kürtlere baş eğdirmek istiyorlar. Bu topraklarda tek tip ve bilinçsiz insan yaratmak istiyor."

Türkiye'de mücadele alanlarının çok fazla daraltıldığının altını çizen Hatimoğulları bundan dolayı açlık grevi eylemlerinin başladığını vurguladı. Baskı politikalarından dolayı Türkiye'nin açık bir cazaevine dönüştürüldüğünü belirten Hatimoğulları, "DTK Eşbaşkanı Leyla Güven ve tutsaklar tıkanan mücadele alanlarının yeniden açılması için açlık grevine başladılar. Elbette açlık grevi son başvurulacak eylemlerden biri. İnsanın bedenini açlığa ve ölüme yatırması çok ağır bir bedeldir. Direnişçiler bunları göze alarak greve başladılar. Bu direnişi selamlıyoruz. Leyla Güven ve diğer direnişçilerin talepleri yerindedir tecridin biran önce sonlanması lazım. Umut ediyoruz bu eylemle tıkanan mücadele alanı açılır" diye konuştu.

'HÜKÜMET BU ÇIĞLIĞA KULAK VERMEK ZORUNDA'

Hükümetin grevin yaygınlaşmasını istemediğini vurgulayan Hatimoğulları, Türkiye'nin hem içeride hem de dışarda bir tıkanma yaşadığını söyledi. Türkiye'nin her tarafında halka yönelik baskı ve hukuksuzluğun olduğunu sözlerine ekleyen Hatimoğulları, "Her ne kadar OHAL kaldırılsa da uygulamaları hala devam ediyor. Bu rejim tüm barış ve özgürlüklerinin önünü kapatmak istiyor. Bundan dolayı açlık grevlerine ilişkin sessizler. Leyla Güven vekil olmasına rağmen ağır şartlarda tutukluydu ve bırakılmıyordu. Nasıl ki Leyla Güven'in durumu kritik bir aşamaya geldi o zaman bıraktılar. Haklı taleplerin önünü kesmek için her türlü yöntemlere başvuruyorlar. Hükümet direnişçilerin çığlığına kulak vermek zorunda" dedi.

CPT'nin (Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi) sessizliğine de tepki gösteren Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Normal şartlarda CPT'nin hemen devreye girmesi gerekiyor, fakat yaşananları kulak arkası ederek kendi tüzüğünü çiğniyor. Tecrit suçtur, bir işkence yöntemidir. CPT'nin biran önce devreye girmesi gerekir. Grevdeki arkadaşlarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Halkımıza da çağrımızdır, kim ne yapabiliyorsa bu süreçte yapmalı. En büyük hukuksuzlukları insan haklarını savunuyoruz diyenler yapıyor. Bunların başında da AİHM ve CPT geliyor. Avrupa'da tecridin sonlanması için Türkiye'ye baskı yapmalıdır."