HDP yönetimi, Avrupa Parlamentosu temsilcileri ile bir araya geldi.

 HDP yönetimi, Avrupa Parlamentosu (AP) - TBMM Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Sergey Lagodinsky başkanlığındaki AP Yeşiller/EFA Grubu parlamenterleriyle yaptıkları görüşmenin ardından Martin Schirdewan eşbaşkanlığındaki AP Sol Grubu'nun (GUE/NGL) toplantısına katıldı. AP Yeşiller/EFA ile yapılan görüşmede, HDP’nin Türkiye siyasi denklemindeki öneminden dolayı yargı üzerinden iktidarın baskılarına maruz kalmasının kabul edilemez olduğu belirtildi ve Türkiye’nin insan hakları ve demokratikleşme başta olmak üzere yükümlülüklerini yerine getirmediği sürece AB-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin mümkün olamayacağı vurgulandı.

 'SİYASİ HESAPLAŞMANIN TEZAHÜRÜ'

HDP Dış İlişkiler Komisyonu Eş Sözcüsü Hişyar Özsoy, partilerine yönelik kapatma davasının ve 26 Nisan’da başlayacak olan Kobanê davasının siyasi bir hesaplaşmanın tezahürü ve iktidarın bir dönem daha iktidarda kalmaya yönelik girişimlerin bir sonucu olduğunu belirterek, AB üyeliğine aday olan Türkiye’nin yargı üzerinden dizayn edilmesinin olası etkilerine dikkat çekti.

 'TÜRK HÜKÜMETİ İLE İLİŞKİLER YENİDEN BELİRLENMELİ'

Öte yandan Martin Schirdewan (GUE/NGLGrubu Eşbaşkanı), Dimitrios Papadimoulis (AP Başkan Yardımcısı) Nikolaj Villumsen, Pernando Barrena, Malin Björk, Kostas Arvanitis, Helmut Scholz , Georgios Georgiou ve Özlem Alev Demirel’in içinde bulunduğu AP Sol Grubu (GUE/NGL) ile HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Eş Genel Başkan Yardımcısı Feleknas Uca ve Grup Başkanvekili Saruhan Oluç’tan oluşan HDP heyetinin gerçekleştirdikleri video konferansta, Sol Grup ile HDP arasındaki enternasyonalist dayanışmanın her zamankinden çok daha güçlü olduğu vurgulandı. Sol Grup parlamenterleri; HDP’ye yönelik kapatma davası, vekilliklerin gasp edilmesi, yine kayyum gaspları, eski ve yeni HDP yöneticileri hakkında başlatılan yeni Kobanê davası ve HDP üyelerine yönelik gerçekleştirilen sayısız gözaltı-tutuklama operasyonları karşısında Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi’nin Türkiye’deki hükümetle olan ilişkilerini insan hakları ve demokrasi temelindeki AB değerlerini esas alarak belirlemesi gerektiğini ifade etti.

 
Göçmen şantajı ve Doğu Akdeniz’deki gerilime karşılık Türkiye’deki özgürlükleri kısıtlayacak bir pazarlığın AB liderleri tarafından reddedilmesi gerektiği vurgulandı.