Ýnsan Hakları Ýzleme Örgütü (HRW), Roboskide Türk ordusuna baðlı savaş uçaklarınca gerçekleştirilen 34 Kürt sivilin ölümüyle sonuçlanan katliamın üzerinden bir yıl geçmesine raðmen sorumluların yargı önüne çıkarılmamasını son derece kaygı verici bulduklarını belirtti. HRW, Üstünden bir yıl geçmesine raðmen öldürülen 34 siville ilgili kimseden hesap sorulmadı dedi.
Ýnsan Hakları Ýzleme Örgütü (HRW), Roboski katliamının yıldönümü vesilesiyle dün yaptıðı açıklamada, Türk hava kuvvetlerinin bir yıl önce 34 Kürt erkek ve çocuðun ölümüyle sonuçlanan bombardımanı hakkında Türkiye hükümetinin hala etkin ve şeffaf bir inceleme başlatmamış olduðuna dikkat çekti. Açıklamada, Uludere yakınlarındaki Türkiye Irak sınırında meydana gelen olayla ilgili Meclis incelemesi ile adli soruşturmanın da kesintiye uðradıðı anlaşılıyor dendi.
HRW, bombalama ile bunun sonucunda yaşanan ölümler kadar, bunlara dair etkin bir soruşturmanın da yürütülmemesinin, Türkiyenin yaşama hakkını teminat altına almak konusunda Avrupa Ýnsan Hakları Sözleşmesi (AÝHS) çerçevesindeki en temel yükümlülüklerini ihmaline işaret ettiðini vurguladı.
HRW Türkiye uzman araştırmacısı Emma Sinclair-Webb, Bir yıl oldu, F-16lara 34 köylüyü öldüren bombaları atma emrinin verilmesiyle ilgili henüz hiç kimseden hesap sorulmuş deðil. Türkiye hükümeti, Meclis ve Diyarbakır savcısı, şu ana kadar maðdur ailelerini adalet arayışlarında yüzüstü bıraktı dedi.
Roboski katliamına ilişkin bilgilere yer verilen açıklamada, Türk meclisi insan hakları inceleme komisyonunun Uludere olayını araştırması için Ocak 2012de bir alt komisyon kurduðuna işaret edilerek devamla şöyle dendi:
Ancak alt komisyon, sonuç almak konusunda defalarca güvence vermesine karşın, bugüne kadar ne incelemesini tamamladı ne de herhangi bir bulguyu açıkladı. Alt komisyonun muhalefet partilerine mensup üyeleri basına ve Ýnsan Hakları Ýzleme Örgütüne, Genelkurmay Başkanlıðı, Savunma Bakanlıðı ve Milli Ýstihbarat Teşkilatının (MÝT) inceleme sürecinde tam bir işbirliði yapmayı reddettiðini, alt komisyon tarafından sorulan soruları yanıtlamadıðını veya talep edilen belli bazı belgeleri vermediðini anlattılar.
Olayla ilgili adli soruşturma yürütmekten sorumlu Diyarbakır cumhuriyet savcılıðı da, henüz soruşturmasını tamamlamış deðil ve ne zaman bitireceðine dair herhangi bir işaret de bulunmuyor.
Koca bir yıl boyunca Uludere olayıyla ilgili yürütülen soruşturmalardan hiç birinin tamamlanmamış olması son derece kaygı verici, zira bu durum, hükümetin kendi kanuna aykırı uygulamalarına ilişkin olarak kamuya hesap vermekteki genel gönülsüzlüðüyle örtüşüyor diyen Sinclair-Webb, Sivilleri öldüren devlet yetkililerinden hesap sorulmasının demokrasi ve hukuk düzeninin korunmasında son derece önemli olduðunu ifade etti.
Açıklamanın devamında Raporda Türkiye'ye uluslararası sözleşmelerden doðan yükümlülükleri hatırlatıldı:
Türkiyenin taraf olduðu AÝHSnin 2. maddesi, yaşama hakkını teminat altına almaktadır ve sözleşmenin ihlal edilip edilmediðine karar veren Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesinin tabiriyle, öldürmenin hangi koşullar altında gerekçelendirilebileceði çok dar şekilde yorumlanmalıdır. 2. Madde, kasıtlı öldürme durumu ile, kuvvet kullanımına izin verilen ve bunun kasıtsız bir sonucu olarak öldürmeye yol açan durumları ele alır. Ancak mahkeme, herhangi bir kuvvet kullanımının mutlak surette gereklilik ötesine asla geçmemesi ve sözleşmede izin verilen maksatlarla sıkı sıkıya orantılı olması gerektiðine vurgu yapar.
Mahkeme, birçok vesileyle incelenmek üzere önüne gelen askeri operasyonlarla ilgili olarak, yetkili makamların her tür operasyonu, ölümcül güç kullanılmasını ve hayati tehlike riskini mümkün olan en asgari düzeye indirecek şekilde planlaması ve denetlemesi gerektiðini vurgulamaktadır.
Uludere bombalamasıyla ilgili olarak, ölümcül güç kullanmanın mutlak şekilde gerekli olup olmadıðını, insansız hava araçlarının tesbit ettiði kalabalık insan grubunun hedef alınmasının hukukiliðini ve can kaybının nasıl en asgaride tutulabileceðini deðerlendirmek bakımından, eðer varsa, ne tür tedbirlerin alınmış olduðuna dair kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmadı.
Yargısız ve keyfi infazlarla ilgili BM Özel raportörü Christof Heynsin Kasım ayında Türkiyeyi ziyaret ettiðine dikkat çekilen açıklamada, Heynsin ziyareti ardından yaptıðı Türkiyede geçmiş ve sürmekte olan yaşama hakkı ihlallerinin cezasız kalmasına acilen son verilmesi gereði ile ilgili kaygısına yer verildi.
Heyns Roboski katliamıyla ilgili Aradan bir yıl geçmesine raðmen kamuoyunun bu trajik olayın arkasını kavramaktan hala uzak olması
cezasızlıkla ilgili kaygıları güçlendirmektedir. Şeffaf bir kamu soruşturmasının yürütülmemesi durumu daha da aðırlaştırmaktadır, diyerek, Uludere/Roboski olayıyla ilgili baðımsız ve gecikmesiz, açık ve şeffaf bir soruşturmanın yürütülmesinin büyük bir öncelik meselesi olduðunu ifade etti.
HRW, bombalamanın maðdurları adına adaletin saðlanabilmesi için, Türkiye hükümetinin, meclis araştırması ve adli soruşturma süreçlerinde tüm devlet kurumlarının çabuk ve tam bir işbirliði yapmalarında ısrarcı olması gerektiðini söyleyerek, bunun yapılmaması, Türkiyenin yaşama hakkı ihlali nedeniyle bir kez daha Avrupa Ýnsan Hakları Mahkemesine verilmesiyle sonuçlanabileceði uyarsında bulundu.