‘Hayati’ derecedeki raporlar Adli Tıp’ta geçersiz!

‘Hayati’ derecedeki raporlar Adli Tıp’ta geçersiz!

Cezaevinde yakalandığı sarılık hastalığının tedavisi sırasında yanlış yöntemler uygulandığı için rahatsızlığı karaciğer sirozuna dönüşen Hüseyin Yıldız, “hastalığının sürekli olduğu ve hayati uyarılar” bulunan raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu’nun bunun tam aksine “sürekli ve ağır hastalığı yoktur, cezaevinde kalabilir” yönündeki kararı nedeniyle hayati tehlikeyle yüz yüze.

Türkiye cezaevlerinde hasta tutsakların tedavileri önündeki engeller, hastane sevklerinde maruz kaldıkları ve adeta işkenceye varan uygulamalar tükenmiyor. Mezarlığa dönüşen cezaevlerinde TİHV ve İHD’in verilerine göre bugüne kadar hastalık, intihar, ihmal, işkence ve kötü muamele gibi nedenlerden dolayı 26 insan yaşamını yitirdi.

En son kanser hastası İrfan Eskibağ, kaldığı Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde 8 Mayıs 2013’te hayatını kaybetti. İnsan hakları savunucuları ve örgütlerince yapılan tüm girişimler ise sonuçsuz kalmış, Eskibağ, tahliye edilmemişti.

Cezaevindeki hasta tutsaklardan biri de Hüseyin Yıldız. 2010’da tutuklanan Yıldız, yaklaşık 4 yıldır cezaevinde. Yıldız, 2010 yılında kaldığı Muş Cezaevi’nde sarılığa yakalanarak rahatsızlandı. Hastalığına uygulanan yanlış tedavi nedeniyle de sarılık karaciğer sirozuna dönüştü. 

ADLİ TIP ÖNCE HASTANENİN İZİNDEN GİTTİ

Yıldız’ın 5 kez başvuruda bulunduğu Adli Tıp Kurumu, 17 Haziran 2013 tarihli 3. İhtisas Kurulu raporunda 26 Temmuz 2012’de Malatya Devlet Hastanesi’nde hazırlanan raporda verilen “Hastalığı süreklidir. İlaç tedavisi yeterlidir. Poliklinik takibi önerildi, yatışa gerek duyulmadı” yönündeki kararına paralel olarak 13 Mart 2013’teki muayene raporunda “genel durumu iyi, akciğer sesleri doğal, kalp sesleri normal, karaciğer ele gelmiyor” ibarelerine yer verdi.

Kurul, raporunda Yıldız’ın durumunu “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali kapsamında değerlendirilmediği, ağır bir hastalık durumunun olmadığı ve yaşamını yalnız idame ettirebileceği, tedavi ve poliklinik kontrolleri sağlanarak infazına devam edebileceği” yönünde karar verirken, “hastalığının ilerleyebileceğini, bu durumda ise yeniden değerlendirileceği”ni ifade etti.

HASTANELER ‘VAR’, ADLİ TIP ‘YOK’ DİYOR!

Geçtiğimiz yıl Malatya Devlet Hastanesi’nin “kronik hastalığı var”, İnebolu Devlet Hastanesi’nin hazırladığı raporda “Hepatit B’ye bağlı karaciğer sirozu teşhisi konulmuştur. Hastanın takip ve tedavisinin yapılabilmesi hayati önem arz etmektedir” ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Sağlık Kurulu raporunda “Hepatit B’ye bağlı dekompanse karaciğer sirozu. Özür oranı yüzde 75’tir. Sürekli hastalık oluşturmaktadır” denilen Yıldız için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, “hayati tehlikesi ve sürekli hasta olmadığına” karar verdi!

CEZAEVİ DOKTORUNDAN ‘HAYATİ’ UYARI

Hüseyin Yıldız’a cezaevi doktorunun “hastalığının karaciğer kanserine çevirebileceğini, yatalak olacağını ve karaciğer naklinin de faydasının olmayacağını” belirterek, durumun ciddiyetine dikkat çektiği öğrenildi. Yıldız, TUHAD-FED’e hastalığına ilişkin verdiği bu bilgilerin yanı sıra, “Beni Muş’taki hastalığım esnasında yaptıkları tedavide kobay olarak kullandılar. Yanlış tedavi uyguladılar” ifadelerinde bulundu.

İlaçlarının da değiştirildiği bilgisini veren Yıldız, Metris Cezaevi’ne koşulların sağlıksız ve hijyenik olmadığı için bir daha gitmek istemediğini bildirdi. Ayrıca kalp, nefes darlığı, kulaklarının duymaması, sol gözünün görmemesi, ayakta durmakta zorlanma ve bayılma gibi rahatsızlıkları da bulunan Yıldız’ın karnının şiştiği ve sık sık iğneyle karnında biriken suyun alındığı bildirildi. 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Yıldız'ın, infaz hükümlerine göre tahliyesine 18 aylık bir süre bulunuyor.

KARACİĞER SİROZU

Siroz, karaciğerin potansiyel olarak yaşamı tehdit eder nitelikte olan geri dönüşümsüz skarlaşmasıdır. İleri evrede karaciğerin yüzde 80 ila 90'ı hasar görebilir ve yerine skar (ölü) doku geçer. Karaciğer yavaş yavaş tüm normal hücrelerinin yerini alan progresif skarlaşmaya maruz kalır. Hastalık daha ileri evrelerde kan kusma, batındaki su nedeniyle (assit) ciddi enfeksiyona yol açar nitelikte midede şişkinlik, mental bozulma ve koma, yoğun sarılık ve böbrek bozukluğu gibi birçok yaşamı tehdit eden komplikasyonlar yaşayabilir.