İHD Genel Başkanı Türkdoğan: Öcalan’ın tecridini halk kırabilir

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin Öcalan’a uyguladığı tecridin çok ağır bir hak ihlali olduğuna işaret ederek, hukuk sisteminin çöktüğü ülkelerde halkın demokratik ve meşru tepkisinin sorunu çözebileceğini belirtti.

Türkdoğan, toplumun tamamına hitap edebilecek ve kamuoyunun vicdanını temsil eden insanların da yeniden çatışmasızlık ve barış çağrısı yapmaları gerektiğini vurgulayarak, ülkenin girdiği bu kaostan ancak barış ve demokrasiyle çıkabileceğini vurguladı.

İnsan Hakları Derneği ( İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, gündeme ilişkin ANF’ye konuştu.

Öztürk Türkdoğan, hafta içi Başbakan Yardımcı Numan Kurtulmuş ile bir toplantı yaptıklarını ve görüşmede 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında yaşanan hak ihlalleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunduklarını ifade etti.

Türkdoğan toplantıda, özellikle İHD’ye gelen başvurular üzerinden Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi dile getirdiğini aktararak şöyle devam etti: “Uygulanan tecridin kabul edilemez bir uygulama olduğunu, Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamanın tek başına bir yeterliliğinin olmadığını ve ailesinin ya da avukatlarının görüş yapması gerektiğini açık açık ifade ettim. Kurtulmuş, bunu not aldı ve Başbakana bu konunun iletilmesi gerektiğini söyledik. Bu konudaki Kürt halkının tedirginliğini ifade ettik toplantıda.”

‘ÜLKE DE BİR YÖNETİM YOK’

Türkiye’nin Öcalan’a uyguladığı bu tutumun çok ağır bir hak ihlali olduğunun altını çizen Türkdoğan, bu uygulamaların artık tam bir kanunsuzluk hali olduğunu belirterek şunları aktardı: “İktidar hiçbir yasaya, hiçbir mevzuata ve hiçbir uluslararası kurala uymuyor. Uymadığı için de kanunsuz bir hal söz konusu. Yıllardır devam eden bir hukuksuzluk ve kanunsuzluk var. Abdullah Öcalan’ın siyasi pozisyonu belli, ülkenin şuan da içinde bulunduğumuz durumu düşündüğümüz zaman tek çıkış yolunun da Öcalan ile yeniden yapılacak görüşmeler olduğu da açık. Buna rağmen hükümet hala tecritte ısrarcı olursa Türkiye’yi yönetemez. Burada ülkeyi yönetme iradesi göremiyoruz. Türkiye’yi yönetmek istiyorsanız krizden çıkmak için uğraşmanız lazım; ama İktidar yönetmeyi kaos olarak anlıyorsa başaramayacaktır yine. Zaten ülkede bir yönetim olsaydı darbe girişimine maruz kalmazdı.”

‘BU TECRİDİN SORUMLUSU KİM?’

Türkdoğan, Öcalan’la görüşmeye yasak koyarak ve savaşı devam ettirerek ülkede yönetimin sağlanamayacağını belirterek, “Çözüm sürecini rafa kaldırmak, vekillerin dokunulmazlığını kaldırmak çözümsüzlük ve kaos halidir. Sosyologlar ve siyaset bilimciler bunu halka böyle anlatması gerekiyor. Yönetim bu değildir. İktidar yine yönetimsizliği tercih ediyor. Parlamento devre dışı KHK’ler ile her istediklerini yapıyorlar. Sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çıkıp diyor ki; ‘Allah bizi affetsin’, kusura bakamasın ama kanun devletlerinde Allah affetmiyor. Kanun devletlerinde aklanma yerleri; mahkemelerdir. Madem öz eleştiri veriliyor, Öcalan 5 yıldır avukatlarıyla görüştürülmüyor tam bir kanunsuzluk hali yaşandı bununla ilgili de özeleştiri versinler. Kim verecek bunun hesabını? Çok ciddi bir konu” diyerek konuştu.

‘HUKUK YOKSA DEMOKRATİK ZEMİNDE HALK VAR’

Bu tür durumlarda sorunların halk tarafından çözüldüğü vurgulayan Türkdoğan, şöyle devam etti: “Mahkemeye başvuruyorsunuz sonuç yok. Anayasa mahkemesine başvuruyorsunuz sonuç yok. Hukuk sisteminin çöktüğü ülkelerde halkın demokratik ve meşru tepkisini ortaya koyarak sorunu çözmesi lazım. Tayyip Erdoğan halkın sokakta darbe girişimini engellediğini söylüyorsa Kürt halkıda tamamen demokratik ve meşru bir zeminde silahsız ve saldırısız tepkisini ortaya koyarak bu kanunsuzluk halini ortadan kaldırabilir. Bunun başka bir hali yok.”

‘YENİ BİR GÜÇ BİRLİĞİ ÇALIŞMASI VAR’

Türkdoğan yaşanan bütün bu sürecin AKP hükümetinin içeri ve dışarıda yürüttüğü savaşla alakalı olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Buradan çıkışın yolu da barış politikalarıdır. Ülkede yürütülen savaş nedeniyle hayatta bir araya gelmeyecek partiler bile bir araya geliyor. Bu durumlar hiç de hayırlı durumlar değil. Savaştan beslendikleri için ittifak kuruyorlar. Barıştan yana olanların da bir araya gelip birlik olması gerekiyor. Yakında ilan yapılacak çalışmalar devam ediyor, bir güç birliği çalışması yürüyor. Yeni bir emek ve demokrasi için güç birliği kuruluyor. Ben inanıyorum ki barış politikaları konusunda gerekli inisiyatifi alacaktır bu birlik. Türkiye toplumuna hitap edebilecek kamuoyunun vicdanını temsil eden insanlarında yeniden çatışmasızlık ve barış çağrısı yapmaları yönünde de çalışmalar var. Türkiye’nin içinde bulunduğu kaostan çıkışın yolu belli; demokratik zeminde sorunları barış ve müzakereyle çözmek.”