HDP İmralı Heyeti: İmralı görüşmeleri yeniden başlayacak
HDP İmralı Heyeti: İmralı görüşmeleri yeniden başlayacak
HDP İmralı Heyeti: İmralı görüşmeleri yeniden başlayacak
HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'den oluşan İmralı Heyeti, mecliste yaptığı basın toplantısında hükümetin çözüm kuruluyla belli noktalarda mutabakata varıldığını, İmralı'ya gidiş ve görüşmelerin devam edeceğini açıkladı. Buldan ve Önder, hükümetin kullandığı dil ve politikaların çözüm dili olması gerektiğini vurguladı.
HDP İmralı Heyeti, çözüm sürecinde gelinen son aşamaya ilişkin Meclis’teki Grup Yönetim toplantı salonunda basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya heyette yer alan HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder katıldı.
Toplantıda heyet adına ortak açıklama yapan Buldan, geçen hafta Adalet Bakanlığı’na başvuru yaparak İmralı Adası’na gitme taleplerini ilettiklerini kaydederek, bir hafta süresince hem hükümet kanadından konuya dair yapılan açıklama ve değerlendirmeleri yakından takip ettiklerini hem de İmralı ziyaretinin bir an önce gerçekleşmesi için taleplerini sık sık hatırlattıklarını dile getirdi.
İki gün önce Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı değerlendirmeleri talihsiz olarak niteleyen Buldan, "Her şeyden önce HDP İmralı Heyeti olarak Adalet Bakanlığı’na yaptığımız başvuru, partimizin ve heyetimizin, demokratik çözüm ve barış sürecinde bugüne kadar oynadığı tarihi rolü devam ettirme hususunda samimi bir irade beyanıdır. Yaşanan onca gerilim ve sıkıntıya karşın çözüm sürecinin devam etmesi hususundaki kararlılığımızın da en net göstergesidir. Ziyaret talebimiz her koşul altında siyasi müzakere kanallarının açık tutulması yönündeki çabalarımızın bir parçasıdır. Barış hakkına olan inancımızın ve çözüm sürecine dair sorumluluğumuzun da gereğidir" dedi.
'İMRALI'YA GİDİŞ ENGELLENİRSE SÜREÇ SONA ERER'
Heyetin İmralı'ya gidişinin engellenmesinin Öcalan ile başlayan diyalog sürecinin bittiği anlamına geleceğini ve bunun sürecin sona erdiği gibi olumsuz sonuç doğuracağını söyleyen Buldan, "İşte bu sonucun ortaya çıkmasına heyet olarak yol açmamak için resmi bir başvuru ile rolümüzü oynamaya hazır olduğumuzu açıkça deklare etmiş olduk. Ancak son derece iyi niyetle ve samimi bir çabayla ortaya koyduğumuz bu ısrar, anlaşılan odur ki, hükümet ve hükümet yetkilileri tarafından yeterince anlaşılmamaktadır. Heyetimizin halklarımıza karşı olan sorumluluk gereği ortaya koyduğu barış ısrarına karşı hükümetin vermiş olduğu cevap partimize ve heyetimize karşı tehdit, müdahale ve çözümsüzlük dili olmuştur" diye konuştu.
ACİLEN SOMUT ADIM ATILMALI
"Gerek kullanılan çözümsüzlük dili, gerekse de hükümetin ısrarla sürdürdüğü duyarsız yaklaşım çözüm süreci açısından her saniyesi önemli olan çok kıymetli zamanın heba olmasına yol açmaktadır" diyen Buldan, şunları belirtti: "Yapılması gereken; kesintiye uğramış diyalog kanallarını bir an önce açmak, müzakereye geçiş mekanizmalarıyla ilgili zaman kaybetmeksizin somut adım atmak olmalıdır. Bu süreçte partimizin ve heyetimizin iradesi üzerinde tahakküm kurmayı çağrıştıran yaklaşımlardan ve söylemlerden de bir an önce vazgeçilmelidir. En çok da hükümet ve devlet yetkilileri bilmektedir ki; partimiz ve heyetimiz barışa katkı sunmak ve tam demokratik bir ülkenin harcına tarihi kararlılığımızı katma konusunda son derece yapıcı bir tutum içerisinde olmuştur. Bu kararlılığımız bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da aynı ciddiyet ve sorumluluk içerisinde devam edecektir."
'DEMOKRATİK KURUMLAR DA YER ALMALI'
Yanlış bir tartışmadan doğru bir sonuca gitmenin mümkün olmadığını vurgulayan Buldan, "Yanlış tartışma; kamu düzeninin sağlanmasını partimizin sorumluluğuna bırakarak, gelişen şiddet ve çatışmalardan aslında HDP sorumluymuş gibi bir anlayış yaratmaya çalışmaktır. Tarihi bir gerçekliktir ki, bir ülkede demokratik haklar tehdit ve kısıtlama altındaysa, hak talepleri anında kriminalize ediliyorsa ortada ne kamu kalır ne de düzeni. Dolayısıyla kamu düzeninin sağlanmasının ve çatışma ortamının ortadan kaldırılmasının biricik yolu; ülkede barış temelli tam demokratik düzenin tesisidir. Tam da bu noktada, siyaset kurumuna ve siyasi partilere vazgeçilmez görev ve sorumluluklar düşmektedir. Gelişmelerin neredeyse çatışma boyutuna vardığı bir anda yapılması gereken; görüşmelere ambargo koymak değil tam tersine görüşmelerin sıklığını arttırmak, niteliğini derinleştirmek ve tüm demokratik kurumları da bu mekanizmaların içine katmaktır" dedi.
'SAYIN ÖCALAN'IN TARİHİ ROLÜ İÇİN KOŞULLAR OLUŞTURULMALI'
Kamu düzeninde hiçbir sorun olmadığı ve çatışmaya dönük hiçbir tutum geliştirilmediği zaman demokratik zeminin sağlıklı bir işlerlik kazandığı anlamına geldiğini ifade eden Buldan, "Çözüm sürecinin amacı tam da budur ve bu diyalog ve müzakere mekanizmasına en çok çatışmalı günlerde ihtiyaç vardır. Çatışmasızlık sürecinin başladığı günden buyana gerek sürecin sağlanmasına dönük emeğimiz, gerekse de kalıcılaşması konusunda ortaya koyduğumuz irade ve bu konuda geliştirdiğimiz özenli ve sorumlu tutum halklarımızın nezdinde en büyük demokratik teminatımızdır. Hükümet yetkilileri bütün meseleyi İmralı görüşmesine indirgemekten de kaçınmalıdır. Asıl olan bu görüşmelerin başlamasıyla birlikte Sayın Öcalan’ın tarihi rolünü rahatça icra edebilmesinin koşullarının sağlanmasıdır" ifadelerinde bulundu.
Heyetin, bir süredir kesintiye uğramış olan diyalog sürecinin dün itibariyle hükümetin oluşturduğu çözüm kurulunda yer alan yetkililerle yaptıkları görüşmeler sonrasında kaldığı yerden devam etmesi noktasında karşılıklı iradenin ortaya çıktığını dile getiren Buldan, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi noktasında dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıraladı:
- Tarafların çatışma dili yerine sürece katkı sunacak çözüm dilini geliştirmesi,
- İmralı görüşmeleri üzerinden yapay gündemlerin oluşturulmaması,
- Hükümetin her tıkanıklıkta heyeti ve İmralı görüşmelerini tartışma konusu etmekten kaçınması,
- Sorumluluğumuzun tarihe karşı ve müşterek olduğunun hiç bir zaman unutulmaması gerçekliğiyle, biz de yıllardır bütün bedellerle dile getirdiğimiz barış iradesinin arkasında olduğumuzu belirtiriz.
Buldan, çağrılarının ve irade beyanlarının başta Başbakan olmak üzere tüm devlet ve hükümet yetkilileri tarafından barışa ve demokrasiye dönük en büyük teminat olarak kavranması ve buna uygun bir dil ve tutum çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Buldan'ın konuşmasının ardından Önder ve Baluken, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ÖNDER: GÖRÜŞMELER KALDIĞI YERDEN SÜRMELİ
İmralı'ya gidişlere dair soruya Önder, "Biz takvimlendirme anlayışına sıcak bakmıyoruz. Saatlerin dahi önemli olduğu ciddi bir meselede görüşmeler kaldığı yerden devam etmeli. Hükümet bunun ciddiyetini anlamalı" diye yanıt verdi.
İmralı'ya gidişin ne zaman olacağı ve heyetin değişip değişmeyeceği yönündeki bir soruya Önder, şu yanıtı verdi: "Heyeti Sayın Öcalan belirledi ve tayin etti. Onun dışında hiçbir mekanizma müdahale edemez. Bunu kabul etmeyiz. Kimseye faydası da yok. Bu barış sürecinin dili olamaz. Bizim edindiğimiz bilgi heyette değişiklik olmayacağı yönünde. Adaya yarın da gidebiliriz 3 gün sonrada gidebiliriz."
Önder, dün hükümetin oluşturduğu çözüm kuruluyla yapılan görüşmelerdeki detayların sorulması üzerine şunları söyledi: "Bunları konuşmak spekülatif olur. Çözüm ve barış etrafında birleşilmiş olması önemli. Daha kıymetli. Belli noktalarda müştereklik sağlandığı gibi belli noktalarda da ayrışmalar oldu. Tartışmalı başlıklar var. Biz kararlılık izlenimini aldık. Bunu karşılıksız bırakmamak, kimi konuları netleştirmek adına yaptık."
'ARINÇ EKSİK BİLGİYLE KONUŞUYOR'
Hükümetin 2015 seçimlerine kadar süreci milliyetçi oyları kaybetmemek adına oyalama adına yürüteceği politikalara ve İmralı'da sekretarya oluşturma tartışmalarına ilişkin bir soruya Önder, şöyle yanıt verdi: "Hükümet Sözcüsü Sayın Arınç, eksik bilgiyle değerlendirme yaptı. Çözüm kuruluyla tartıştığımız hususlar, Arınç'ın değerlendirmesinden önceki mutabakattı. Bu tartışma yürütülecek bir şey değil. Sayın Öcalan'ın da çalışma koşulları yaratılmalı. Bu insani ve zorunlu bir durum. Seçim meselesinde yanlış algı tartışmaları var. Faşizan zihniyete sahip olmayan hiçbir siyasal düşüncenin barışa desteğini azaltacağını düşünmüyoruz. Barış gelirse oy kaybı yaşanacağı gerçekçi değil. Barış hemen şimdi."
SİYASİ TUTSAKLAR VE GENEL AF DA SÜRECİN PARÇASI
Siyasi tutsaklar ve genel affa ilişkin sorulan soru karşısında Önder, önlerinde çözüm bekleyen daha acil sorunların olduğu bir sürecin yaşandığını belirtti. Önder, tarihi barış ve tam demokrasi adına yapılması gereken neyse onun hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizerek, bunun genel af da olabileceğini söyledi.
Önder, "HDP silahları bırakmalı" yönündeki yaklaşımlara dair soruya da şu yanıtı verdi: "Bu doğru bir tartışma değil. HDP'nin silahlı gücü yok. Biz katkı, diyalog ve koordinasyon noktasında kendimizi sürece dahil ettik. Silah bırakma çağrısı manasız. Sağlıklı tartışmalarla süreci olgunlaştırma sorumluluğumuz var."
'BAYIK'IN AÇIKLAMALARI DOĞRU'
KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık'ın "AKP hükümetinin süreci oyaladığı" yönündeki açıklamasına dair bir soruya Önder, "Oradan bakınca böyle görünüyor. Biz sivil siyaset kurumuyuz. PKK ise silahlı bir örgüt. Farklı bakış açısının olması gayet doğal ama bu değerlendirmeyi de doğru buluyoruz. Bu yönüyle süreçte ciddi sıkıntılar var" diye yanıt verdi.
Önder, süreci başlatanın Öcalan mı yoksa Erdoğan mı olduğu yönündeki bir soru karşısında "Süreci başlatan kesinlikle Sayın Öcalan'dır. Bunu tartışmanın artık bir gereği yok. Eğer ki Sayın Cumhurbaşkanı ise o zaman da bunun gereklerini yerine getirmeli" dedi.
BALUKEN: YOL HARİTASININ DETAYLARINI BİLMİYORUZ
Ekim ayındaki Kobanê protestoları ve sonrasında yaşananlara ilişkin hükümetten doğru hangi adımlar beklentisinde olunduğu sorusuna Baluken, "Yaptığımız görüşmede süreci askıya alan hususları ele aldık. Kobanê ve müzakere mekanizması tartışmaları yürüttük. Polemiklerin yarattığı tartışmaların aşılması için görüş alışverişi oldu. Sürecin hızlanması, tıkanıklıkların aşılması noktasında yol haritasıyla ilgili bir durum yok. Detaylı yol haritası heyetimizle paylaşılmadı. Sadece taslağı paylaşıldı. Bunun içeriğinin ve detaylarının taraflarla paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Dünkü görüşme daha çok tıkanmanın aşılmasına yönelikti. İlerleyen günlerde yol haritasını tartışabiliriz" diye yanıtladı.