HDK: Barış ve demokrasi Batı'da halk hareketi olmadan kazanılamaz

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Meclisi, 6. Dönem 2. Toplantısı'nın sonuç bildirgesini açıkladı.

HDK, AKP'nin soykırımcı saldırılarına dikkati çekerek, "Saldırılar vahşet boyutlarına ulaşmaktadır" dedi. Ülkenin her yerinde halk meclislerinin kurulması gerektiğini belirten HDK, barış ve demokrasinin yalnızca Kürt halkının fedakârlıklarına dayanarak, Batı'da güçlü ve cesur bir halk hareketi olmaksızın kazanılamayacağına işaret etti.

"AKP iktidarının Türkiye ve Kürdistan'da halklarımızın haklarına ve özgürlüğüne, demokratik kazanımlarına karşı sürdürdüğü saldırılar ve devletin bu saldırıları sürekli kılacak şekilde yeniden örgütlemesi ülkeyi büyük bir hızla bir olağanüstü rejime, faşizme sürüklemektedir. Öte yandan Kürt halkına karşı bir soykırım karakterine bürünen 'çöktürme harekâtı' çerçevesinde sürdürülen kent kuşatmaları, katliamlar ve bastırma operasyonlarına karşı direniş halkın desteğini kazandıkça saldırılar vahşet boyutlarına ulaşmaktadır" denilen bildirgede, şu ifadelere yer verildi:

'ROJAVA SİYASETİ MUHAFAZAKAR KÜRTLERİ AKP'DEN UZAKLAŞTIRIYOR'

"Ana muhalefet partisinin, AKP iktidarının ve Saray’ın sınır tanımayan zorbalığına “terörizmle mücadele” gerekçesiyle gösterdiği hoşgörüye karşın halklarımız arasında direniş eğilimi belirginleşmekte, faşizan uygulamalara karşı koyma, demokratik kazanımları koruma ve geliştirme iradesi giderek güç kazanmaktadır. Bütün toplumsal ve iktisadi çelişkiler, savaşa karşı aydınlar bildirisinin, parlamentodaki bütçe tartışmalarının ya da Artvin-Cerattepe'deki ekolojik direnişin gösterdiği gibi eninde sonunda Saray/AKP egemenliğine karşı mücadele ekseninde kutuplaşmaktadır. 

Kürdistan'a yönelik savaş uygulamalarının yol açtığı şiddetin giderek Batıya doğu yayılması, mevsim koşullarının da değişmesiyle birlikte çatışmaların kırsal alanlara taşması olasılığı AKP’nin ayrım gözetmeksizin bütün toplumsal muhalefete yönelik diktatoryal uygulamaları ile birlikte halklarımız arasında Türkiye'nin bir iç savaşa gitmekte olduğuna ilişkin kaygılar doğurmaktadır. Gidişat kendi haline bırakıldığında bu kaygıların gerçekleşmesi olasılığı çok yüksektir. Bununla birlikte, Ankara'nın Suriye ve Rojava Kürdistan başta olmak üzere bölgemizde IŞİD, El Nusra ve benzeri örgütlerle dolaylı/dolaysız ortaklığa varan mezhepçi iç ve dış politikası, AKP iktidarının uluslararası güvenilirliğini sarsmakta ve yalnızlaştırmakta, iktidarın kuvvet merkezi daraldıkça Saray, hükümet ve AKP'nin değişik fraksiyonları arasındaki çatlaklar derinleşmektedir. AKP'nin Kürt düşmanlığına dayalı Rojava siyaseti muhafazakâr Kürt güçlerini kendisinden uzaklaştırırken, Kürdistan'daki direniş giderek meşruiyet zeminini genişletmekte, mezhepçi saldırganlık Alevilerin ortak mücadele arayışlarını yaygınlaştırmaktadır. Kürdistan’daki zulme karşı cemevleri ve dergâhlardaki açlık grevleri bu doğrultuda önemli bir dayanışma dinamiği yaratmıştır."

Halkların faşizm dayatmalarına karşı demokrasi, savaş dayatmalarına karşı barış ekseninde ortaklaşması için elverişli bir ortam yarattığına değinilen bildirgede, barış ve demokrasinin yalnızca Kürt halkının fedakârlıklarına dayanarak, Batı'da güçlü ve cesur bir halk hareketi olmaksızın kazanılamayacağına işaret edildi.

'HALK MECLİSLERİ HER YERDE İNŞA EDİLMELİ'

Ülkenin tamamını kapsayan bir barış ve demokrasi blokunun örülmesinin vazgeçilemez bir zorunluluk olduğu görüşünün ortaya konulduğu bildirgede, şöyle devam edildi:

"HDK, kendi mücadele zeminlerinde bu blokun bir halk hareketi halinde örülmesi, bu doğrultuda halkın kendi geleceğini tartışarak aldığı kararları uygulayacağı halk meclislerinin mümkün olan her yerde inşasında kararlıdır. HDK, halklarımızı bir iç savaştan korumanın en etkin yolunun bir demokrasi ve barış cephesini elbirliğiyle kurmak olduğundan emindir ve çabalarını bu doğrultuda yoğunlaştıracaktır. HDK, AKP'nin sermaye talepleri doğrultusunda emeğe karşı planladığı en önemli saldırılar arasında yer alan kıdem tazminatının kaldırılması, kiralık işçilik ve işçi büroları eliyle istihdam gibi uygulamalara karşı mücadelede emek güçleriyle birlikte hareket edecektir. HDK, AKP'nin TBMM Anayasa Komisyonu'nu dağıtmasına karşın demokratik ve özgürlükçü bir Anayasa için mücadeleyi parlamento dışında sürdürecektir. HDK, dün Cizre’de devletin gerçekleştirdiği vahşetin bugün Sur’da tekrarlanmaması için bu direnişle dayanışmasını büyütmeye kararlıdır, halklarımızı ve tüm demokrasi güçlerini Sur’la dayanışmaya davet etmektedir."

MART ANMALARI

HDK bildirgesinin sonunda ise Mart'ta düzenlenecek anmalara dikkat çekilerek, şunlar belirtildi:

"8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile 21 Mart Newroz mücadele günleri bu bağlamda kadınların ve halklarımızın demokratik ve özgürlükçü enerjisinin Kürdistan ve Türkiye sathında bir araya getirileceği çok önemli fırsatlardır. HDK, kutlamaların en küçüğünden en büyüğüne kadar bütün yaşama ve çalışma alanlarında ve bütün eğilimlerin ve muhalefet dinamiklerinin ifade edilmesine imkân veren yaygın ve içerici bir biçimde gerçekleştirilmesi için çaba gösterecektir. HDK binlerce Kürdün Saddam Hüseyin rejimi altında uğradığı Halepçe Soykırımı'nın yıl dönümü 16 Mart anmalarını da, Türkiye devriminin öncülerinin yok edildiği Kızıldere Katliamı'nın yıl dönümü 30 Mart anmalarını da,12 Mart Gazi Direnişini de halklarımızın ve gençliğimizin demokratik ve devrimci dayanışmasının bir örneği olacak şekilde gerçekleştirecektir."