HDP’yi sahiplenmek faşizm karşısında var olmanın tek yoludur

HDP’ye diz çöktürmek mümkün değildir. Zaten son üç yılda en ağır baskılara karşı direnmesi ve bugün AKP-MHP iktidarını devirecek anahtar siyasi güç haline gelmesi bu karakterini ortaya koymaktadır.

24 Haziran seçimleri yaklaşmaktadır. Seçim günü yaklaştıkça AKP’yi bir korku ve telaş sarmış durumdadır. Bunu da yaratan HDP’nin barajı aşma ihtimali ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalma ihtimalidir. AKP-MHP faşist ittifakı bu durumdan da HDP’yi sorumlu görmektedir. Son günlerde HDP’yi terörist bir parti olarak suçlamaları, diğer partilerin Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunu ve HDP üzerindeki baskıları dile getirmesini terörizme destek verme biçiminde ifade etmeleri ve Kandil’e operasyon yapılacağı yönünde bir gündem oluşturulması tek hedeflerinin HDP’yi baraj altında tutmak olduğu çok daha iyi görülmüştür. Bu açıdan önümüzdeki günlerde AKP-MHP faşist ittifakıyla HDP etrafında oluşan demokrasi bloku arasındaki mücadelenin yoğunlaşacağı görülmektedir.

HDP’nin bu seçimde barajı aşması Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin önemli bir aşaması olacağı şimdiden görülmektedir. Diğer tüm aktörlerin hiçbir soruna çözüm olacak politik yaklaşımlarının olmamaları HDP’nin etkili olma imkânlarını artırmaktadır. Mevcut doğru politika ve strateji üzerinden AKP-MHP faşizmine karşı topluma dayalı bir mücadele göze alındığında HDP’nin kartopu gibi büyüyerek Türkiye’nin siyasi hayatına damga vurma olasılığı yükselmiştir.

Baskılar artacaktır. HDP’nin çalışmalarına birçok engel çıkarılacaktır. Demokrasi güçleri ve Kürtler bu baskılara karşı mücadele etmeyi ve seçim çalışmalarını tüm engellemelere rağmen gece gündüz sürdürmeyi tarihi bir görev olarak görmelidirler. Binlerce HDP’linin ve Türkiyeli demokratın zindanlarda olduğu düşünüldüğünde bu görevi yerine getirmenin sadece siyasi değil ahlaki bir sorumluluk olduğu da açıktır.

Tabi ki sadece HDP üzerinde baskı yapılmıyor. Diğer partiler de terörizme destek verme töhmeti altına konularak HDP yalnızlaştırılıp kuşatılarak etkisizleştirilmek isteniyor. Son günlerde Muharrem İnce ve İyi Parti’nin terörizme destek vermekle suçlanması bu amaçla yapılmaktadır. Bu açıdan AKP iktidarı ve Erdoğan’dan kurtulmak isteyen tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin HDP’ye yönelik bu saldırıları görerek HDP’yle dayanışma içinde olmalarını istemek gerekir. Çünkü HDP’ye saldırı onlara yönelik de saldırı haline gelmiştir. Dolayısıyla bu güçlerle kurulacak ilişkiler hem Türkiye halklarıyla HDP arasındaki ilişkilerin güçlenmesini sağlayacak hem de AKP-MHP faşizminin HDP’yi baraj altında tutma hesabını boşa çıkaracaktır. Bu açıdan HDP’nin kendi tabanı yanında diğer siyasi güçlerin tabanına seslenmesi ve onlarla da ilişkilenmesi seçim çalışmalarının önemli bir boyutu olarak görülmelidir.

HDP’nin terörist görülmesinin tüm demokrasi güçlerine anlatmak kadar HDP’ye oy vermeyen Kürtlere de bu saldırının nedenini anlatmak gerekir. HDP Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bu temelde Kürt sorununun çözümünü istediği için terörist olarak damgalanmaktadır. Kürt sorunuyla ilgilenen herkes geçmişte nasıl ki şaki olarak görülüyorduysa şimdide teröristlikle damgalanmaktadır. Önceden sadece PKK’ye bu yönlü bir yaklaşım gösterilirken şimdi HDP de hedef haline getirilmiştir. Bunun özünde Kürt sorunuyla ilgilenen tüm siyasi güçlere ve Kürtlerin tümüne yönelik olduğu açıktır. Hala bu gerçeği görmeyenler varsa bunlar kafayı kuma gömenlerdir.

Aslında şimdiye kadar HDP’yi teslim alamadıklarından bu yönlü baskıyı artırmış bulunmaktadırlar. Bu hem HDP’yi baraj altında tutma hem de korkutup teslim alma saldırısı olmaktadır. Ancak HDP hem onlarca yıllık Türkiye’deki demokratik devrim mücadelesinin hem de Kürdistan’da gerçekleşen demokratik devrimin birikimidir; bu geleneğe ve büyük mücadeleye dayanmaktadır. Ne Türkiye’deki demokratik devrim birikimi ne de Kürdistan’daki demokratik devrim gücü teslim alınabilir. Halkın meydanlarda haykırdığı gibi HDP halktır. Bu açıdan HDP’ye diz çöktürmek mümkün değildir. Zaten son üç yılda en ağır baskılara karşı direnmesi ve bugün AKP-MHP iktidarını devirecek anahtar siyasi güç haline gelmesi bu karakterini ortaya koymaktadır.

HDP şu anda büyük bir enerji ve sinerji ortaya çıkarmıştır. Binlerce siyasetçinin tutuklanması nedeniyle milletvekili aday listelerini hazırlamada zorlanmış olsalar da, seçim süreciyle ciddi bir sinerji ve çalışma gücü ortaya çıkmıştır. 7 Haziran’dan daha fazla HDP gönüllüleri ortaya çıkmış bulunmaktadır. AKP iktidarının düşürülme olasılığının ortaya çıkması 1973 yılında sağ partilere karşı Ecevit’in tüm demokratlar ve solcular tarafından desteklenme durumuna benzer bir durumun yaşanmasını beraberinde getirmektedir. Hatta HDP’nin tüm sol demokratları bileşen ve blok haline getirmesi Türkiye demokrasi tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. ÖDP gibi bazı siyasi hareketler bu bloklaşmanın dışında kalsa da HDP’nin yarattığı rüzgâr onları da HDP şahsında ortaya çıkan demokratik devrim mücadelesi içine çekecektir. HDP’liler bu tarihi fırsatı görerek HDP’nin çizgisinde ısrar edip Kürtlerin de etkin biçimde yer aldığı Türkiye’nin temel demokrasi gücü haline gelmelidirler. Türkiye tarihinde ilk defa bu düzeyde faşizme karşı demokratik cephe oluşma zemini doğmuş bulunmaktadır.

AKP-MHP iktidarı şahsında öyle bir faşist iktidar bulunmaktadır ki kendileri dışında tüm siyasi güçleri yok etmek istemektedirler. Bu nedenler HDP Türkiye’deki sadece gerçek demokrasi güçlerini değil böyle bir faşist iktidar altında yaşamak istemeyen her siyasi eğilimin de kurtarıcı gücü haline gelmiştir. HDP barajı aşamazsa bu faşist iktidarın altında kendisine Millet İttifakı diyen güçler de kalacaktır. Zaten faşizme karşı Türkiye’nin en dinamik ve direngen demokrasi güçleri HDP etrafında oluşmuş bloktur. Türkiye’yi faşizmden kurtaracak ve demokratikleştirecekte bu bloktur. Tüm Türkiye bu gerçeği büyük oranda görmektedir. HDP bu tarihsel rolü üstlenecek bir mücadeleci tutum ortaya koyar ve süreci iyi yönetirse Türkiye açısından yeni bir dönem başlatmak yakınlaşmıştır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika