HBDH: Faşizmi ayakta tutan tüm dayanaklar hedeftir

HBDH Yürütme Komitesi, 1 Temmuz ile 12 Ağustos arasında gerçekleşen 20 dolayında eylemi üstlendi. Komite, faşizmi ayakta tutan tüm dayanakları hedef alacakları uyarısında bulundu.

Yazılı bir açıklama yapan HBDH Yürütme Komitesi, 20 dolayında eylemi üstlendi. Bunlar arasında 10 Ağustos’ta Konya Akşehir’de mühimmat yüklü askeri konvoya yapılan eylem ile aynı gün Reyhanlı’da askeri mühimmat deposuna yapılan sabotaj eylemi de var.

Komite, “Faşist T.C devletinin işgal, katliam, işkence, tutuklama ve baskıları artarak devam etmektedir” diyerek şunları ifade etti: “Faşist rejim güçleri demokrasi güçlerinin mücadele ve direnişi ile kazanılmış belediyelere kayyum atayarak gasp etmiştir. Pençe harekatları ile Güney Kürdistan’ı işgal etmiş, Rojava Devrimine saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Kadınlara yönelik katliamlar artarak devam etmektedir. İşçi cinayetleri yaşanmakta, emekçiler açlık ve yoksullukla karşı karşıya bırakılmaktadır. Türkiye ve Kürdistan’da toplumun ilerici, demokratik, devrimci, yurtsever kesimlerine dönük baskılar şiddetlenerek devam etmektedir.”

AKP’NİN ÇETELER DIŞINDA DAYANACAĞI GÜÇ KALMADI

Açıklamada devamla şunlar belirtildi: “Siyasi, askeri ve ekonomik olarak büyük bir krizle karşı karşıya olan faşist T.C devleti içte ve dışta büyük bir tıkanma yaşanmaktadır. Rejim pul pul dökülmektedir. Ekonomik kriz her gün toplumun daha fazla açlık ve yoksulluk yaşamasına neden olmaktadır. Emperyalist-kapitalist güçlerle geliştirilen ilişkiler Türkiye’yi her gün daha fazla batağa çekmektedir. Öyle İdlib’teki faşist çeteler dışında dayanacağı bir ittifak gücü kalmamıştır. Giderek AKP bölünme noktasına gelmiştir. Artık AKP içi çelişkiler gün yüzüne çıkmıştır. Siyasi iktidar kendi suçlarını ve katliamlarını taşıyamaz hale gelmiştir.

TC’NİN HUKUKUNDAN MEDET UMULARAK FAŞİZM YIKILMAZ

Faşist devletin yaşadığı bu zayıflama ve bunalım süreci kendiliğinden olmamıştır. Gerillanın, kadınların, tutsakların, emekçilerin, gençlerin, bir bütün demokrasi güçlerinin direnişi AKP-MHP faşizmini geriletmiştir. Demokratik halk kesimlerinin faşizme karşı direnişi T.C devletindeki krizi derinleştirmiştir.

Bir kez daha anlaşılmıştır ki faşist devlet ancak birleşik mücadele, dayanışma ve direnişle geriletilebilir, yıkılabilir. Faşist AKP-MHP iktidarı ve T.C devletinin hukukundan medet umularak faşizm yıkılmaz. T.C devletinin hukuku sömürgecilik hukukudur, faşizmin hukukudur. Faşist devlet yasaları toplumsal adalet, hak ve hukuk sağlamaz.  Faşizm koşullarında ancak halkın direnişi ile adalet sağlanır. Demokrasi, adalet ve özgürlük halkın direnişi, devrimci savaşla elde edilebilir.

HERKES MÜCADELEYE AKTİF KATILMALI

Bundan sonra yapılması gereken faşizme karşı mücadeleyi büyütmek ve keskin kılmaktır. Faşizme karşı mücadele topyekûn olmalıdır. Bu faşist iktidara karşı olan herkes mücadeleye en aktif katılmalıdır. Her türlü açık ya da kapalı, dar ya da geniş örgütlenme ve ifade araçları kullanılarak mücadeleyi yaygınlaştırmalıyız. Tam da AKP-MHP faşizminin sıkıştığı, içte ve dışta siyasi ve ekonomik kriz yaşadığı koşullarda hiç durmadan mücadele ve direnişi büyütmek gerekmektedir. Yapılması gereken faşizmin üstüne üstüne gitmektir.

T.C faşist devleti yıkılmaya, yenilmeye mahkumdur. Tüm belirtiler ve gelişmeler bunu işaret etmektedir. Rejim, psikolojik savaş yöntemiyle kendini güçlü göstermeye, özel savaş medyasını ve iktidar nimetlerini kullanarak yenilgi ve krizini örtbas etmeye çalışmaktadır.”

“Faşizme karşı mücadelede devrimci şiddet olmadan başarı sağlanamaz” diyen HBDH Yürütme Komitesi, bu bağlamda HBDH Milisleri ve İntikam Birimlerinin yapmış olduğu eylemleri “selamladı” ve şöyle sıraladı:

"1 Temmuz Datça’da Palmutbükü mevkiinde TV vericilerine yönelik sabotaj eylemi,

2 Temmuz İzmir’de Grand Otel ve çevresindeki otellere yönelik sabotaj eylemi,

26 Temmuz Ataköy Marina ve Pendik Marina’da Lüks yatlara yönelik eylemi,

26 Temmuz İzmir Bornava Pınarbaşı bölgesi palet üretim ve depolama tesisine dönük eylem,

27 Temmuz Bodrum’daki Sürat botu eylemi,

28 Temmuz İstanbul Ambarlı Liman eylemi,

30 Temmuz Konya Beyşehir’de silah fabrikasına yapılan saldırı eylemi,

30 ve 31 Temmuz’da Denizli ve İzmir’de Adalet Bakanlığına bağlı Yediemin depolarına yönelik eylem,

1 Ağustos Balıkesir Ayvalık ilçesinde bulunan Cem Boyner ve Ali Kurşat ailesine ait fabrika eylemi,

4 Ağustos Denizli Organize sanayi Bölgesine yönelik eylem,

5 Ağustos Tuzla Piyade okuluna yapılan eylem,

6 ağustos Üsküdar’da gerici Üsküdar Bilim Merkezine yapılan eylem,

6 Ağustos Zonguldak Alaplı ilçesinde AKP Destekçisi Erçal ailesine ait fabrikaya yapılan saldırı,

9 Ağustos Tuzla boya üretim fabrikasına saldırı,

10 Ağustos İzmir Çiğli’deki sanayi bölgesine yapılan saldırı,

10 Ağustos Konya Akşehir’de mühimmat yüklü askeri konvoya yapılan eylem,

10 Ağustos Hatay Reyhanlı’da askeri mühimmat deposuna yapılan sabotaj eylemi ve

12 Ağustos İzmir Bornova’daki Konteyner üretimi yapan fabrikaya yapılan saldırı eylemi AKP-MHP faşizminin halklarımız üzerindeki baskı ve katliamlarına karşı verilmiş bir yanıttır."

‘FAŞİZM VE DESTEKÇİLERİNİN İNLERİNE GİRDİK’

Açıklamada ayrıca “Bu eylemlerimizle faşist T.C devletinin, AKP-MHP faşizminin ve onun destekçilerinin inlerine girdik” denilerek şunlar eklendi:  “Halk düşmanlarından hesap sorduk, hesap sormaya devam edeceğiz. HBDH milisleri ve İntikam Birimleri için T.C devleti ve AKP-MHP faşizmini ayakta tutan, onu destekleyen tüm askeri, bürokratik, idari ve ekonomik dayanaklar hedeftir.

HBDH milisleri ve intikam birimlerinin yaptığı bu eylemler dönemin yaratıcı ve başarılı eylem biçimini açığa çıkarmaktadır. Teknik ve taktik başarısı tartışılmazdır. Düşman güçlerini ekonomik ve askeri olarak darbeleyen bu eylemleri devam ettirmek ve yaymak tüm devrimcilerin başta gelen görevi olmaktadır.

Ş.Delal Amed, Şehit Ulaş Bayraktaroğlu, Ş.Ulaş Adalı, Ş. Atakan Mahir, Ş.Baran Serhat, Ş. Nubar Ozanyan, Ş. Sevda Serinyel ve Ş.Alişer Xelikan intikam birimleri ve milisleri adına yapılan tüm bu eylemlerin faşizme karşı yeni bir mücadele ve direniş sürecinin başlangıcı olacağına inanıyoruz.”

MÜCADELEYİ YÜKSELTME ÇAĞRISI

Açıklamada son olarak şu ifadeler yer aldı: “Bu temelde Türkiye ve Kürdistan devrimci-yurtsever gençliğini birleşik mücadeleyi yükseltmeye, faşizme karşı her alanda devrimci birliği sağlamaya, güçlerini birleştirmeye, ortak eylem ve örgüt gücünü geliştirmeye çağırıyoruz. Birleşik devrimci gençlik faşizme karşı mücadelede daha fazla rol oynamalı, bulunduğu her yerde seferberlik halinde direniş ve mücadele sürecine öncülük etmelidir. Birleşik gençlik hareketi, eylem ve örgütlenmesi ile demokrasi güçlerine ruh ve cesaret kazandırmalı, anti-faşist mücadelenin öncüsü ve temel sürükleyici gücü olmalıdır. Baranların, Atakanların, Sevdaların, Rubarların, Taylanların, Ulaşların mücadele anılarına, emeklerine ve yarattıkları mücadele değerlerine ancak böyle layık olabilir, doğru yanıt verebiliriz.

Türkiye ve Kürdistan’ın ilerici, yurtsever, devrimci, demokratik tüm toplum kesimlerini faşist, milliyetçi, şoven AKP-MHP iktidarına karşı birlik olmaya, anti-faşist demokratik ittifakı kurmaya, birleşik mücadeleyi yükseltmeye, baskı ve katliamlara karşı güçlerini birleştirmeye, ortak eylem hattını kurmaya davet ediyoruz. Faşizme karşı Türkiye ve Kürdistan’daki devrimci-demokratik kesimler en geniş birleşik mücadele hattını örmelidir. Bu görev devrimci demokratik kesimlerin temel sorumluluğu olmaktadır.

Bir kez daha devrim ve sosyalizm mücadelesinde yitirdiğimiz HBDH savaşçılarının anısı önünde saygı ile eğiliyor, faşizme karşı mücadeleyi yükseltme sözünü veriyor, faşizmden şehitlerimizin intikamını alacağımızı belirtiyoruz.”