AKP-MHP ittifakı ile meclisten geçirilen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onaylamasıyla referanduma götürülecek olan anayasa değişikliğine karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) sandıktan “hayır” çıkması için toplumsal muhalefeti örgütleyecek deklarasyona imza attı. “Newroz ruhuyla demokraside direnelim, HAYIRLA diktatörlüğe dur diyelim!” sloganı ile başlatılan çalışmaların kent kent, ev ev, yüz yüze yürütüleceği duyuruldu. Tutuklama, saldırı ve linç politikalarıyla siyaset arenasında tasfiye edilmeye çalışılan Meclis’in 3’üncü büyük partisi HDP’nin milletvekilleri, nasıl bir strateji izleyeceklerini anlattı.
ÖCALAN: TÜRKİYE’Yİ DERİN KAOSA SÜRÜKLEYECEK
HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, Türkiye’nin içerisine girdiği bu durumun hiçbir izahının bulunmadığını, kriz ve kaosun temel sebebinin de AKP hükümetinin kendisi olduğunu dile getirdi. Yapılmak istenilen anayasayla toplumun tüm değerlerinin yok edildiğine dikkat çeken Öcalan, “Toplumun değer yargıları alt üst edilerek tek adam merkezli bir anayasa oluşturulmak isteniyor. OHAL sürecinde Türkiye’deki farklıklar kendini ifade edemez ve baskı altındayken, sandığa gitmesi doğru değildi. Bu durum Türkiye’yi daha derin bir kaosa sürükleyecektir” dedi.
‘AKP MİADINI DOLDURDU’
Diktatörlerin kendi sonlarını, kendi elleriyle hazırladığını söyleyen Öcalan şunları dile getirdi: “Bugün de Türkiye’de yaşanan bunun bir benzeridir. Türkiye yıllardır bilinmez bir yola doğru sürükleniyor. Gelen her iktidar teklik üzerine bir sistem kurdu. Bu yaşadığımız yüz yılda artık Türkiye’deki politikaların yaşam ömrü kalmamıştır. Ölüm ve kıyım üzerine bir iktidarlık kurmak uzun vadeli kalıcı bir yol değildir. AKP, miadını doldurdu, geri sayımı da referandumda son bulacaktır.”
‘AKP’YE HAYIR DENİRSE SAVAŞ SON BULACAK’
AKP’nin başından beri samimi olmadığı çözüm sürecini bitirerek, Türkiye’yi 20 yıl daha geriye götürdüğü değerlendirmesi yapan Öcalan, “İnsan hakkının temelini oluşturan yaşam hakkı ihlal ediliyor. Aslında iktidar partisinin ‘Bize oy vermezseniz patlamalar ölümler artar’ söyleminin altında tam tersi yatmaktadır. Gerçekten AKP’ye hayır denirse savaş son bulacaktır. İktidar eline aldığı yetkileri kullanmayı bırakmak zorunda kalacaktı. Evet çıkarsa Türkiye felaket yumağına girecektir” diye konuştu.
‘BUNUN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ’
Yanlışa karşı mücadele edeceklerinin altını çizen Öcalan, şu ifadeleri kullandı: “Hükümet 90’larda katletmeyi hedef alıyordu. Şu an ise tutuklamakla bizi dize getireceğini sanıyor. Bugün ben de diğer arkadaşlarım gibi tutuklanabilirim, ama şunu biliyoruz devlet de bunu iyi biliyor. Bizler örgütlü bir halkız ve bunun üstesinden geleceğiz. Kayıp vereceğiz, ama kaybetmeyeceğiz. Son muhteşem olacaktır. Zaferle taçlanacaktır. Şu an örgütlülük açısından çok daha iyi bir boyutta olduğumuz gibi sandıkta da hayır diyecek güçlü ses de biz olacağız.”
YİĞİTALP: AKP VE MHP CEPHE OLUŞTURDU
HDP Amed Milletvekili Sibel Yiğitalp ise AKP hükümetinin saray iktidarı üzerinde bir kampanya yürüttüğünü dile getirdi ve referandum çalışmasını KHK ve yoğun güvenlik baskısına rağmen sürdüreceklerini aktardı. Referandum çalışmalarını eşit olmayan koşullarda karşıladıklarını kaydeden Yiğitalp, “Milletvekili arkadaşlarımız ve binlerce üyemizin cezaevinde olması AKP’nin kendi ‘evet’ kampanyasını örmesinin bir ayağıdır. 7 Haziran seçimlerinde de bunu yapmışlardı. Milli mutabakat çerçevesinde AKP ve MHP bir cephe oluşturdular. 8 Haziran sabahı bunu kararı vermişti. Seçim yenilemenin arkasında da bu strateji vardı” dedi.
‘KÖKENİ ŞARK ISLAHAT PLANI’
Öz yönetim alanlarına yapılan saldırıların tarihte bilinen çöktürme planıyla eş değer olduğunu söyleyen Yiğitalp, “1930 yılındaki Şark Islahat Planı’ndan farksız görmemeliyiz. Bu süreci ulus devlet mantığıyla 1924 yılındaki anayasa mantığıyla farkı yoktur. Bu süreçte daha ağır saldırmasının sebebi çok daha iyi örgütlenen ve politik bilince sahip bir halkın direnişine karşı verdikleri ağır bir cevaptır. Bu yüzden de sadece bizler ‘Bir referandum sürecidir, atlatalım’ diye bakmıyoruz. Bu referandumun zihniyetini nereye dayandığını biliyoruz. Bu yüzden karşı çıkıyoruz” dedi.
‘YA ERDOĞAN YA TÜRKİYE HALKLARININ SONUNU GETİRECEK’
Tek adam rejimine götürecek değişikliğe “Hayır” diyenlerin bir bir tutuklandığına dikkat çeken Yiğitalp, adil olmayan bu referandum için yaptıkları saha yoklamalarında olumlu sonuç aldıklarını, 7’den 70’e Kürdistan’daki halkın referandumun asıl hedefinin diktatörlük olduğunu bildiği için “hayır” diyeceğini gördüklerini aktardı. AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meşru olmayan bir referandum içerisinde olduğunu dile getiren Yiğitalp, “Devletin tüm yetkilileri şu an ‘evet’ için seferber edilmiş durumda. Buna rağmen Erdoğan kazanamayacağını bildiği için bu kadar tutuklama ve kaos yaratma peşinde. Bu referandum ya Erdoğan’ın sonunu ya da Türkiye halklarının sonunu getirecektir. Kürt hareketi ve sosyal demokrat kesimle birlikte bizler ‘Hayır’ etrafında kenetlendik. Kazanacağız” vurgusu yaptı.
‘HERKES SES OLMALI’
Türkiye’de yaşanan bu kadar krize rağmen yapılmak istenen referandumun hangi soruna çözüm olabileceği sorusunu soran Yiğitalp, şöyle devam etti: “Bu referandum kadının, gencin sorununu ve ülkedeki ekonomik, sosyal sorunu çözebilecek mi? Bu referandum bu sorunların hiçbirini çözmüyor, aksine daha da büyütüyor. Bu sorunların çözümüne karşı en hayırlı olanı hayır dememizdir. Bizler hayır derken 82 anayasasına da hayır diyoruz. Demokratik bir anayasa gelmeyene kadar hayır demeye devam edeceğiz. Sadece Kürtler için ‘Hayır’ demiyoruz. Aleviler, Sünniler, Kürtler, Türkler ve ötekileştirilen tüm haklar için ‘hayır’ diyeceğiz. Herkesin bu sese ses olması çok önemlidir.”
BİRLİK: BU SÜREÇ TÜRKİYE’NİN SONUNU GETİRECEK
HDP vekillerine dönük operasyonda 4 Kasım’da tutuklanan ve geçen ay tahliye edilen HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik de bir ülkenin kaderini belirleyen anayasaların olağanüstü hal durumlarında yapılamayacağının altını çizdi. Sadece darbecilerin ve diktatörlerin böyle bir süreçte anayasa değişikliğine gidebileceğini ifade eden Birlik, söz konusu anayasa değişikliği ile 1980 darbesini kıyaslayarak, şunları söyledi: “Şu an yaşananlar 80 darbesinin de üstünde bir süreçtir. İktidar üstü kapalı hak ihlalleri ve infazlar yapmadı. Her şeyi alenen, açık bir şekilde korku sarmak için yaptı. 80’lerde devlet üstü kapalı yapardı. Ama bugün dünyanın gözleri önünde Cizre vahşet bodrumları izletildi. Tüm muhalif kesimlerin tutuklandığı medyanın susturulduğu tek dil, tek bayrak, tek din söylemiyle ötekilerin yok edildiği bu süreci hiçbir Türkiye Cumhuriyeti süreciyle bir tutamayız. Bu süreç Türkiye’nin gerçekten sonunu getirecektir.”
‘KÜRTLERİN OYLARI KİLİT NOKTADA’
Sandığa götürülen değişikliğin halkın değil tek adamın anayasası olduğunu söyleyen Birlik, “Bu anayasa bir kesimin, iktidarın anayasası olur. Halkların anayasası olmaz. Demokratik ortam oluşturulmadan OHAL kaldırılmadan ve yurttaşların özgür iradeleriyle sandığa gittikleri bir ortam oluşturulmadan referandum yapılamaz. AKP ve MHP’nin birlikte ortaklaştığı bir ülkenin kaderini belirleyeceği bir anayasa olabilir mi? Türkiye’deki tüm birleşenlerin tartıştığı bir anayasa gündeme gelmeden mücadele etmeye devam edeceğiz. Kürt sorunu çözülmeden anayasa değişikliğine bu şekilde gidilmesi Türkiye’yi daha fazla felakete götürecek. Tek bir kişinin diktatörlüğü için bir ülke uçuruma sürükleniyor. Bu referandumda Kürtlerin oyları kilit noktadır. 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi ‘Bize oy vermezseniz istikrarsızlık alın başını gider’ söylemi çökmüştür. Bugün de aynı şeyi yaparak oy alacaklarını sanıyorlar. Bizler ev ev sokak sokak dolaşarak AKP ve Erdoğan’ın yalanlarını halka anlatmaya devam edeceğiz. Şimdiden çalışmalarımıza başladık. Durmadan referandumdaki maddeleri halka anlatacağız” dedi.
‘HESAP SORULMASIN DİYE HAZIRLANDI’
Halkların dikta rejimine “hayır” diyeceğinden emin olduklarını dile getiren Birlik, Newroz ruhuyla Kürt halkının ve demokratik sol sosyalist kesimlerin sandığa giderek “hayır” diyeceğini söyledi. AKP hükümetinin yargılanmamak için alelacele referanduma giderek anayasayı değiştirmek istediğini dile getiren Birlik, “Darbe girişiminden önce ve sonra AKP hükümetinin yaptığı hukuka aykırı şeyler vardı. Bunlardan birkaçı Kürdistan’daki katliamlardır. Yaptıklarından kaynaklı yargılanacağı için etekleri tutuştu. Şu an OHAL döneminde anayasa değişikliği yasalara uygun değil. Erdoğan yargılanmamak için şu anki tarafsızlığını bile alenen bir tarafa bırakarak referandum çalışması yürütüyor. Şu an hukuku fiili duruma göre dizayn edemezsin. Fiili tarafsız durumu ortadan kaldırman gerekiyor. Anayasa ihlalleri şu an bile devam etmektedir. Yaptıklarının hesabı sorulmaması için şu an bunlar yapılmaktadır. Bu yüzden de kendini anayasa koruması altına almak amacıyla anayasa değişikliği yapıyor. Bizler de her yerde çalışmalarımız yürüterek hayır örgütleyeceğiz” diye aktardı.