HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı Ümit Dede, HDP’ye karşı süren kapatma davasını ve yürütecekleri sürece ilişkin ANF’ye konuştu.

Partilerine dönük iktidar eliyle gelişen baskı politikasının 7 Haziran 2015 yılından bu yana aralıksız devam ettiğine değinen Dede, HDP’nin toplumda yarattığı enerjiyi fark eden iktidarın HDP’yi çalışamaz hale getirmek için çabaladığını söyledi. Bugüne kadar devam eden kayyum gaspları, milletvekillerin, belediye eş başkanların, parti eşbaşkanlarının tutuklanması ve parti binalarına yönelik linç kampanyaları karşında halkın geri adım atmadığını ve mücadeleye devam ettiğini vurgulayan Dede, bir siyasi partiye kapatma davası açılmasının Türkiye demokrasisi adına bir utanç olduğunun altını çizdi.

"İddianame buysa Türk hukuk tarihi adına utanç abidesidir" diye Dede, "Bu İddianame siyasi bir belgedir ve ilk sayfadan itibaren iktidarın telkinleriyle oluşturulduğu çok belli oluyor. Hukuken çok zayıf bir iddianame. HDP’nin fiilen işlemez hale getirilmesi için yürütülen bu baskı politikalarına karşı nasıl direndiysek, halkımızdan aldığımız güçle, Newroz'dan aldığımız coşkuyla kapatmaya karşı da direnmeye devam edeceğiz. Hukuki bir belge olan iddianameye karşı partimizi sonuna kadar savunacağız" şeklinde konuştu.

AİHM TÜRKİYE’Yİ MAHKÛM ETMİŞTİR

En son AİHM büyük daire tarafından Türk yargısının mahkum edildiğini hatırlatan Dede, "Sayın Demirtaş’a ilişkin AİHM kararı her şeyi ortaya koyuyor. Partimizin asla kapatılamayacağını ve başsavcının mahkum edileceğine inanıyoruz. Tüm demokrasi mücadelesi yürüten çevrelere yönelik hükümetin baskı politikaları yargının sopa olarak kullanılmasıyla gerçekleşiyor.

Cumhurbaşkanı yasama tarafından yapılması gereken işlemi tek başına yaparak İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırdı. Bu, yetkisi olmadığı halde kadınların kazanımlarına yönelik bir saldırıdır. Karar yok hükmündedir. Tüm kadınlar bu kararı tanımadıklarını söyledi. Bu kararın sadece Erdoğan için yürürlükten kaldırıldığını ve kendileri için devam ettiğini yaptıkları eylemlerle gösterdiler" İfadelerini kullandı.

TECRİT VE KAPATMA DAVASI BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL

HDP'nin kuruluşunun çözüm süreci denilen bir döneme denk geldiğini kaydeden Dede, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Barış düşüncesinin topluma aktarılması yönünde partimizin rolü vardı ve halkların partimize yönelik ilgisi bundandır. Kalıcı ve onurlu bir barışın gerçekleşmesi için gösterilen çabaya karşı partimize yönelik saldırılar başladı. En önemli aktör Abdullah Öcalan’dır ve Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile partimize kapatma davası arasında bir bağ olduğunu düşünüyoruz. Bu barışı gerçekleştirebilecek yegâne aktör Abdullah Öcalan’dır. Tecrit ve kapatma davaları birbirinden bağımsız değil ve doğrudan bir bağlantı var. Bu durumlar Türkiye halkların ve devletin yararına değil."

İKİ AYAKLI SİSTEM ÇÖKTÜ 3. YOLA İHTİYAÇ VAR

HDP’nin kendini 3. yol olarak tanımladığını ve iki ayak üzerinde yürüyen sistemin darbelerle kesintiye uğradığının ortada olduğunu vurgulayan Dede, "Türkiye halklarının huzur ve barış içinde yaşaması için bütün halkların rol oynayabileceği ve kendini katabileceği bir sisteme ihtiyaç var. Bu 3. ayağın temsilcisi de HDP’dir. HDP’nin kapatılması HDP’nin fikriyatını ortadan kaldırmayacaktır aksine sorunu kangrenleştiren kesimlerin işine yarayacaktır.

Türkiye demokrasisi bugüne kadar 2 ayak üzerinde yürümedi ve yürümeyecek. HDP’nin kapatılması tüzel bir durum barış içinde bir toplum oluşturma çabasını sekteye uğrayacaktır. Türkiye’deki tüm kesimleri kucaklıyoruz ve toplumsal muhalefeti bir araya getirmeye çalıştık. Muhalefet belki istenildiği gibi bir arada değil ama bu sinerjinin her gün biraz daha yükseldiğini ve bu imkanların olduğunu yaptığımız görüşmelerde tespit ettik” dedi.

HDP’nin düzenleyeceği toplantılar ardından Türkiye ve Kürdistan’da halk toplantıları gerçekleştireceklerini de sözlerine ekleyen Dede şunları belirtti: “Halkın talebinin ve isteğinin ne olduğunu öğreneceğiz. Şunu kesin olarak söyleyebiliriz, HDP fikriyatından asla vazgeçmeyeceğiz. HDP fikriyatının toplumla buluşmasının aksamadan devam edeceğini çok net bir biçimde belirtebiliriz. Bunun yöntem ve araçlarını halkla birlikte yapacağımız tartışmalarda açığa çıkacağız."