HBDH: 106 yıl geçse de unutulmayan acıdır Ermeni Soykırımı

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Yürütme Komitesi, 1915 Ermeni Soykırımı’nın yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda, “106 yıl geçse de unutulmayan acıdır Ermeni Soykırımı” dedi.

HBDH Yürütme Komitesi yazılı mesajında, 106 yıl önce gerçekleşen soykırıma dikkat çekerek, “Bir Türk devlet geleneği olarak Ermenilerden, Asuri ve Süryanilerden geriye kalan her şey de Türkleştirildi” dedi.

Mesajda şunlar ifade edildi:

“Küçük Asya denilen topraklarda şehir, kasaba, köy olmak üzere 3 bine yakın yerleşim yerinde 1996 okul, 2538 kilise ve manastırlarıyla 2 milyon Ermeni yaşıyordu”

1915'te başlayan "Büyük Felaket" sonrası bu yerleşim yerlerinde geriye hiçbiri kalmadı. Kalanlar ise artık Ermeni yerleşim yeri değildi. Sultan Abdulhamit'ten başlayan, İttihat-Terakki ile devam eden, Kemalist hükümetle zirve yapan soykırım sonucu sadece Ermeniler değil Asuri-Süryani-Rum halkları da büyük bir kırıma ve yok olmaya mahkum oldu. İmha olmakla kalmadılar. Geride kalan kadın ve çocuklar barbar bir asimilasyona maruz bırakıldı. Kimliklerinden, dillerinden, kendilerine ait yaşamlarından koparılarak zorla Müslümanlaştırılıp parçalandılar.

Bir Türk devlet geleneği olarak Ermenilerden, Asuri ve Süryanilerden geriye kalan her şey de Türkleştirildi. Tarihsel bir gerçeklik çarpıtılmak istendi. Kiliseler camilere dönüştürüldü.

Kurulmak istenen Türk burjuvazisi Alman emperyalistlerinin planlayıcılığında Ermeni, Asuri, Süryani ve Rumlara ait tüm zenginlikleri gasp ederek yaratılmak istendi. Devlet başı ve sermayenin başı el konulmuş Ermeni-Rum mülkü üzerine oturtuldu. Devletin ve Türk sermayesinin temelinde soykırımın büyük yağması vardır.  

Ermeni soykırımı 106 yıldır Türk devleti tarafında inkar ediliyor. Yok sayılıyor. Türk devleti yağma-inkar-asimilasyona dayalı politikalarını bugün de sürdürüyor. Yalnızca yaptığı soykırımı inkar etmekle kalmıyor. Faşist yönetim Kürtler, Aleviler, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+lar, göçmenler ve Rojava, Karabağ, Güney Kürdistan üzerinden de bu politikalarını sürdürmeye devam ediyor.

Bu politikaları boşa çıkarmanın, faşizmi yıkmanın ve özgürlüğü kazanmanın tek yolu sınıfsız, sömürüsüz ve işgalsiz bir ülke yaratmanın mücadelesini vermektir. Bunun tek yolu ise ezilen halkların birleşik mücadelesinden geçmektedir. Acıların öfkeye ve faşizmi yıkma cüretine dönüşmesi ihtiyacı dünden ve her zamandan daha acildir. Bunu başarmalıyız, başarabiliriz, başaracağız. Egemenlerin, zorbaların ve soykırımcıların uykularını kaçıracak ve onları halkın ellerinde yargılayacağız!”