HDK Ortadoðu Konferansı başladı

HDK Ortadoðu Konferansı başladı

Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK), "Halkların Adalet, Özgürlük Arayışları ve Mücadeleler" başlıklı Ortadoðu Konferansı başladı. Boðaziçi Üniversitesi Ayhan Şahenk Salonu'nda gerçekleştirilen konferansa çok sayıda ülkeden konuşmacı katılıyor. Ýki gün sürecek konferansta, Ortadoðu'da deðişen durum ve bu deðişen dinamiðin yarattıðı sorunlar ve olanaklar tartışılıyor.

Konferansın açılış konuşmasını, HDK Yürütme Kurulu adına Prof. Dr. Fatma Gök yaptı. Gök, Kürtçe, Arapça ve Türkçe salonu selamladı. Fatma Gök, HDK'nin halkların ortak mücadelesini güçlendirmek için kurulduðunu söyledi. Konferansın konusunun halkların mücadele arayışını ortaklaştırmak olduðunu söyleyen Gök, Ortadoðu'da halkların ayaklandıðını belirtti. Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin bedenini ateşe vermesiyle halkların isyan kıvılcımının ateşlendiðini belirten Gök, "Ortadoðu'da olduðu gibi kapitalizmin merkezinde yaşayan halklar da emek kesimi de ayakta. HDK olarak bu hareketleri yakından takip ediyor ve destekliyoruz" dedi.

‘KÜRTLER YILLARDIR ACILI AMA COŞKULU BÝR TARÝH YAZIYOR’

Konuşmasında Suriye'deki Kürtlerin geleceklerini belirleme iradesini yürekten selamladıðını belirten Gök, Kürtlerin yıllardır Türkiye'de acılı ama coşkulu bir tarih yazdıðını belirtti. Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine de dikkat çeken Gök, "Yüzlerce insan bugün 39. gününe giren açlık grevlerinde. Tutsakların isteklerinin karşılanması için hükümetin adım atması gerekir" diye konuştu. "HDK olarak 'Çatışma deðil müzakere' kampanyası başlattık. Bu dilekle tüm bölgede barışın gelmesi, Türkiye toplumunun vicdanının açılmasına vesile olması dileðiyle konferansa başarılar diliyorum" diye konuştu.

'ARAP HALK HAREKETLERÝ VE MÜCADELELERÝN GELECEÐÝ'

Konferansın ilk oturumunda, "Arap Halk Hareketleri ve Mücadelelerin Geleceði" tartışıldı. Ahmet Tonak'ın moderatörlüðünü yaptıðı oturuma araştırmacı yazar Foti Benlisoy, Mohamed Waked (Mısır, akademisyen), Hamma Hammami (Tunus Ýşçi Partisi), Lhoussain Lahnnaoui (Fas, Demokratik Yol Partisi), Sevim Daðdelen (Almanya Sol Parti, parlamenter) konuşmacı olarak katıldı.

'ARAP HALKI KORKU DUVARINI YIKTI'

Fas Demokratik Yol Partsi'nden Lhoussain Lahnnaoui, "Tüm Arap coðrafyasında halklar ayakta ve bu devrimci durum karşısında bizler de hareket halindeyiz" dedi. Yolsuzluklara ve baskılara karşı hakların isyanının emperyalistlerin veya Ýsrail'in bir müdahalesiyle gerçekleşmediðini belirten Lahnnaoui, bütün bu süreçler halk isyanlarıyla yaşandı" diye konuştu. "Bu devrimci sürecin birkaç sonucu olduðunu" söyleyen Lahnnaoui, "Bu hareketin birinci halkası, öznesi halktır. Ýkincisi, aydınlar bu süreçte önemli rol oynadı. Bununla birlikte bazı aydınlar emperyalistlerle işbirliðine girdi. Üçüncü olarak bir lider varlıðının önemli" dedi.

"Devrim süreçlerinde sınıfsal çatışmaların çok düşük olduðu bir sürece yaşıyoruz" diyen Lahnnaoui, her sürecin kendi özgünlükleri olduðu gerçeðini dikkate alarak, halkın içerisinde politika yapmanın önemine dikkat çekti. ABD ve gerici ülkelerin Ýslamcı hareketleri halkın içerisinde güçlenmesinin önünü açtıðını belirterek, devrimci güçlerin halkın içerisine ulaşamadıðını ve iktidarı alamadıðını ifade etti. Hala iktidara oynayacak devrimci olanakların olduðunu söyleyen Lahnnaoui, devrimci demokratik güçlerin birleşmesinin önemine dikkat çekti, HDK örneðini verdi.

Fas'ta yaşanan gelişmeleri aktaran Lahnnaoui, Fas halkının 20 Şubat Hareketi olarak adlandırılan hareket başlattıðını söyledi. Bu hareketin farklı sınıflardan insanları kapsadıðını ifade eden Lahnnaoui, "2007'de başlatılan reforma karşı halk hareketi daðınık bir şekilde devam etti. Bu anlamda 20 Şubat hareketi yeni bir şey deðil, öncesi olan bir halk hareketidir" dedi.

Fas'ta sokak hareketlerinin devam ettiðini belirten Lahnnaoui, "Halk, korku duvarını yıktı. Hakları mücadele ederek kazanım elde edeceklerini gördü" diye konuştu. Daha önce muhaliflerin anayasa deðişikliði talebi karşılanmazken, halkın sokaklara düşmesiyle birlikte anayasa deðişikliðinin gündeme geldiðini söyleyen Lahnnaoui, "Kral, on beş gün içerisinde anayasayı deðiştirmek zorunda kaldı" dedi. Lahnnaoui, 27 Nisan'da da daha çok sendikaların öncülük ettiði bir hareketin doðduðunu söyledi. Bu hareketin Mısır ve Tunus'taki deneyimden yola çıkarak işçi hareketinin her şeyi gerçekleştirmesi gerektiðini söyleyen Lahnnaoui, "Başkent Rabat'ta rejim demokratikmiş gibi kendini gösterdi ancak başkent dışındaki yerleşim yerlerinde saldırılar gerçekleştirdi" diye konuştu. Siyasi olarak da Türkiye'deki AKP benzeri bir partiye hükümet kurdurduklarını belirtti. "Kurulan şekli hükümete karşı 20 Şubat hareketi yeniden doðdu, hareketini artırarak sürdürüyor" diyen Lahnnaoui, mücadelelerin süreceðini söyledi.

'TUNUS VE MISIR'I BÜYÜK UMUTLARLA KARŞILADIK'

Alman Sol Parti'den milletvekili Sevim Daðdelen, "Hepimiz Tunus ve Mısır'daki hareketleri büyük umutlarla karşıladık" dedi. Bu ayaklanmaları NATO, BM ve Avrupa Birliði'ne karşı duyulan tepkinin bir sonucu olarak deðerlendiren Daðdelen, bu ayaklanmaların ilk ipuçlarının, 2010 Ekimindeki protesto gösterileriyle ortaya çıktıðını ifade etti. Umut ve beklentileri fazla olsa da ayaklanmanın sonuçlarının bilançosunun olumsuz olduðunu söyleyen Daðdelen, Mısır, Tunus, Libya'da gerici güçlerin iktidarı ele geçirdiðini belirtti. Yemen ve Bahreyn gibi ülkelerde silah gücüyle halkların eylemlerinin bastırıldıðını söyleyen Daðdelen, "Halkların özgürlük mücadeleleri, 'teröre karşı mücadele' adı altında dışarıdan müdahalelerle bastırılmaya çalışılıyor" dedi.

Askeri açıdan klasik anlamda bir savaşla karşı karşıya olmadıklarını, asimetrik olarak adlandırılan bir savaşla karşı karşıya olduklarını söyleyen Daðdelen, "Libya'da, Suriye'de farklı güçler silahlandırılarak, iktidarlar düşürülmeye çalışılıyor" diye konuştu. Daðdelen, ABD'deki seçim durumuna göre Ortadoðu'da müdahalelerin yaşandıðına dikkat çekti. Daðdelen, Ortadoðu’nun Balkanlaştırılmak istendiðini belirtti.

Daðdelen, "Başta Ortadoðu olmak üzere ezilen halkların özgürleşmesi için, kapitalist merkezlerin, örneðin Almanya'da halkların da ayaklanması gerekir" diye konuştu.

'HER ŞEY MÜBAREK'ÝN ÝSTEDÝÐÝ GÝBÝ GÝDÝYOR'

Mısırlı akademisyen Mohamed Waked, "Mısır'da devrimden sonra yaşanmakta olan bir gelişmeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Mısır'a ilk cumhurbaşkanlıðı düzeyinde ziyaret Türkiye tarafından gerçekleştirildi. O tarihten itibaren irili ufaklı bir dizi toplantılar yapılıyor. AKP ve Müslüman Kardeşler'in tahakkümü dışında olsa olsa birkaç toplantı yapıldı. Toplantıların büyük bölümü, Mısır'ı ABD'ye yakınlaştırma toplantılarıdır" dedi.

Toplantıların önemli kesiminin iş dünyasını ilgilendirdiðini belirten Waked, "Bu toplantılar hepimizi ilgilendiriyor. Olanaklarımız kısıtlı ancak solun da bu gelişmelere yanıt vermesi gerekiyor" diye konuştu. El Jazire televizyonunun bu süreci destekleyen önemli bir aktör olduðunu belirten Waked, "Bu toplantı, halihazırda bu toplantılar dizisine karşı yapılan ikinci toplantı" diye konuştu. Mısır'da soldan saða herkesin Türk modelini tartıştıðını söyleyen Waked, "Biz tabi ki Türk modelinin ne olduðunu biliyoruz. Ancak halk için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Devrimi yapan bir halk yanıltılıyor" dedi. Filistin 2. Ýntifadası ile oluşturulan halk hareketinin bugünkü Mübarek rejiminin düşürülmesine yol açtıðını belirten Waked, "Mısır devrimi anlatıldıðı gibi basit bir süreç deðildir" dedi.

Mısır'da ekonomik deðişiklikleri, 'diktatör' olarak Mübarek'in gerçekleştiremediðini ancak 'demokratik' seçimle gelmiş Mürsi'nin gerçekleştirebileceðine dikkat çeken Waked, "Her şey tam da Mübarek'in istediði gibi ilerliyor" diye konuştu. Son birkaç ayda kayıt altına alınmış 34 insanın sokakta infaz edildiðini belirten Waked, "Polis, gittikçe Mübarek döneminin polisi olmaya gidiyor. Ancak bu daha fazla devam edemez" dedi.

Mursi yönetiminin Gazze'ye giden tünelleri yıktıðını, ABD heyetinin bizzat bu yıkımı denetlediðini vurgulayan Waked, "1929'da kurulan Müslüman Kardeşler'e karşı Tahrir'de ilk kez eylemler gerçekleşti. Bu yeni bir durumdur. Mısır'da çok güçlü bir demokrasi hareketi var. Farklı cepheler, platformlar var. Müslüman Kardeşler kendi içerisinde tartışma yaşıyor" şeklinde konuştu. Yeni bir sol hareketin doðmakta olduðunu belirten Waked, bu hareket içerisinde liberal eðilimlerin de olduðuna dikkat çekti.

'ARAP DEVRÝMLERÝNDE EMEK HAREKETÝ GÖRÜLMÜYOR'

Yazar Foti Benlisoy, "Burada birçok soruya yanıt vermemiz gerekiyor. En önemlisi de, toplumsal halk hareketlerinin doðurduðu devrimci olanakları nasıl deðerlendireceðimize yanıt vermemiz gerekiyor. Bu halk hareketlerden nasıl devrimci sonuçlar çıkaracaðımızı planlamamız gerekiyor" dedi. Türkiye sol hareketinin Ortadoðu politikalarına müdahale etmede geç kaldıðına dikkat çeken Benlisoy, "Tek tek ülkelere nasıl ilişkilenmek gerektiði sorunu bir yana, uluslar arası ölçekli politikaların da doðru anlaşılması gerekiyor" diye konuştu.

Tunus ve Mısır'daki halk hareketlerinde mücadele dinamiklerinin emek taleplerinin görmezden gelindiðini belirten Benlisoy, "Tüm dünyadaki son iki halk hareketlerine bakıldıðında, emek ve özgürlük taleple mücadelelerin büyümekte olduðu görülebilir" dedi. Benlisoy, "Tunus'ta bedenini ateşe veren Muhammed Buazizi ile Ýtalya'da bedenini ateşe veren 57 yaşındaki işsizi aynı kapsamda görmeliyiz. Mısır'da polis şiddetiyle katledilen Halid Sait ile Yunanistan'da polis tarafından öldürülen Aleksis'i birlikte görebilmeliyiz" ifadelerini kullandı.

Halkların iktisadi taleplerinin görmezden gelindiðini belirten Benlisoy, "Mısır'da Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesini engelleyemedik ama zihinlerde iktidar kurmasına izin vermemeliyiz" şeklinde konuştu. "Kapitalist kriz Suriye ve Mısır'da rejimlerin altını oyuyor. Bu kriz sadece bu ülkelerde ayaklanmaları beslemiyor, aynı zamanda Yunanistan'da, Ýspanya'da güç biriktiriyor. Geleceksizlik, güvencesizlik, yapısallaşmış işsizlik, karşı dinamikleri harekete geçiriyor" dedi. Benlisoy, emperyalistler arasında da hegemonya krizi bulunduðunu belirtti, "Devrimci sürecin uluslar arası süreçte yarattıðı yeni mücadele alanlarını doldurmamız gerekir, yeni çatlaklar oluşturmamız gerekir" dedi.

HAMMAMÝ: YAŞANANLAR ARAP DEVRÝMÝDÝR

Tunus Ýşçi Partisi lideri Hamma Hammami, Tunus ve Arap coðrafyalarındaki halk ayaklanmalarının Siyonist ve emperyalist plan olduðu şeklinde propagandalar yapıldıðını söyledi. Halk hareketinin geleceði olmadıðı şeklinde söylentiler yayıldıðını söyleyen Hammami, "Bunlar, Arap dünyasında yaşanan gerçekleri gözden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Oportünist kimi güçler de eski diktatörün yanında durdular. Bizler, yaşanan bu gelişmeleri devrim olarak tanıyoruz" dedi.

Arap coðrafyasındaki işgalin halkları devrime ittiðini belirten Hammami, "Mısır ve Tunus örneðinde olduðu gibi, kendi iç dinamikleri de halkları ayaklandırdı" diye konuştu. 2008'de başlayan isyanların devrimin ilk nüveleri olduðunu söyleyen Hammami, halkın bu devrimci harekete kitlesel olarak katıldıðını, Tunus ve Mısır diktatörlüklerinin varlıðının da halk ayaklanmasını tetiklediðini vurguladı. Diktatörlüklerin reform vaatlerini yeterli bulmayan halkın demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet, sosyal adalet talepleriyle sokaklara çıktıðını söyledi.

Mısır başta olmak üzere devrimlerin sonuna kadar gidemediðini belirten Hammami, iktidarın bir sınıftan başka bir sınıfın eline geçmediðini ifade etti. Hammami, "Mısır ve Tunus'ta çok az da olsa kısmi demokratik hakların kazanıldıðını görmek gerekir" dedi. Sendikalar ve kadın örgütlerinin bu devrimci süreçte yer aldıklarını söyleyen Hammami, buna karşı örgütlenme, bilinç eksikliði ve önderlik sorunu nedeniyle devrimin sonuna kadar götürülemediðini söyledi. Bunun, emekçi işçi hareketinin eksikliði olduðunu vurguladı.

Hammami, emperyalist güçlerin bu devrimleri izlemekle kalmadıklarını, "Mısır ve Tunus'ta emperyalistler ılımlı Ýslamcıları desteklediler. Libya ve Bahreyn'e doðrudan müdahale ettiler. Yemen ve Suriye'de iç savaş yaratmaya çalıştılar" dedi.

Hammami, "Tüm bunlara raðmen devrimci süreç bitmemiştir. Bin Ali'yi devirdik. Bin Ali'den sonra iki hükümet düşürdük. Yeniden sokaklardayız. Ýşçiler, çiftçiler, işsizler yeniden ayaklandı" diye konuştu. Hammami, "Parlamentoda deðil, sokakta haklarımızı savunuyoruz. Dinsel motif altında diriltilmeye çalışılan neoliberal politikaları yıkacaðız. Dinci Nahta'nın karşısında liberal bir parti daha oluşturulmaya çalışılıyor. 7 Ekim'de 12 yapının bir arada olduðu yeni bir cephe yarattık. Bu, Tunus'ta şimdilik 3. güç konumundadır. Bin Ali'yi devirdiðimiz gibi, gerici iktidarları da devireceðiz. Gelecek bizden yana" dedi.

HDK'nin Ortadoðu Konferansı, öðleden sonra "Günümüz Bölge Dinamikleri ve Filistin Halkının Mücadelesi" konulu oturumla devam edecek.