Türk ordusu ile HPGliler arasındaki savaş 2012 yılında farklı bir boyuta taşınacaða benziyor. Son günlerde askeri operasyonlar giderek yaygınlaştı. Hava destekli kara operasyonları son yılların en kapsamlı hali ile sürdürülüyor. Türk ordusu operasyonlara kış boyunca hiç ara vermedi. Bunun üç nedeni vardı: Birincisi Türk devleti siyasal ve askeri alanda devam ettirdiði operasyonlardan kalıcı sonuç almak istiyordu.
Ýki alanda da katı güvenlik politikasını sonuca götürmek devletin temel hedefiydi. Ýkincisi ise iklim şartları ve arazi yapısına göre HPGlilerin hareket alanının görece olarak sınırlandıðı dönem olan kış mevsiminde devlet olabildiðince sonuç almak istiyordu. Üçüncüsü belki de en önemlisi AKP iktidarı, Kürt sorunu üzerinden oluşturduðu politikasında ABDden aldıðı askeri-diplomatik ve ekonomik desteðini en verimli bir şekilde kullanmak istemesi ile açıklanabilir. Çünkü AKP, ABDnin bu desteðinin kalıcı olmadıðını, dolayısıyla bütün gücüyle Kürt siyasal ve askeri yapısına yüklenmek istedi. Ancak bütün bu çaba ve girişimleri devletin ne askeri operasyonlarında ne da siyasi operasyonlarında istediði sonucu ortaya çıkarmadı. Özellikle 2012 Newrozu bu konuda tartışmaya mahal vermeyecek bir durumda kendisini göstermiştir.
Askeri alanda da benzer bir durum yaşandı. Şunun altını iyi çizmek gerekiyor: AKP iktidarı Bölgedeki savaşta yaşananları medyaya yansıtmamaktadır. Bu nedenle yaşanan gerçekler özellikle Türk kamuoyunda bilinmemektedir. Özellike asker kayıpları devlet tarafından gizleniyor. HPG eylemleri ise PKK propangadası olur nedeniyle medyada yer almıyor. Bunun hükümetin özel bir politikası olduðunu da vurgulamakta fayda var.
Oysa HPG kaynaklarının açıklamalarında kışın ortasında HPGnin 9 koldan eylem ve baskınlar yaptıðı, bu baskınların görüntülerinin olduðunu gayet iyi biliyoruz. Yine HPGlilerin asker mevzilerinden kaldırdıkları silahlar ve askeri mühimmatların listesi verildi. Ancak bu haberler Türk medyasında özellikle hiç yer almadı. Tabii ki HPGnin de kayıpları oldu. HPG kaynakları bu durumu kamuoyu ile paylaştı.
Neyse gelelim şimdi önümüzdeki günlerde HPG ile ordu arasındaki savaşta olabileceklere... HPGnin kış şartlarından dolayı sınırlı hareket alanı ortadan kalkmış durumda. Türk ordusunun ABDden aldıðı teknik ve istihbarat desteðine karşın son dönemde Amasyadan Hataya, Kars Kaðızmandan Uludereye birçok alanda yapılan eylemler, yol kontrolleri, karakol inşaat şantiyelerindeki çalışmaların engellenmesi biçiminde eylemler kendisini göstermeye başladı. Türk ordusu ise Bölgeye askeri sevkiyat, helikopter ve savaş uçakları destekli operasyonlarını giderek artırdı. Asker şu an hareket edebiliyor.
Ancak Mayıs ayından itibaren askerin Kürt illerinde hareket etme olanaðı ortadan kalkacaða benziyor. Çünkü 2011 yılından 2012 yılının bugünlerine kadar devam eden kesintisiz askeri operasyonlar HPGnin daha aktif bir mücadeleye yönelmesini beraberinde getiriyor. Yol kontrolleri, alıkoymalar, HPG eylemlerinin kapsamlarının giderek genişleyebileceðini gösteriyor.
Eylemlerin sadece Kürt illerinin kırsal bölgesinde olmayacaðının işareti de Amasya ve Amanosdaki HPG eylemlerinden de görülebiliyor. Çünkü Öcalan üzerindeki tecrit, HPGye yönelik saldırılar, siyasal alandaki baskıları da deðerlendiren HPG güçleri savaşı geçen yıldaki durumda tutmayacaða benziyor. Hatta Türkiyenin batısı da şiddetten nasibini fazlasıyla alabilir. Şu anda AKP HPG karşısında savaşma dirayeti kırılan Türk ordusuna, özel tim polisleri ve paralı özel birliklerle moral vermeye çalışıyor. Ancak ordunun savaş kabiliyetini yeniden kazanması oldukça zordur.
Çünkü Türk ordusunun toplumsal meşruiyeti de oldukça zayıflamış her alanda tartışma konusu olmuştur. Özel tim polisleri ve paralı özel birliklerin HPGye karşı savaşta sonuç alması da imkansızdır. AKP bu konseptle 1990lardan daha beter bir durum ile karşılaşabilir. Geçmişte JÝTEM ve kontrgerilla yapılanmalarının yaptıðını bu özel tim ve paralı özel askerlerin bölgede uyuşturucudan rüşvete ve işkenceye kadar birçok suça buluşma potansiyeline sahiptirler. Ki şimdiden köy baskınlarında izledikleri yöntem 1990lardaki JÝTEM uygulamalarından hiç de farksız deðildir. Dolayısıyla önümüzdeki dönem savaş ve çatışmaların yaygınlaşıp yoðunlaşacaðı bir dönem olabilir. Ve bu savaşın sonucunda Türkiye; Suriyeden daha beter bir halde kendisini bulabilir. Bunun işaretleri fazlasıyla kendisini gösteriyor.
Bu nedenle AKPnin askeri ve siyasi baskı politikalarında alamadıðı sonucu diplomasi alanında ve Kürtleri birbirine karşı kullanarak almaya çalışması hiç de akıllıca bir politika deðildir. Çünkü bu politikalar da 1990lı yıllarda çokça yapılmış ve hiçbir sonuç alamadıðı gibi; Kürtlerin kazanımlarını arttırmaktan başka bir durum yaratmamıştır.
ANF NEWS AGENCY