'Hedef halkların eşitliği için toplumsal sözleşme'

'Hedef halkların eşitliği için toplumsal sözleşme'

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Kürt tarafının çözüm sürecinde daha olumlu bir rol üstlendiğini belirterek, devletin de adım atması için zorlanması gerektiğini kaydetti. Fincancı, Ankara'da düzenlenecek Konferansta, savaşın yarattığı toplumsal travmayı ve nasıl giderileceğini konuşacaklarını bildirdi. Fincancı, barışın sağlanmasından sonra neler yapılacağının da Konferansta gündem yapılacağını açıkladı.

Kürt sorununun çözümü kapsamında 25-26 Mayıs tarihlerinde Ankara'da Demokrasi ve Barış Konferansı düzenlenecek. Konferansın çağrıcılarından, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ile çözüm sürecini ve Konferansı konuştuk...

'KÜRT TARAFI DAHA AKTİF DAVRANIYOR'

ANF'ye açıklama yapan Fincancı, çözüm sürecinde Kürt tarafının önemli rol üstlendiğini belirtti. "Kürtler çok bedel ödediler. Yargısız infazlar, köy boşaltmalar, işkenceler ve savaşın içindeki kayıpların tamamı; bunlar, ağır bedellerdi. Bunlara rağmen barıştan yana olmak istemeleri çok umut verici. Bütün bu bedellere rağmen Kürt tarafının çözüm sürecinde daha etkin davrandığını görüyoruz. Bu da, samimiyetleri konusundaki duygumuzu güçlendiriyor" şeklinde konuşan Fincancı, ekledi: "Ama tabii devlete güvenip güvenmeme konusu da var. Çocukluğumuzdan beri hiçbirimiz devlete güvenmiyoruz."

Devletin çözüm sürecinde "yol kazalarını" önlemesi gerektiğine işaret eden Fincancı, barış sağlandıktan sonra da toplumsal olarak herkese düşen görevlerin olduğunu ifade etti: "Bu anlamda Kürtler daha aktif davranıyor, daha çok çaba sarf ediyorlar. Barış sonrasında da neler olabileceğine dair çalışmalar yürütüyorlar. Bu çok anlamlı bence. Çünkü barış sağlanması her şeyin bitmesi anlamına gelmiyor. Asıl iş o zaman başlıyor. 30 senelik savaşın toplumda yarattığı kaçınılmaz etkiler var. Barış süreçlerinin zor olduğunu da biliyoruz. İrlanda, İspanya, Güney Afrika, Filipinler'de ne kadar zor geçtiğini gördük. Dolayısıyla bu sürece emek vermek, üzerine titremek gerekiyor."

'BARIŞ SONRASI NELER YAPILACAĞINA DAİR YOL HARİTASI'

Fincancı, Demokrasi ve Barış Konferansı'nı çözüm süreci ve sonrası için önemsediklerini belirterek, "Konferansı önemsiyoruz; barış sonrası neler yapılacağına dair yol haritasi niteliği de taşıyacak" vurgusunda bulundu. Aynı zamanda barış sürecinin zarar görmemesi ve aksamaması için neler yapılabileceğinin de Konferansta konuşulacağını açıklayan Fincancı, şöyle devam etti: "Sağlıklı bir toplumsal sözleşmenin, bütün halkların eşit kabul edileceği bir sözleşmenin açığa çıkmasına çalışılacak. Toplumun gördüğü zararın, halkların yaşadıkları olumsuzlukların ortaya konması ve böylece yüzleşmenin olması konuşulacak. Yine hukuki olarak yapılacaklar onarıcı adalet mi cezalandırıcı adalet mi olacak? Bunların arayışları, üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Bu kadar derin yaraların giderilmesinin nasıl gerçekleşeceği, hesap verilebilir olması ve bütün suçlarla ilgili hesap verilebilirlik ilkesi çerçevesinde düşünmek gerekiyor. Hala katilleri hesap verir hale getiremedik; yüz yıl öncekileri bile yapamadık."

DEVLETİN ZORLANMASI VE DENETLENMESİ

Fincancı, yaşamını yitiren gerilla ve askerleri, yine savaş nedeniyle ölenleri ve işkence görenleri de konu yapacaklarını söyleyerek, "Kocaman bir toplumsal travma var müdahil olunması gereken... Rehabilitasyon sürecini nasıl gerçekleştireceğimizi de konuşacağız" dedi.

Prof. Dr. Fincancı, kendi alanı nedeniyle özellikle rehabilitasyon konusuna ilgiyle yaklaştığını anlatarak, "Barış için elimden geleni yapacağım; hem mesleki kimliğim hem de duruşumla" dedi.

Rehabilitasyon süreçlerinde, ana dilde eğitimin gerçekleşmesi ile de Kürt çocukların daha sağlıklı, nitelikli eğitime kavuşmasının sağlanabileceğini kaydeden Fincancı, barışın sağlanması ve taleplerin gerçekleşmesiyle ilgili devletin zorlanması ve denetlenmesi görevini üstleneceklerini bildirdi: "Devletin açık olmasını ve hesap verebilmesini talep etmeliyiz. Herhangi aksama olmaması için de zorlamamız gerekiyor. Konferans burada da bitmeyecek. Daha sonra başka yerlerde de yapılacak. Buradan çıkacak birtakım çalışma grupları barış sürecine dahil olacak."

'GERİYE DÖNÜLEMEZ'

TİHV Genel Başkanı, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, barış sürecinin artık daha geri bir aşamaya sürüklenemeyeceğine değinerek, şunları kaydetti: "Hiçbir süreç aslında geriye dönmez. Biz gerideymişiz gibi algılasak da, aslında durum değişmiştir. Kaldığı yerden devam eder. Örneğin Habur süreci vardı. 'Yol kazası' deniyordu. Ama Habur sürecinden daha ileride başlamış olundu, yeni sürece. Geriye gidiş olmadı. Acılar yaşanmıyor mu, sıkıntılar yaşanmıyor mu? Tabii ki oluyor. Mesela kaç bin tane rehin cezaevlerinde. Ama bunlar da geri nokta değil, mücadelenin parçaları. Toplumsal, sosyolojik hareketler ilerlemeye mahkumdur, ne kadar iletleteceğimiz önemli."